Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/538 E. 2023/707 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/538
KARAR NO : 2023/707
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2020
NUMARASI : 2018/370 E. – 2020/464 K.

DAVACI
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA KONUSU : YİDK Kararının İptali ile Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/12/2020 tarih ve 2018/370 E. – 2020/464 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davaya konu başvurunun itiraza mesnet gösterilen 2014/39049, 2014/39051 ve 2015/86896 hariç diğer davalı markalarıyla görsel, işitsel ve kavramsal düzeyde benzerliği bulunduğu gerekçeleriyle davaya konu başvurunun mal ve hizmet listesinden bazı hizmetlerinin çıkartılmasına karar verildiğini, oysa, taraf markalarının iltibas yaratacak kadar benzer olmadığını, davalı firmanın sadece 14. sınıfta tescil aldığını ve 2005’den itibaren sadece gözlük ve saat imalatı ve satışı ile uğrastığını, 18, 25 ve 35. sınıfta… ibareli marka tescili ve kullanımının bulunmadığını, müvekkilinin müktesep hak teşkil eden 2001/16567 sayılı markasını 18 ve 25. sınıflara konu mallar ve 35. sınıfa konu hizmetler için tescille 17 yıldır fiilen kullandığını, davalı şirketin açtığı İzmir FSHHM E.2017/1 sayılı 2001/16567 ve 2014/05894 sayılı… ibareli markaların kullanılmaması iddiasına dayalı hükümsüzlük davasının 18 ve 35. sınıfa konu mal ve hizmetler bakımından reddedilirken sadece 25. sınıf yönünden hükümsüzlük talebinin kabul edildiğini ileri sürerek 2018-M-3778 sayılı YİDK kararının iptali ile tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu basvuruda müvekkilinin … ibaresinin yer aldığını ve çıkarılan mal ve hizmetlerin de aynı/aynı tür/benzer ürünler olduğunu, tüketicilerce taraf markalarının doğrudan karıştırılabileceğini, YİDK kararının usule ve hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Ankara 2. FSHHM’nin 2018/355 Esas sayılı birleşen davada, davacı vekili, müvekkilinin … ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin müvekkilinin markalarıyla iltibasa neden olacak şekilde 2015/33087 sayı ile … … ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin markasının tanınmış olduğunu, önceye dayalı hakkı, ticaret ünvanı hakkı olduğunu, davalı başvurusunun kötüniyetli olduğunu, başvuruya karşı müvekkili şirketin itirazda bulunduğunu itirazlarının YİDK’nın 2018/M-3778 sayılı kararıyla kısmen reddedildiğini, dava konusunun ise davalıya ait başvuru markasının kapsamından çıkartılmayan mal/hizmetler olduğunu, YİDK kararının bu açıdan iptali ile davalıya ait markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, başvuru markası kapsamda bırakılan mallarla davacı markasının kapsamındaki malların benzemediğini, önceki markaları nedeniyle müktesep hakkı bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davada; davacının “… …” ibareli marka başvurusu ile davalının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle davaya konu marka başvurusunun kapsamından çıkartılan “18,25, 35 sınıftaki : Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil). Sabunlar, Aydınlanma amaçlı mumlar. fitiller, yarı mamul vakslar, balmumları (vakslar), parafinler. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri ve heykeller, biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazlan (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil). İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri. güneşlikler, bastonlar. Kırbaçlar. koşum takımları, eyerler, üzengi ve eyer kayışları. Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar. bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terliklet, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallannın bir araya getirilmesi hizmetleri; (belinilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal/hizmetleri açısından görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, bu mallar/hizmetlerde 556 sayılı KHK’nın 8/1. maddesindeki iltibas, karıştırılma koşullarının oluştuğu, davacının 2001/16567 … ibareli markasına dayalı davalı markasına yaklaşma çabası bulunmadığından başvuru markası açısından müktesep hakkının bulunduğu, bu markanın kapsamında yer alan (başvuru kapsamından çıkartılan mal ve hizmetler yönünden) “Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamül taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar; çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler.” malları açısından itirazın reddi konusunda verilen YİDK kararının hatalı olduğu, bu kısımlardan davanın haklı olduğu, 2014/05894 sayılı önceki markası açısından ise başvuru markası tarihi esas alındığında uzun süre ihtilafsız kullanma koşulu gerçekleşmediğinden bu marka açısından da müktesep hak oluşmadığı, asıl davanın kısmen kabulünün gerektiği, birleşen davada; davalının “… …” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle davaya konu marka başvurusunun kapsamından çıkartılmayan “35/müsterilerin malları elverisli bir sekilde görmesi ve satın alması için Tahta, mantar, kamıs, bambu, hasır, boynuz, kemik, fildisi, balina kemigi, istiridye kabugu, kehribar, sedef, lületası, balmumu, plastik veya alçıdan mamul bu sınıfa dahil süs ve dekorasyon esyaları: biblolar, duvara asılan süsler, heykeller; Camdan, porselenden, seramikten, kilden süs ve dekorasyon esyaları: heykeller, biblolar, vazolar; parfüm bekleri (yandıgında koku yayan bekler), parfüm spreyleri ve vaporizatörleri (püskürteç); giysiler için düğmeler kopçalar, halkalar, fermuarlar, ayakkabı ve kemer tokaları, yapıskan bantlar mallarının biraraya getirilerek toptan ve perakende satısı hizmetleri” mallarının biraraya getirilerek toptan ve perakende satısı hizmetleri mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diger yöntemler ile saglanabilir)” hizmetlerinin davacıya ait 2008 42650, 2013 99298, 2013 99301, 2013 23245 ve 2013 23247 sayılı markalarının kapsadığı mallar ile görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede benzer mal ve hizmet niteliğinde olduğu, 556 sayılı KHK’nın 8/1. maddesindeki iltibas koşullarının oluştuğu, davacı taraf başvuru ibaresi üzerinde önceye dayalı hak, markalarının tanınmışlığı, ticaret ünvanına bağlı hakkı ile davalı başvurusunun kötüniyetli yapıldığını iddia etse de bu hususlar bu davada ispat edilememekle beraber markalar arasında var olan iltibas durumunu ortadan kaldırmadığından davacının bu iddiaları sonuca etkili görülmediği, davalı taraf müktesep hakka dayanmış ise de 2001/16567 … ibareli markası açısından davaya konu olan ve başvuru markasının kapsamından çıkartılmayan mallar/hizmetler ile 2001/16567sayılı marka kapsamı örtüşmediğinden (mal/hizmet benzerliği oluşmadığından) bu marka açısından müktesep hak koşulunun oluşmadığı, 2014/05894 sayılı önceki markası açısından ise başvuru markası tarihi esas alındığında uzun süre ihtilafsız kullanma koşulu gerçekleşmediğinden bu marka açısından da müktesep hak oluşmadığı, gerekçesi ile asıl davanın kısmen kabulüne, dava konusu 2018-M-3778 sayılı YİDK kararının (başvuru kapsamından çıkartılan mal ve hizmetler yönünden) dava konusu edilen 2015/33087 sayılı markanın kapsamında yer alan 35. Sınıftaki “Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamül taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar; çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler.” yönünden iptaline, (bu kısımlar yönünden davanın kabulüne), asıl davada diğer kısımlar yönünden davanın reddine, birleşen Ankara 2. FSHHM’nin 2018/355 Esas sayılı dosyasında açılan davanın kabulüne, birleşen davada 2018-M-3778 sayılı YİDK kararının dava konusu edilen 2015/33087 sayılı marka yönünden verilen (başvuru kapsamından çıkartılmayan mal ve hizmetler yönünden) iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl davada davacı – birleşen davada davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, kararın hukuka aykırı bulunduğunu, davaya konu markanın hak sahipliğine ilişkin mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını, karşı taraf markasının tanınmış marka olmadığını, markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunduğundan bahsedilemeyeceğini, markalar arasında bir karışıklığın oluşmasının mümkün olamayacağını, marka kapsamlarının farklı bulunduğunu, müvekkilinin 2001/16567 sayılı markasının müvekkili açısından kazanılmış hak sağladığını, bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının yerinde olmadığını, fosil ibaresinin bütün dünyada aynı yazılış ve anlamda olduğunu davalının yarattığı bir marka olmadığını, markalar arasında benzerlik ve iltibas olmadığını, davalının markasının tanınmış marka olmadığı ve müvekkilinin yıllardır başvuru konusu markalarla faaliyette bulunduğu gerçeği karşısında müvekkilinin kötüniyetli olarak nitelendirilemeyeceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davalı – birleşen davada davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, yerel mahkeme kararının aksine …’in 2001 16567 no’lu “…” ibareli marka tescilinin huzurdaki dava konusu marka bakımından kazanılmış hak teşkil etmeyeceğini, yaklaşma çabası olduğunu, dava konusu marka “… ….” olup içerdiği ek unsurlar nedeniyle “…” ibareli markanın kazanılmış hak teşkil etmesinin mümkün olmayacağını, …’in önceki tarihli “…” markasının kazanılmış hak sağladığı yönündeki mahkeme kararının hatalı ve eksik inceleme ürünü olduğunu, …’in 2001 16567 No’lu “…” ibareli markası aleyhine derdest hükümsüzlük davası ikame edildiğini, hükümsüzlük tehdidi altındaki markanın kazanılmış hak teşkil etmeyeceğini, dosya kapsamında tanzim edilen bilirkişi raporunda da dava konusu markanın başvuru tarihi itibariyle çekişmeye konu olup olmadığının dikkate alınması gerektiği ve huzurdaki dava bakımından kazanılmış hak koşullarının oluşmadığının açıkça tespit edildiğini, …’in 2013 yılında aleyhine ikame edilen “kullanmama nedeniyle hükümsüzlük” davasından önce markasını ciddi bir şekilde 18. sınıf dahil “…” markasını kullanmadığını, öte yandan her halükârda …’in 18.2. sınıftaki kullanımlarının taklitten ibaret olduğu da ortada olup, taklit kullanımları nedeniyle de …’in kazanılmış hakkından söz edilmesinin mümkün olmadığını, açıklanan nedenlerle dava konusu YİDK kararı marka başvurusunun reddine karar verilen mal ve hizmetler bakımından yerinde olup mahkeme kararının hatalı olduğunu, yerel mahkeme kararında …’in kötüniyetine ilişkin delillerin dikkate alınmadığını, müvekkili şirketin 1991 yılından beri tescilli “…” markasının ve “…” ibareli sloganlarının taklidinden ibaret dava konusu “… … …” ibareli marka başvurusunu müvekkili şirketin markalarının itibarından yararlanmak ve daha önce önceye dayalı hak iddiasında bulunduğu markalar aleyhine verilen ve kesinleşme aşamasındaki hükümsüzlük kararının önüne geçmek için kötüniyetli olarak gerçekleştirdiğini, nitekim yerel mahkeme kararında da dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan tüm mal ve hizmetler bakımından karıştırma ihtimali teşkil ettiği açıkça tespit edildiğini, davacı-karşı davalının kullanımları, sürekli başvuruları da müvekkili şirketin haklı itibarından yararlanma çabasını, müvekkili şirketin orijinal ürünlerinin piyasaya girmesini engellemeye çalıştığını ve dava konusu marka başvurusunun kötüniyetli olarak gerçekleştirdiğini açıkça ortaya koyduğunu, müvekkili şirkete ait “…” ve türevi markaların bilirkişi raporu kapsamında da tespit olunduğu üzere tanınmış marka olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, ilk derece mahkemesi kararında asıl dava yönünden kısmen kabul kararı verilmiş ve dava konusu 2018-M-3778 sayılı YİDK kararı 35 inci sınıftaki bazı perakendecilik hizmetlerinin davalının itiraza dayanak markaları ile benzer olmadığı belirtilerek bu hizmetler yönünden kısmen kabul kararı verildiğini, oysa ki kısmen kabule konu hizmetlerle de itiraza dayanak markaların kapsadığı mal veya hizmetler arasında benzerlik olup, mahkemece aksi yönde verilen karar yerinde olmadığını, birleşen dava bakımından YİDK kararı ile benzer görülen mal veya hizmetler haricinde başvurunun kapsamında kalan mal veya hizmetleri ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, YİDK kararı sonrası başvurunun kapsamında kalan mal veya hizmetler bakımından karıştırılma ihtimali bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, asıl davada YİDK kararının iptali, birleşen davada YİDK kararının iptali ile hükümsüzlük ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının “… …” ibareli marka başvurusu ile davalının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle davaya konu marka başvurusunun kapsamından çıkartılan mal/hizmetleri açısından görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, bu mallar/hizmetlerde 556 sayılı KHK’nın 8/1. maddesindeki iltibas, karıştırılma koşullarının oluştuğu, davacının 2001/16567 … ibareli markasına dayalı davalı markasına yaklaşma çabası bulunmadığından başvuru markası açısından müktesep hakkının bulunduğu, 2014/05894 sayılı önceki markası açısından ise başvuru markası tarihi esas alındığında uzun süre ihtilafsız kullanma koşulu gerçekleşmediğinden bu marka açısından da müktesep hak oluşmadığı, başvurunun kötüniyetli yapıldığı ileri sürülse bile bunun var olan iltibas durumunu ortadan kaldırmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, taraflarca istinaf başvurusunda yatırılan 59,30’ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,6‬0 TL’nin taraflardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin uhdelerine bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip