Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/490 E. 2023/484 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/490
KARAR NO : 2023/484
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/09/2020
NUMARASI : 2019/181 E. – 2020/174 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-… – …
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Markanın Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/09/2020 tarih ve 2019/181 Esas – 2020/174 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili Şirketin … adıyla 1975 yılında kurulduğunu, … markası ile bisiklet ve motorsiklet ürettiğini, yurtdışına ihracat yaptığını, … markalarının gerçek hak sahibi olduğunu, davalı Şirketin… sayılı “…+şekil” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik olduğunu, müvekkili markalarına benzer bir kelimenin özellikle seçildiğini, somut olayda emtia benzerliğinin de gerçekleştiğini, kaldı ki müvekkili markalarının tanınmış olduklarını ve bu nedenle de başvurunun reddinin gerektiğini, davalı Şirketin kötü niyetli olarak dava konusu başvuruyu yaptığını ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-1266 sayılı kararının iptaline ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili başvurusu ile davacı markaları arasında benzerlik olmadığını, markaların kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin de farklı olduklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “…+şekil” ibareli marka başvurusu ile davacının “…-…” ibareli ve diğer tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, davacının …4 sayılı “…” ibareli markaları ile dava konusu başvuru arasında işaret benzerliği oluşsa da emtia benzerliğinin oluşmadığı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar/hizmetler algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesindeki koşulların oluşmadığı, başvuru ibaresi üzerinde davacı tarafın SMK’nın 6/3 maddesi anlamında önceye dayalı hak ve gerçek hak sahipliği iddiasının kanıtlanamadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların da gerçekleşmediği, dava konusu başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, bilirkişi heyeti tarafından tamamen taraflı değerlendirmeler yapıldığını ve müvekkilinin yıllardır yoğun çaba ve uğraş neticesinde meşhur ve maruf hale getirdiği markaların hiçe sayıldığını, müvekkilinin söz konusu marka üzerinde öncelikli ve üstün hak sahibi olduğunu, davalı Şirketin müvekkil şirket adına uzun yıllardan beri tescilli ve kullanılmakla ayırt edici nitelik kazanana “…” ve “…” esas unsurlu markalarının aynısı ve/veya ayırt edilemeyecek kadar benzeri olan dava konusu başvuruyu yaptığını, söz konusu başvurunun bu nedenle kötü niyetli olduğunu, davaya konu markanın daha önce tescil edilmiş veya başvurusu yapılmış müvekkili markaları ile aynı ya da özdeş bulunduğunu, markaların gerek yazılış ve gerekse de okunuş bakımından birbirlerinin aynısı olup tek bir harf farklı yazılarak değişiklik yaratılmaya çalışılmışsa da bilindiği üzere markalar arasında yapılan tek harf değişikliği gibi küçük farklılıkların markalar arası benzerliği ve/veya ayniyeti kaldırmaya yeterli olmadığını, markaların karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesinde, orta düzeyde dikkate sahip tüketiciler açısından değerlendirme yapıldığını ve ihtilaf konusu ürün ve hizmeti tüketen ortalama tüketicinin başvuru sahibinin ürettiği mal veya hizmetin, karşı tarafın mal veya hizmeti olduğunu zannetme ya da aralarında fark olduğunu anlasa dahi mal veya hizmeti kaynağı olan firmalar arasında ilişki olduğunu düşünme ihtimalinin de dikkate alındığını, bilirkişi heyeti tarafından inceleme yapılırken müvekkili Şirketin sadece iki markasının değerlendirmeye esas alındığını, her nedense müvekkiline ait davalı Şirket başvurusu ile birebir aynı olan “…” markasının incelemeye esas alınmadığını, davalı taraf adına usul ve yasaya aykırı surette tescili yapılan “…” esas unsurlu markanın, müvekkili markaları ile benzer mal ve hizmetlerde kullanıldığını, müvekkili Şirketin “…” ve “…” ibareli ve esas unsurlu markalarının toplumda oldukça iyi bilinen markalar olduğunu ve bu nedenle de başvurunun reddinin gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, … sayılı “…+şekil” ibareli markanın kapsamında 29 ve 30. sınıflarda yer alan mallarla 35. sınıf hizmetlerin yer aldığı, başvuru kapsamındaki 35/5. sınıf perakendecilik hizmetlerinin de 29. ve 30. sınıf mallara özgülendiği, davacının itirazına mesnet markalardan yalnızca … sayılı “… … ŞTİ+şekil” ibareli ve …sayılı “…+şekil” ibareli markaların, dava konusu başvurunun kapsadığı mal ve hizmetleri içerdiği, bunun dışındaki davacı markaları yönünden emtia benzerliğine ilişkin koşul gerçekleşmediğinden, bu markalar yönünden SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında işaretlerin karşılaştırılmasına gerek bulunmadığı, davacının … ve …sayılı markaları ile dava konusu başvuru arasında ise SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik olmadığı, zira davacının … sayılı markasının kelime unsurunu davacının ticaret unvanı olduğu ve bu markadaki oldukça özgün bisiklet şeklinin de markada asli unsur olarak yer aldığı, bunun dışında dava konusu başvuruda da şekil unsuruna yer verildiği, buna göre bir bütün olarak dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, dava konusu başvuru kapsamında yer alan mal ve hizmetler yönünden söz konusu ibare üzerinde davacının SMK’nın 6/3 maddesi kapsamında bir hakkının bulunduğunun ispat edilemediği, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından, davacı markalarının tanınmış olmalarının da başvurunun tesciline engel teşkil etmeyeceği, dava konusu başvurunun kötü niyetli yapıldığının da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 06/04/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/05/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip