Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/512 E. 2023/486 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/512 – 2023/486
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/512
KARAR NO : 2023/486
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/12/2020
NUMARASI : 2019/281 E. – 2020/449 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07/12/2020 tarih ve 2019/281 Esas – 2020/449 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili yetkilisi tarafından yapılıp daha sonra müvekkili Şirkete devredilen … sayılı “…” ibareli marka başvurusunun olduğunu, bu başvurunun ilanına davalı Şirket tarafından … sayılı “…” ve … sayılı “… ŞEKİL” ibareli markalar gerekçe gösterilerek itiraz edildiğini, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itiraz kabul edilerek müvekkili başvurusunun reddine karar verildiğini, müvekkilince bu karara yapılan itirazın ise YİDK tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili başvurusu ile davalı Şirketin başta çatal, bıçak olmak üzere ev gereçleri üzerinde kullanılan “…” ibareli markalar arasında benzerlik bulunmadığını, ortalama tüketicilerin bu markaları karıştırmayacaklarını, davalının ev gereçleri satış yaptığını, müvekkilinin ise yiyecek ve içecek sağlanması, özellikle tatlı üretimi ve bu ürünlerin restoran işletmeciliği alanında faaliyet gösterdiğini, davalı markalarının “… ŞEKİL” ve “…” ibaresinden, müvekkilinin markasının ise “…” ibaresinden oluştuğunu, markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olmadığını, müvekkilinin markasının “…” ve “…” ibarelerini ihtiva ettiğini, markaların piyasaya sürülüş biçimlerinin, kullanış şekillerinin, hizmet verilen sektörlerin birbirinden tamamen farklı olduğunu, tüketiciler tarafından söz konusu markaların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, … … markasının 2017 yılından bu yana yiyecek ve içecek sağlanması hizmetlerinde tatlı üretimi alanında kullanıldığını ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-3526 sayılı kararının iptaline, dava konusu başvurunun tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında karıştırılma tehlikesinin bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında karıştırılma tehlikesinin bulunduğunu, davacı tarafın başvurusunda yer alan “…” ibaresinin, kelime anlamı ve kullanıldığı konum açısından müvekkilinin markalarına benzediğini, başvuruda yer alan “…” ve “…” ibarelerinin tali unsur konumunda olduğunu, davaya konu başvurunun müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının “…” ibareli marka başvurusu ile davalının “… …” ve “…+şekil” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, her iki taraf markasının asli unsurunun “…” şeklinde öne çıktığı, taraf markaları benzediğinden ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde başvuru konusu işaret ile davalı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı hizmetler algısı oluşabileceği, yani markaların karıştırılabileceği, bu açıdan SMK’nın 6/1 maddesindeki koşulların oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkili başvurusu ile davalı Şirkete ait redde mesnet markalar arasında benzerlik bulunmadığını, markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin, tüm dünyada son derece yaygın bir biçimde kullanılan ve bu nedenle ayırt ediciliği düşük bir ibare olduğunu, müvekkili markasında yer alan ayırt edici şekil unsurlarının yanı sıra “…” ve “…” ibareleri de başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığını, öte yandan markalar arasındaki benzerlik değerlendirmesinin, markaların bölümlere ayrılması suretiyle değil, bir bütün olarak yapılmasının gerektiğini, bu şekilde değerlendirme yapıldığında müvekkili başvurusu ile redde mesnet markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, markalar arasında sınıfsal benzerliğin de olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira söz konusu markaların asli unsurlarının “…” ibaresinden oluştuğunu, bu ibarenin ayırt ediciliği çok güçlü değil ise de başvuru kapsamındaki 43. sınıf hizmetler yönünden tanımlayıcı ya da tasviri bir işaret de olmadığı, bu itibarla anılan ibarenin korunması gerektiği ve başvuruda yer verilen diğer ibarelerile şekil unsurunun da başvuruya yeterli ayırt ediliği sağlayacak nitelikte bulunmadıkları, markalar arasında emtia benzerliğinin de olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 06/04/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/05/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.