Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/508 E. 2023/510 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/508
KARAR NO : 2023/510
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2020
NUMARASI : 2018/230 E. – 2020/255 K.

DAVACI : … – …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/09/2020 tarih ve 2018/230 Esas – 2020/255 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli tanınmış markalarının bulunduğunu, tanınmış markaların tüm sınıflarda korunması gerektiğini, davalı Şirketin “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, müvekkilinin “…” logosu baskın olan marka serisi yarattığını ve bu markaları bilinir hale getirdiğini, davalı başvurusunu gören tüketicinin hafızasında müvekkili markalarının çağrışacağını, müvekkili markalarının 18. ve 25. sınıflarda tescilli olduğunu ve bu markalar altında ayak ve baş giysileri üretildiğini, davalının da aynı sektörde yer aldığını ve markasını 18. ve 25. sınıflarda tescil ettirmek istediğini, “…” harfinin müvekkili ile özdeşleştiğini, “…” markasının ise … nezdinde maruf marka olarak kabul edildiğini, davalı markasının alt düzeydeki tüketici nezdinde dahi müvekkili markalarının serisi olarak algılanacağını, dava konusu marka tasarımının, müvekkili markaları ile aynı olduğunu, “…” harfi üzerinden yüzlerce farklı şekil kombinasyonu yapılabilecekken davalının, müvekkili markalarının tasarımına benzeyen bir tasarım seçmesinin müvekkili markalarının tanınırlığından faydalanmak amaçlı olduğunu, davalı markasının müvekkili markaları ile aynı sınıflarda kullanılmasının müvekkili markalarının ayırt edici karakterine zarar vereceğini ileri sürerek, YİDK’in 30/05/2018 tarih ve 2018-M-4362 sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvurunun iç içe geçmiş şekil unsurlarından oluştuğunu ve özgün bir tasarımının bulunduğunu, davacı markaları ile dava konusu başvuru arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili başvurusu ile davacı markalarının tamamen farklı olduğunu, tek başına harflerin ayırt ediciliklerinin bulunmadığını, bu tür işaretlerin özgün bir tasarımla düzenlenmesi halinde ayırt edici olacaklarını, taraf markaları arasında yalnızca “…” harfine dayalı olarak tüketiciler nezdinde yanılgı oluşacağının kabul edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının … sayılı marka başvurusu ile davacıya ait “…” unsurlu markalar arasında 41. sınıfta yer alan “piyango işletmeciliği” hizmetleri hariç olmak üzere emtia benzerliğinin bulunduğu, ancak marka işaretleri arasında bir benzerliğin olmadığı, işaret benzerliği bulunmadığından markalar arasında iltibas tehlikesinden söz edilemeyeceği, davacı markasının Türkiye’de özellikle “ayak giysileri” malları yönünden bilinir olduğu, bununla birlikte marka işaretleri arasında bir benzerlik görülmediğinden 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinin somut vakıada uygulama koşullarının bulunmadığı, kötü niyet iddialarının da yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece, taraf markaları arasındaki emtia benzerliğinin kabul edildiği, buna rağmen marka işaretleri yönünden benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kabul edilmiş ise de bu değerlendirmenin açıkça usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, markaların esaslı unsurunun “…” harfinden oluştuğunu, dava konusu başvuruda açıkça “…” harfinin öne çıkarıldığını, mahkemece bu hususta yapılan değerlendirmenin de hatalı olduğunu, müvekkilinin ayakkabı sektöründe “…” harfiyle özdeşleştiğini, bir ürün üzerinde “…” harfi görüldüğü zaman tüketici nezdinde akla gelen ilk markanın müvekkili markası olduğunu, bu nedenle dava konusu “…” markasının tüketici nezdinde müvekkili markasının serisi olarak algılanacağını, dosya kapsamındaki bilirkişi raporunda, müvekkiline ait marka ile davalıya ait markanın halk nezdinde karıştırılma ihtimalinin irdelenmeyip, markalar arasındaki benzerlik hususunun tartışıldığını, tanınmış markaların, sadece tescilli olduğu sınıflarda değil tüm sınıflar bakımından kanun koyucu tarafından koruma altına alındığını, davalının tescil talebinin, müvekkilinin tanınmışlığından yararlanma amaçlı ve kötü niyetli olduğunu, davalının müvekkiline ait tanınmış markalardan habersiz olmasının da mümkün bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, zira harflerin kimsenin tekeline bırakılamayacağı ve esasen tek başına tescillerinin de mümkün olmadığı, ancak tescil öncesi yoğun kullanım ve tanıtım sonucu ayırt edici hale getirilmiş ya da bir takım renk ve şekil unsurları ile birlikte tek başına harflerin tescilinin mümkün bulunduğu, bu halde de harf markalarının ayırt edici niteliklerinin düşük olacağı ve başkalarının da aynı harfi değişik renk ve şekil unsurları ile birlikte marka olarak tescil ettirebilecekleri, somut olayda da taraf markalarını oluşturan “…” harflerinin, düzenleme biçimlerinin, biçimlendirme, kaligrafi ve yönlendirme itibariyle tamamen farklı olduğu, dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından, davacı markalarının tanınmış olmalarının da tescil engeli teşkil etmeyeceği, dava konusu başvurunun kötü niyetli yapıldığının da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 7251 sayılı Kanun’la değişik 353/1-b-3 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 13/04/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/05/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip