Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/51 E. 2022/1516 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1704
KARAR NO : 2022/1415
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/10/2020
NUMARASI : 2020/48 E. – 2020/279 K.

DAVACI : …
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 06/10/2020 tarih ve 2020/48 E. – 2020/279 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı… tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 01, 03, 09, 37. sınıflarda “…” ibaresinin marka olarak tescili için başvuruda bulunduğunu, … kod numarası alan başvurunun, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından … sayılı ve “…+şekil”, “…+şekil” ibareli markalara benzer olduğundan bahisle 6769 Sayılı SMK madde 5/1-ç bendi uyarınca 03. ve 09. Sınıfta yer alan mal ve hizmetler açısından kısmen reddine karar verildiğini, bu kısmi ret kararına yapılan itirazlarının da YİDK’nın 2019-M-10547 sayılı kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa müvekkilinin endüstriyel temizlik ve hijyen konusunda 80 yılı aşkın süredir hizmet verdiğini, SMK 5/1-ç anlamında benzerliğin somut olayda bulunmadığını, markaların farklı şekil unsurlarını içermesi nedeniyle genel görünüm olarak farklılık gösterdiğini ileri sürerek YİDK’nin 2019-M-10547 sayılı kararının iptali ile … sayılı “…” markasının başvuru kapsamındaki tüm sınıflar yönünden tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, başvuru kapsamında bulunan çekişmeli dava konusunu oluşturan başvurunun kapsamından çıkartılan 03. ve 09. Sınıftaki hizmetlerin, mesnet marka kapsamındaki hizmetlerle aynı/aynı tür olduğu, davacı markasının, “…” ibarelerinden oluştuğu, redde mesnet markalarının ise “…+şekil”, “…+şekil” ibareleriden meydana geldiği, dava konusu markanın kompozisyonu ve bütün olarak farklı bir konseptte olması nedeniyle, markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerliğin bulunmadığı, markaların işaretsel bazda aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, YİDK’nın 2019-M-10547 sayılı kararının iptalin karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı… vekili istinaf başvuru dilekçesinde, markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunuğunu, alınan kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, mahkeme kararının yerinde olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacının “…” ibaresinin marka olarak tescili için başvuruda bulunduğunu, … kod numarası alan başvurunun, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından … sayılı ve “…+şekil”, “…+şekil” ibareli markalara benzer olduğundan bahisle 6769 Sayılı SMK madde 5/1-ç bendi uyarınca 03. ve 09. Sınıfta yer alan mal ve hizmetler açısından kısmen reddine karar verildiği, bu kısmi ret kararına yapılan itirazların da YİDK’nın 2019-M-10547 sayılı kararı ile nihai olarak reddedildiği anlaşılmış olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacının başvurusu kapsamından çıkarılan emtia itibariyle redde mesnet alınan markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 5/1-(ç) maddesi anlamında benzerlik bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Marka hukukuna hakim olan öncelik ve bir markanın tek bir sahibinin olması gerektiği ilkesi ile 6769 sayılı SMK’nın 5/1-(ç) bendine göre, aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markalar tescil edilemez. Burada bahsedilen ayniyet olgusuyla bir markanın tamamen taklit edilmesi, ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olgusuyla ise başvuruya konu markanın tescilli markanın birebir aynısı olmamakla birlikte ilk bakışta farkedilemeyecek derecede aynı olan ve bu hususun ispatı dahi gerek duyulmadan ancak dikkatli inceleme sonucu farkın anlaşılabileceği ibare ve şekilleri taşıyan işaretler kastedilmektedir.
Buna göre, 6769 sayılı SMK’nın 5/1-(ç) bendi uyarınca, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından re’sen uygulanacak mutlak ret nedeni kapsamında bir marka başvurusunun reddedilebilmesi için, başvuru konusu işaretle önceki tarihte tescil edilen veya tescil başvurusu yapılan markaların hem emtia listelerinin aynı veya aynı tür mal ve hizmetleri kapsaması hem de marka işaretlerinin aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olması gerekir. Anılan hüküm, 6769 sayılı SMK.’nın 6/1 maddesi hükmünden farklı olarak, ayırt edilemeyecek kadar benzer olmayı aramaktadır. Yine 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi hükmünden farklı olarak 6769 sayılı SMK’nın 5/1-(ç) bendi hükmünde, “markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali”nden ayrıca söz edilmemiştir. Bu durumda, 6769 sayılı SMK.’nın 5/1-(ç) maddesi hükmünün uygulanabilmesi için markalar arasındaki benzerliğin, iltibasa yol açacağının ayrıca inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olması gerekir.
Diğer yandan SMK’nın 5/1-ç (mülga 556 sayılı KHK’nın 7/1-b) maddesi ile ilgili olarak Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin incelemesine konusu olan birçok davada, karşılaştırılan markaların asli unsurları dikkate alınarak inceleme yapılmıştır (Uğur ÇOLAK, Türk Marka Hukuku, İstanbul, Eylül 2018, s.145). Nitekim, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2007/3978 Esas, 2008/5689 Karar ve 28/04/2008 Tarihli kararında “…” ibaresi ile “Şekil+…” ibaresi arasında aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerlik bulunduğu belirlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta da davacının marka tescil başvurusu kapsamında bulunan çekişmeli dava konusunu oluşturan başvurunun kapsamından çıkartılan 03. ve 09. Sınıftaki hizmetlerin, mesnet marka kapsamındaki hizmetlerle aynı/aynı tür olduğu anlaşıldığından markalar arasında, kapsamlarında bulunan mal ve hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK’nın 5/1-(ç) maddesi anlamında bir benzerliğin olduğu açıktır.
Başvuru markası ile redde mesnet markalarda kullanılan ibareler yönünden yapılan karşılaştırmaya gelince; tüm markalarda ortak ibareyi ve asıl unsuru “…” ibaresi oluşturmaktadır. Bu ibarenin bitişik veya ayrı yazılmasının markalar arasında bir farklılık yaratmadığı görülmektedir. Markalar arasında görsel farklılık bulunmasına rağmen bu farklılıkların markaları ayırt edilemeyecek kadar benzer olmamalarına yol açmadığı, zira farklılıkların dekoratif unsurlardan kaynaklandığı görülmektedir. Tüm bu unsurlar markaları ayırt edilemeyecek kadar benzer olmaktan kurtarmamaktadır. Dolayısıyla Dairemizce başvuru markası ile redde mesnet markalar arasında, ibareler yönünden de 6769 sayılı SMK.’nın 5/1-(ç) maddesi anlamında benzerlik bulunduğu kabul edilmiş, aksi yöndeki mahkeme kabulüne iştirak edilmemiştir.
Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle başvuru konusu marka ile redde mesnet markalar arasında, 6769 sayılı SMK.’nın 5/1-(ç) maddesi anlamında ilk bakışta ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğu dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değilse de, HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davalı… vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK ‘nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiş, bu yeni karar istinaf kararı olduğu için istinaf karar tarihinde geçerli bulunan harç ve vekalet ücretine göre hüküm kurulması gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı… vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 06/10/2020 tarih ve 2020/48 E. – 2020/279 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalı… kendisini vekille temsil etttiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 15.000,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …na verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 54,30.TL posta masrafı,148,60.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 202,9‬0.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …na verilmesine,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
8-Davalı… tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı …na iadesine,
9-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/11/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/11/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip