Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/50 E. 2022/1559 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/50 – 2022/1559
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/50
KARAR NO : 2022/1559
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2020
NUMARASI : 2019/294 E. – 2020/214 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/09/2020 tarih ve 2019/294 Esas – 2020/214 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin “…” esas unsurlu markalarının 1990’lı yıllardan beri Türkiye’de tescilli olduğunu, davalı Şirketin … sayılı “… …” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvurunun müvekkili adına tescilli markalar ile benzer olduğunu, zira taraf markalarının asli unsurunun “…” ibaresinden oluştuğunu, başvuruda yer alan “…” ibaresinin, Türkçe’de “en önemli, birinci kalite, birinci” anlamlarına geldiğini ve ayırt ediciliğinin bulunmadığını, buna göre karşılaştırılan markaların esas unsurları açısından aynı oldukları gibi aynı/aynı tür mal ve hizmetlerde kullanılacaklarını, dava konusu başvurunun kapsamına 11. ve 35. sınıflardaki mal ve hizmetlerin girdiğini, bu sınıflar kapsamındaki malların ev ve ev ürünleri ile bağlantılı olup kadın tüketicilere hitap ettiğini, müvekkili markalarının da Türkiye’de giyim sektöründe tanınmış olduğunu ve bu sektörün de kadınlara hitap ettiğini, aynı şekilde giyim sektöründe faaliyet gösteren tanınmış pek çok markanın aynı zamanda ev tekstili vb. alanlarda da faaliyet gösterdiğini, her iki sektörün de tüketici kesiminin tamamen çakıştığını, tescili talep edilen emtia sınıfları üzerinde müvekkilinin eskiye dayalı kullanım hakkının mevcut olduğunu, müvekkili markalarının giyim, ayakkabı, kırtasiye, bavul, saatler ve parfümler yanında ev ürünleri ile ev tekstili sektöründe uzun yıllardır Türkiye’de ciddi şekilde kullanıldığını, müvekkilinin tescilli markalarına bu kadar benzeyen bir markanın, müvekkilinin faaliyet gösterdiği sektörler ve tanınmışlığı göz önüne alındığında tescilinin kamu menfaatine aykırı olduğunu, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli bulunduğunu, zira davalının daha önce de “…” ibareli markaların tescili için başvuru yaptığını ve bu başvuruların müvekkilinin itirazları üzerine reddedildiğini ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-7423 sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili firmanın 45 yılı aşkın süredir 1000’in üzerinde çalışanıyla 100’den fazla ülkeye ürünlerini ihraç ettiğini, … nezdinde halihazırda 101 adet endüstriyel tasarımının, 132 adet markasının, 35 adet patent/faydalı modelinin tescilli/tescil aşamasında olduğunu, davacının daha önce de “… …” markası aleyhine YİDK kararının iptali davası açtığını, bu davanın reddedildiğini, müvekkilinin 2005 yılından beri “…” markasını kullandığını, bu ibareyi 11. ve 35. sınıflara giren emtiada kullanmak üzere tescil de ettirdiğini, … sayılı bu markanın tescilinin üzerinden 14 yıl geçtiğini, davacının bu markayla ilgili olarak beş yıldan fazla süre sessiz kalması nedeniyle hak kaybına uğradığını, müvekkili açısından müktesep hak koşullarının oluştuğunu, taraf markalarının farklı emtia sınıflarına giren mal ve hizmetleri kapsadıklarını, davacının hiçbir markasının 11. ve 35. sınıflara giren emtia için tescilli olmadığını, davacının bu emtia açısından üstün marka hakkının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının itiraza mesnet markalarından hiçbirinin, davalı firmanın markasını tescil ettirmek istediği 11. ve 35. sınıflara giren emtia açısından tescilli olmadığı, SMK’nın 6/1 maddesi hükmünde aranan “markaların kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olması” şartının, davalının dava konusu edilen marka başvurusunun kapsamına giren emtianın hiçbiri açısından gerçekleşmediği, markalarda ortak olan “…” ibaresinin mevcudiyetinin ve markaların şekil/renk unsurlarından yoksun birer kelime markası olma özelliğinin, markaları görsel, fonetik ve anlamsal açılardan bıraktığı genel izlenim göz önüne alındığında birbirine yaklaştırdığı, ancak taraf markalarının birbirlerinden çok farklı mal ve hizmetlerde kullanılacak olması fiili gerçeği gözetildiğinde, bu gerçeğin, halkın söz konusu markalarla piyasaya sunulan ürünlerin ve hizmetlerin aynı şirketten veya idari/işletmesel/ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesini ve karıştırma ihtimalini ortadan kaldırdığı, dolayısıyla SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, “…” markasının giyim, akseseuar, kozmetik, temizlik malzemeleri ve ev tekstili sektörlerinde yoğun tanıtım faaliyetleri ile istikrarlı bir şekilde uzun yıllardır kullanıldığı ve tanıtıldığı, davacı firma ile özdeş hale geldiği, bu markanın bu sektörlerde iyi bilindiği ve tanınmışlığa ulaştığı kabul edilecek olsa da, somut olayda SMK’nın 6/5 maddesi gereğince tanınmış marka korumasından yararlanılabilmesi için, davalının başvuruya konu markasının, davacının markalarının bu tanınmışlığından haksız yarar sağlaması, tanınmış markanın itibarına zarar vermesi ve ayırt ediciliğini zedelemesi durumlarından birinin oluşması gerektiği, SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddesi koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemeyeceği, davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötüniyet iddiasına ilişkin istemlerin yerinde bulunmadığı, davalının … numaralı “…” ibareli markasının davaya konu “… …” ibareli marka bakımından müktesep hak teşkil ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, taraf markalarının görsel, işitsel ve anlamsal olarak aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarını, bu hususun yerel mahkeme kararı ile de sabit olduğunu, markalar arasında sınıf çakışmasının da bulunduğunu, markaların aynı veya aynı türdeki benzer malları ve hizmetleri içerdikleri, müvekkilinin tescilli markalarının kapsadığı mal ve hizmet sınıfları ile dava konusu markanın tescil talep ettiği sınıfların ilgili/ilişkili mal ve hizmetleri kapsadıkları, müvekkili şirket markasının ev ürünleri, ev tekstili sektöründe de Türkiye’de ciddi şekilde uzun yıllardır kullanıldığını, bu halde müvekkili şirketin tescili talep edilen mal sınıfı üzerinde eskiye dayalı kullanım hakkı bulunduğunu, müvekkili şirketin Dünyada ve Türkiye’de oldukça tanınmış olup markalarının tanınmış marka korumasını haiz olduğunu, müvekkil şirketin faaliyet gösterdiği sektörler ve tanınmışlığı dikkate alındığında itiraz edilen markanın müvekkil markası ile birlikte var olmasının kabul edilebilir olmamakla birlikte kamu menfaatine de aykırı bulunduğunu, tescil talebinin kötü niyetli olduğunu, kötü niyet iddiaları ile birlikte okunmak üzere müvekkilinin davalının önceki markaları karşısında sessiz kalmadığını ve gerek … gerekse mahkemeler nezdinde itirazlarını sürdürdüğünün mahkeme tarafından incelenmediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “… …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında işaretler yönünden SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik ve karıştırılma tehlikesi mevcut ise de taraf markalarının kapsamlarındaki mal ve hizmetler arasında anılan madde anlamında bir benzerliğin olmadığı, bu itibarla SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının gerçekleşmediği, her ne kadar davacı markaları giyim, aksesuar, kozmetik, temizlik maddeleri ve ev tekstili sektöründe tanınmış iseler de başvuru kapsamındaki ısıtma ve soğutma amaçlı cihazlar mallarının, bu sektörlerden oldukça farklı bulunduğu dikkate alındığında, SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının da somut olayda bulunmadığı, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğu iddiasının kanıtlanmadığı, kaldı ki davalı Şirketin … sayılı “…” ibareli markasından kaynaklı olarak dava konusu başvuru üzerinde müktesep hakkının bulunduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.