Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/526 E. 2023/480 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/526
KARAR NO : 2023/480
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/09/2020
NUMARASI : 2019/50 E. – 2020/168 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/09/2020 tarih ve 2019/50 E. – 2020/168 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin kuruluşundan bu yana bilgisayar programları faaliyetleri alanında hizmet veren ve sektöründe lider firmalar arasında gösterilen saygıdeğer bir şirket olduğunu, yaratmış olduğu “…” markası ile online oyun sektöründe de faaliyet gösterdiğini, kendisine ait www…com adlı alan adı üzerinden 2014 yılından beri digital e-pin ve oyun ürünleri satışı yaptığını, kullanıcıların şahsi oyun ürünlerinin satışlarını yapabilmelerine olanak sağlayarak aracılık ettiğini, müvekkilinin 29.08.2015 tarihinden itibaren … logosunu kullanmaya devam ettiğini, davalının kötüniyetli olarak 25.05.2018 tarihinde … adıyla ve aynı logo ile… numaralı marka başvurusunda bulunduğunu, başvuruya yaptıkları itirazın davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa markayı yaratan, markalaştıran, yıllardır kullanan, sektörde tanınmış hale getiren ve ayırt edicilik kazandıran müvekkilinin markanın gerçek hak sahibi olduğunu, tescilsiz markaların da marka vasfına haiz olduğunu ve marka sahibine ilgili mal ve hizmetler için tekel hakkı verdiğini, bu kapsamda davalının marka başvurusunun, müvekkilinin mevcut tescilsiz markası hasebiyle SMK’nın 6/3. maddesi hükmü çerçevesinde reddedilmesi gerektiğini, müvekkilinin 2012 yılından beri www…com alan adını kullandığını, www…com adresinde yer alan müvekkili web sitesine ziyaret sayılarını gösterir görseller, … isimli siteden alınan www…com isimli siteye ait veriler, tarih bazında sitelerin ekran görüntülerini içeriğinde barındıran archive.org isimli internet sitesinden alınan görseller incelendiğinde; müvekkili markasının hem Türkiye’de hem de dünya piyasasında önemli ölçüde bilinirliği olduğunun görüleceğini, müvekkili tarafından … markası için sosyal medya hesapları incelendiğinde de çok daha önce bu ibareyi kullandığının anlaşılacağını, davalının TPE nezdinde yaptığı başvurunun akabinde müvekkili arayarak … markasını müvekkiline satmaya çalıştığını, davalının tek amacının kendisine maddi çıkar sağlamak olduğunu, davalının markanın tescilsiz olmasından yararlanmaya çalıştığını, müvekkiline zarar vermek ve kendisine haksız kazanç sağlamak amacı taşıdığını ileri sürerek, YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … …, 35. sınıftaki “…” ibareli markanın 29.08.2019 tarihinde tescil edildiğini, davacı şirketi daha önce duymadığını, tanınmış marka olmadığından ve tescilsiz olmasından dolayı bir bağlantısının bulunmadığını, tescil günü domain başvurusu yaparak www…com.tr. isimli internet sitesini aldığını, markanın logosunu kendisinin tasarladığını, renklerini ….com adlı siteden esinlendiğini, davacının kötü niyetli olduğunu, davacının unvanında “…” ibaresinin yer almadığını, davacı şirketin kuruluşunun 17.05.2017 tarihli olduğunu, mahkemeyi yanılttığını, davacının 12 yıldır kullandığını iddia ettiği markasını korumak için herhangi bir girişimde bulunmadığını, markasının tescilinden sonra tescilli bir markayı kullanamayacakları, hukuki yollara başvuracağı yönünde davacı ile görüşmeleri olduğunu, ticari hayatının olumsuz gitmesi sebebiyle markayı dava açılmadan önce devrettiğini savunmuştur.
Davalı …, 16.09.2019 tarihinde markayı devraldığını, davacıyı tanımadığını, davanın devrinden bir gün sonra davanın açıldığını, davacının adının … olduğunu, söz konusu markayı bedeli karşılığında noter huzurunda resmi sahibinden devraldığını, kötü niyetli olmadığını, davacının şu an marka haklarını gasp ettiğini ve izinsiz olarak markasını kullandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davaya konu marka işlem dosyasına sunulan deliller incelendiğinde; davacıya ait 28.02.2019 ile 31.03.2019 tarihli birden fazla fatura sunulmuş olduğu, bu faturaların dava konusu marka başvuru tarihinden sonraki tarihli döneme ilişkin olup SMK’nın 6/3. maddesi hükmü incelemesinde dikkate alınamayacağı, Vergi Dairesi Müdürlüğüne gönderilen formlar, katma değer vergisi beyannamesi ve tahakkuk fişi dokümanlarının sunulduğu, söz konusu delillerde markasal kullanıma rastlanılmadığı, dolayısıyla davalı marka başvurusunun 25.05.2018 tarihli olması da göz önüne alındığında, itiraz formunda sunulan eklerde “…” markasının önceye dayalı kullanımına yönelik bir delile rastlanılmadığından itiraza mesnet marka bakımından gerçekleştirilen yaygın, yoğun kullanım ve ayırt edicilik iddiasının ispatlanamadığı, davacının önceki tarihli tescilsiz kullanım iddiasının, tüketicilerce marka olarak algılanır hale gelmediği, bu nedenle davacının, davalıdan daha önceki tarihlerde öncelik ve üstün hak sahibi olduğu hususunu ispatlayamadığı, her ne kadar davacı vekili tarafından dava dilekçesinin 7 numaralı ekinde davalı ve vekilinin yaptığı yazışmalara ilişkin dokümanların mevcut olduğu belirtilmişse de, marka işlem dosyasında, yayına itiraz aşamasında bu yönde somut bir delil ibraz edilmediği, marka işlem dosyasında, davaya konu marka başvurusunun kötüniyetli olarak yapıldığı hususunda somut olgu ve delil ileri sürülmediğinden, bu yöne ilişkin iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu markaya ilk defa kullanan ve ayırt edici hale getirenin müvekkili olduğunu, dosyaya delil olarak archive.org, ….com ve … isimli internet sitelerinden alınan tarihli görseller ile sosyal medya hesaplarından alınan görsellerin sunulduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu ve markayı müvekkiline satmaya çalıştığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının YİDK itiraz aşamasında sunduğu sınırlı sayıdaki delillerle “…” ibareli markayı davalının başvurusundan önce tescilsiz olarak SMK’nın 6/3. maddesi anlamında eskiye dayalı hak elde edecek şekilde kullandığını kanıtlayamadığı, her ne kadar davacı dava aşamasında iddiasını ispata yönelik yeni deliler sunmuş ise de, YİDK kararının iptali talebiyle açılan işbu davada YİDK karar tarihi itibariyle mevcut durum ve şartlara ve YİDK aşamasında sunulan delillere göre inceleme yapılabileceği, öte yandan davacının YİDK itiraz aşamasında davalının kötü niyetini kanıtlamaya yönelik somut deliler de ibraz etmediği, ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 125,50-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 06/04/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 02/05/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip