Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/536 E. 2023/114 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/536
KARAR NO : 2023/114
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2020
NUMARASI : 2020/118 E. – 2020/714 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 18/11/2020 tarih ve 2020/118 E. – 2020/714 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin … ilçesinde, 2008 yılından bu yana acentelik yaptığını, 2014 yılı içerisinde Ankara ili sınırları içerisinde yolcu taşımacılığı işi yapan 17 araçla ilgili araç sahiplerinin, müvekkili acenteye motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmak için telefon ile müracaat etmesi üzerine, bu araçların trafik sigortalarının yapıldığını, müvekkili acentenin davalıdan araç ruhsat ve plaka bilgilerinin istemesi üzerine araçların yeni/sıfır kayıt araç olmadığının ortaya çıktığını, araçların sıfır olmaması sebebiyle trafik zeyil evrakı düzenlenmek suretiyle bedel farkını poliçe sahibi davalıdan talep edilmesine rağmen ödeme yapılmadığını, bunun üzerine Ankara 29. İcra Müdürlüğü’nün 2018/11446 sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı sonucunda takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı itirazında bulunarak, davacının sigorta için şifahen telefonla kendisine müracaat edildiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin davacının adresini bilmediği gibi davacı ile hiçbir şekilde görüşmediğini, düzeltme zeyilinden de görüleceği üzere, araca ilişkin bilgilerin en başında müvekkili tarafından doğru şekilde paylaşıldığını, bilgilerin bizzat davacı tarafından yanlış girildiğini, bu nedenle yine aynı tarihte düzeltme zeyili düzenlendiğini, 07.12.2014 tarihli zeyilden sonra anlam verilemeyecek bir şekilde, davacı tarafından 23.07.2015 tarihli düzeltme zeyili düzenlendiğini, her iki düzeltme zeylinde de araç bilgilerinin aynı olduğunu, davacının söz konusu poliçeye ilişkin yaptığı tüm işlemlerde hata ve çelişki bulunduğunu, TTK 110. maddesine göre, acentenin basiretli davranması gerektiğini, davacının iradesinin hile ile fesada uğratıldığı iddialarının gerçeği yansıtmadığı gibi davacının basiretli davranma yükümlülüğüne de aykırı davrandığını, kendi kusuru sebebiyle oluşan külfeti müvekkiline yüklemeye çalıştığını savunarak, davanın reddi ile davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalıya ait araç için ilk poliçenin 07.12.2014 tarihinde düzenlendiği, aynı gün de aracın doğru ruhsat bilgilerine dayalı zeyilname tanzim edildiği, poliçe tanzim edildikten sonra aracın gerçek özelliklerini taşıyan ilk zeyilname uyarınca, davacının davalıdan prim farkı istemesi mümkün iken böyle bir talepte bulunmadığı, yaklaşık 8 ay sonra 23.07.2015 tarihinde düzenlenen son zeyilnameye dayanarak prim farkı talep ettiği, dava konusu olayda poliçenin düzenlenmesi ve bu doğrultuda sözleşme ilişkisinin kurulması ile sözleşme bedelinin 2.360,49 TL olarak kararlaştırıldığı, davalı tarafça da bu bedelin kabul edildiği, dava dışı … Sigorta tarafından acentesinin işlemi sebebiyle ilave prim borcu çıkarılmadığı, davalı ile dava dışı … Sigorta A.Ş tarafından TTK’nın 1414 ve 1415. maddelerine dayalı olarak fesih hakkının da kullanılmadığı, bu durumda davacının kendi kusuru nedeniyle doğan prim farkını davalıdan tahsil etmek için zeyilname tanzim etmesinin mevzuata aykırı olup, kendi kusuru sonucu oluşan zararı davalıdan talep etmesinin mümkün bulunmadığı, bu nedenle davalının takibe itirazında haklı olduğu, davacının takip yapmakta kötü niyetli bulunduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın ve davalının kötüniyet tazmintaı talebinin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili, mahkemece, dosyaya sundukları ve bilirkişinin rapor tanzim ederken fark etmediği, asıl poliçeyle aynı gün yapılan ve bir nüshasının da karşı tarafa verildiğini belirten zeyil ve değişiklik belgelerine itimat edilmeden hüküm kurulduğunu, davalı ve diğer araç sahiplerinin müvekkilini aradıklarını ve araçlarının sıfır araçlar olduklarını beyan ettiklerini, müvekkilinin de kendisine verilen bilgiler doğrultusunda poliçeleri düzenlediğini, sözleşmenin kurulması aşamasında davalının gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suretiyle müvekkilinin iradesini fesada uğrattığını, yaptığı hile ve desiselerle müvekkilini yanıltan davalının değil müvekkilinin kusurlu olduğu sonucuna ulaşmanın zorlama bir yorum olduğunu, araç ve poliçe sahiplerinin kötü niyetli bulunduğunu, zira araç ya da poliçe sahiplerinin araçları için önceki yıllara ait poliçe miktarlarını ve 2014 yılındaki poliçe miktarının 2013 yılından daha düşük ya da az olmayacağını bilebilecek durumda olduklarını, davalının söz konusu poliçeyi Ankara ilinde bir acenteye bu şekilde yaptıramayacağı için uzaktaki müvekkilini hedef seçtiğini, dava konusu yapılan zeylin ve prim farkının davalının lehine olduğunu, ayrıca dava dışı … Sigorta A.Ş’ce ilave prim borcu çıkarılmadığı kabul edilmişse de; 23.07.2015 tarihli trafik referans düzeltme zeyilinin dava dışı … Sigorta tarafından tanzim edildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, sigorta prim alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, her ne kadar davacı tarafça, davalı tarafından sigortalanan araç konusunda yanlış bilgi verilerek iradesinin fesada uğratıldığı ileri sürülmüş ise de bu iddianın ispat edilemediği, bunun dışında sigorta poliçesinin ilk olarak 07.12.2014 tarihinde düzenlendiği, burada aracın yeni kayıt olarak gösterildiği, aynı tarihte yapılan zeyilname ile de aracın doğru bilgilerinin girildiği, buna rağmen primin ilk poliçeyle aynı tutulduğu, 23.07.2015 tarihinde yapılan zeyilnamede ise sigorta priminin 7.215,51 TL olarak girildiği, aracın bilgilerine ulaşılmasına rağmen davacı tarafça tanzim edilen 1. zeyilde, sigorta primine ilişkin herhangi bir değişiklik yapılmadığı, bu durumun davalı savunmasını teyit ettiği, öte yandan esasen acente olarak söz konusu sigorta poliçesini düzenleyen davacının, sigorta şirketi adına prim tahsil yetkisi olup olmadığını ve söz konusu sigorta primini kendisinin ödediğini dahi dosya kapsamında ispat edemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 124,00-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 55,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
5-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/02/2023 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/02/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip