Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/537 E. 2023/706 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/537
KARAR NO : 2023/706
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2020
NUMARASI : 2018/177 E. – 2020/466 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1 -…
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararı İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/12/2020 tarih ve 2018/177 E. – 2020/466 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ve katılma yoluyla davalı şirket tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 1998 yılından itibaren cüzdan, kemer, valiz ve çanta imalatı, ithalatı, toptan ve perakende satışında faaliyet gösterdiğini, müktesep hak teşkil eden 2001/16567 sayılı markasını 18 ve 25. sınıflara konu mallar ve 35. sınıfa konu hizmetler için edindiği tescille fiilen 17 yıldır kullandığını, davaya konu 2015/76879 sayılı “…” marka başvurusuna müktesep hak teşkil eden … markasının kullanımına ilişkin belgelerin sunulduğunu, taraf markalarının iltibas yaratacak kadar benzer olmadığını, dava konusu başvurunun içerdiği “…” ve “…” ibarelerinin davalının marka görselinde bulunmadığını, davalının 18, 25 ve 35. sınıflarda … ibareli marka tescili ve kullanımının bulunmadığını, sadece 14. sınıfta tescil aldığını ve Türkiye’de sadece gözlük ve saat imalatı ve satışı ile uğraştığını, dava konusu başvurunun 2001/16567 sayılı 18 ve 25. sınıflara konu mallar ve 35. sınıfa konu hizmetler için edinilen tescilin sağladığı müktesep hakka dayanılarak seri marka yaratmak için yapıldığını ileri sürerek 2015/76879 sayılı başvurunun reddine dair 2018-M-1796 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkilinin dünyanın önde gelen saat, gözlük, deri ürün, çanta, kemer ve aksesuar ve giyim eşyası üreticilerinden biri olduğunu, Türkiye’de de aktif olarak 1996’dan itibaren başta saatle ve takılar olmak üzere güneş gözlükleri ve aksesuarlar üzerinde aktif olarak kullandığını, müvekkilinin ilk marka başvurusunu yaptığı 2001 itibarıyla …’in Türkiye’de 1991 tarihli sadece 14. sınıfta saatler emtiası yönünden tescili bulunmakta ise de, yurdışında deri çanta, cüzdan gibi emtia yönünden 100’e yakın tescillerinin bulunup dünyaca tanınır hale geldiğini, Türk pazarına saatler yönünden 1996’da girerek belirli bir tanınmışlık düzeyine ulaştığını, …. Şti.’nin 2001 yılında 3. kişilere ait başka tanınmış … ve … gibi markaları da adına tescil ettirme girişiminde bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafın önceki 2001 tarihli … ibareli markasına dayalı müktesep hakkı bulunduğu iddia edilse de, önceki ve sonraki markalar arasında büyük oranda benzerlik oluşmakla beraber benimsenen bilirkişi raporunda da geçtiği şekilde, davaya konu marka örneğinin içerdiği tali nitelikteki sekil unsurları ve genel marka kompozisyonunun davalının önceki tarihli markalarına yakınlaştığı ve son derece benzer olduğu, davacının önceki markasından uzaklaşıp davalı markasına ayniyete yakın yaklaşma çabasının başvuru marka görseline aynen yansıtıldığından müktesep hak koşullarının davacı açısından oluşmadığı, 2014/05894 sayılı önceki markası açısından ise başvuru markası tarihi esas alındığında uzun süre ihtilafsız kullanma koşulunun gerçekleşmediği için müktesep hakkın oluşmadığı, davalı markalarının asli unsuru olan “…” ibaresini, davalının mal ve hizmetlerinin tanıtımında marka tescili olmaksızın kullandığı “…” sloganını ve davacı markalarının şekil unsuruna yakınlaşan şekil unsuru barındıran ve genel olarak son derece benzer bir marka kompozisyonunu içeren marka örneği ve aynı/benzer mal seçiminde bulunmasının tesadüfi olamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, kararın hukuka aykırı bulunduğunu, marka kapsamlarının farklı bulunduğunu, müvekkilinin 2001/16567 sayılı markasının müvekkili açısından kazanılmış hak sağladığını, davalının markasının tanınmış olmadığını, bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının yerinde olmadığını, fosil ibaresinin bütün dünyada aynı yazılış ve anlamda olduğunu davalının yarattığı bir marka olmadığını, markalar arasında benzerlik ve iltibas olmadığını, davalının markasının tanınmış marka olmadığı ve müvekkilinin yıllardır başvuru konusu markalarla faaliyette bulunduğu gerçeği karşısında müvekkilinin kötüniyetli olarak nitelendirilemeyeceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili katılma yolu ile istinaf başvuru dilekçesinde, dosya kapsamında tanzim edilen bilirkişi raporu kapsamında her ne kadar karıştırma ihtimaline ilişkin ayrıca inceleme yapılmamışsa da kötüniyet kapsamındaki değerlendirmede dava konusu 18. sınıftaki malların müvekkili şirket markaları kapsamında tescilli mallara benzer olduğunun açıkça tespit edildiğini, buna rağmen hiçbir gerekçe gösterilmeden dava konusu markalar kapsamındaki malların benzer olmadığı ve markalar arasında karıştırma ihtimali bulunmadığı yönündeki mahkeme kararının hatalı ve hukuka aykırı bulunduğunu, ayrıca kararda tanınmışlık, ticari unvan, alan adı ve telif haklarına aykırılık iddialarının incelenmediğini, müvekkili şirkete ait markaların tanınmış marka olduğunu, marka tescil başvurusunun aynı zamanda müvekkili şirketin ticaret unvanı ve alan adı ile birebir aynı ibareyi ihtiva ettiğinden müvekkiline ait sınai hakları da ihlal ettiğini, dava konusu markasının şekli unsurunun müvekkili şirketin kendisinin fikri yaratımı sonucu doğmuş logosunun ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, müvekkili şirketin markasının şekli unsurları ile beraber üzerindeki telif haklarının korunması gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davaya konu marka örneğinin içerdiği tali nitelikteki sekil unsurları ve genel marka kompozisyonunun davalının önceki tarihli markalarına yakınlaştığı, ayrıca davacının önceki markası açısından uzun süre ihtilafsız kullanma koşulunun gerçekleşmediği, bu nedenlerle davacının somut olayda müktesep hakkının bulunmadığı, diğer yandan davalı markalarının asli unsuru olan “…” ibaresini ve davalının mal ve hizmetlerinin tanıtımında marka tescili olmaksızın kullandığı “…” sloganını ve davacı markalarının şekil unsuruna yakınlaşan şekil unsuru barındıran markanın aynı/benzer mallarda başvurulmasının tesadüfi olamayacağı, kötüniyet hususunun somut olayda gerçekleşmiş olması nedeniyle diğer hususların tartışılmasına gerek bulunmadığı anlaşılmakla, davacı ve davalı şirket vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı ve davalı şirket vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı ve davalı şirket tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30’ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacı ve davalı şirketten ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı ve davalı şirket tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerine bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip