Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/498 E. 2023/467 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/498 – 2023/467
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/498
KARAR NO : 2023/467
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/12/2020
NUMARASI : 2020/14 E. – 2020/383 K.

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Karar İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/12/2020 tarih ve 2020/14 E. – 2020/383 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin
… sayılı ve “…” ibareli markaları bulunduğunu, davalı Şirketin … sayılı ve “…” ibareli marka başvurusuna anılan markalarına dayalı olarak yaptıkları itirazlarının dava konusu YİDK kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa markalar arasında iltibas ihtimali bulunduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin markasını oluşturan ibarelerin önününe “…” ibaresi getirilerek oluşturulduğunu, müvekkilinin dava konusu ibare üzerinde öncelik hakkı bulunduğunu, müvekkili markalarının ayırt edici hale geldiğini ve tanınmış bulunduğunu, dava konusu başvurunun müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, davalı Şirketin kötü niyetli olduğunu ileri sürerek YİDK’ın 06/11/2019 tarih ve 2019/M-9544 sayılı kararının iptalini ve dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili,müvekkil Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, davacı markaları ile müvekkilinin başvurusu arasında benzerlik bulunmadığını, taraf markalarında bulunan “…” ibaresinin Nevşehir ilinde bulunan bir bölgenin ismi, “…” ibaresinin de müvekkilinin yıllarca organizasyonunu yaptığı uzun mesafe patika koşusuna verilen genel bir isim olduğunu, müvekkilinin markasındaki asli unsurun “…” ibaresinden oluştuğunu, davacının diğer iddialarının da yerinde bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu marka kapsamında yer alan 41. Sınıf hizmetlerin davacının markaları kapsamında yer alan hizmetlerle aynı, aynı tür veya benzer olduğu, ancak marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından iltibas koşullarının oluşmadığı, davacının SMK’nın 6/3, 6/5, 6/6 ve 6/9 maddelerine dayalı iddialarının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, “…” ibareli başvuru ile müvekkilinin “…” ibareli markaları arasında, ortak ibareler yönünden işitsel ve kavramsal yönden benzerlik bulunduğunu, mahkemece hükme esas alına bilirkişi raporunda marka kapsamlarının benzer olduğu belirlenmesine rağmen işaretler arasında benzerlik bulunmadığından iltibas koşullarının oluşmadığının tespitinin çelişkili bulunduğunu, müvekkilinin tescilli marklarından dolayı SMK’nın 6/3 maddesi uyarınca üstün hakkı bulunduğunu, müvekkilinin “…”, “…” ve “…” ibarelerini içeren markalarının tanınmış olduğunu ve kullanım sonucu ayırt edici hale geldiklerini, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının “…”” ibareli markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira dava konusu başvurunun asli unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu, anılan ibare ile davacı markaları arasında benzerlik bulunmadığının açık bulunduğu, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin maruf bir coğrafi yer adı olup kimsenin tekeline verilemeyeceği, “…-…” ibaresinin de mahkemece alınan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere “patika koşusu” anlamına geldiği ve bu anlamı nedeniyle uyuşmazlık konusu 41. sınıfta yer alan bir kısım hizmetler yönünden ayırt ediciliğinin zayıf olduğu, ayrıca anılan ibarenin dava konusu başvurudaki konumlandırma şekli itibariyle de “…” ibaresine göre geri planda kalan tali unsur niteliğinde bulunduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 25.05.2016 tarih ve 2015/10945 E., 2016/5739 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, uyuşmazlık konusu 41. sınıf hizmetlerin alıcılarının, dikkat düzeylerinin yüksek bulunduğu da gözetildiğinde, anılan ibarelerin markalarda ortak olarak yer almasının, taraf markaları arasında iltibasa neden olmayacağı, diğer yandan taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığından davacının markalarının tanınmış olup olmadığının sonuca etkili bulunmadığı gibi SMK’nın 6/3 maddesi koşullarının da oluşmadığı, kötü niyet iddiasının da ispatlanamadığı, anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60-TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 06/04/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :03/05/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.