Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/482 E. 2023/429 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/482 – 2023/429
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/482
KARAR NO : 2023/429
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2020
NUMARASI : 2018/394 E. – 2020/267 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararı İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/09/2020 tarih ve 2018/394 Esas – 2020/267 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili ile davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili Şirket adına tescilli “…” ibareli markaların bulunduğunu, bu markaların tanınmış marka olduklarını, davalı gerçek kişinin de … sayılı “… …+şekil” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili markaları ile dava konusu başvuru arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, emtia benzerliğine ilişkin koşulun da gerçekleştiğini, zira başvuru kapsamındaki 5. sınıf mallar ile müvekkili markalarının kapsamlarında yer alan 30,31,32 ve 33. sınıfta yer malların benzer olduklarını, çeşitli kişilerin müvekkilinin “…” markasının tanınmışlığından yararlanmak amacıyla başvurular yaptıklarını ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-5974 sayılı kararının iptaline ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru kapsamında yer alan mallarla davacı markalarının kapsamlarında yer alan malların farklı bulunduklarını, dolayısıyla SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “… …+şekil” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında dava konusu markanın kapsamında yer alan “diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri, bebek mamaları” yönünden ortalama tüketici kesimi nazarında görsel ve sesçil benzerlik oluştuğu, başvuru kapsamındaki “diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri, bebek mamaları” açısından her iki taraf markasının aynı işletmeye ait markalar ya da idari ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme markaları olarak algılanabileceği, taraf markaları arasında bu mallar yönünden SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibas koşulunun oluştuğu, bunun dışında kalan mallar açısından ise emtia benzerliği koşulu oluşmadığı gibi SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların varlığının da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 2018-M-5974 sayılı YİDK kararının, “diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri, bebek mamaları” yönünden iptaline, dava konusu marka tescilli olmadığından hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davanın kısmen reddine karar verilen 5. sınıftaki diğer mallar açısından da taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğunu, dolayısıyla bu mallar yönünden de YİDK kararının iptaline karar verilmesi gerektiğini, çünkü müvekkiline ait dayanak markaların kapsamlarında yer alan mal ve hizmetlerin, bu mallar ile bağlantılı mal ve hizmetler olduklarını, mahkemece bağlantılı alt sınıfların dikkate alınmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının davanın kısmen reddine ilişkin kısmının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı… vekili, taraf marka işaretleri benzer olmakla birlikte marka kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin farklı olduklarını, bu nedenle SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı gerçek kişinin 05.04.2017 tarihinde … sayılı “… …+şekil” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvuru kapsamında 5. sınıf malların yer aldığı, davacı tarafından adına tescilli “…” ibareli markalarına dayalı olarak başvuruya itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın reddedildiği, davacının önceki gerekçelerle bu karara yaptığı itirazın ise YİDK’in 2018-M-5974 sayılı kararıyla reddine karar verildiği, YİDK kararının davacıya 06.08.2019 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru “… …+şekil” ibareli iken davacının itirazına mesnet markalar ise “…” ibarelidir. Görüldüğü üzere taraf markalarında “…” ibaresi aynen asli unsur olarak kullanılmış olup, bu ibarenin ortaklığı nedeniyle taraf marka işaretleri arasında yüksek düzeyli görsel ve işitsel benzerlik olduğu sonucuna varılmıştır. Bu durum karşısında taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik ve karıştırılma tehlikesi bulunduğu kabul edilmiştir. Bu husus, ilk derece mahkemesinin de kabulünde olup, bu yönden ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Marka kapsamlarındaki hizmetlerin karşılaştırılmasına gelince; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında açıklandığı üzere mal ve hizmetler arasında benzerlik olup olmadığı değerlendirilirken her iki grup mal ve hizmetlerin aynı tüketici kitlesine hitap edip etmediği, birbirine alternatif olup olmadıkları, aynı dağıtım veya dolaşım yollarına sahip olup olmadığı, hammadde-mamul ilişkisinin bulunup bulunmadığı, birbirlerini bütünleyici/tamamlayıcı olup olmadıkları gibi hususlarının dikkate alınması gerekmektedir. Buna göre, dava konusu başvuru kapsamında 5. sınıf mallar yer almaktadır. Davacı markalarının kapsamlarında ise 29,30,31,32,33,35 ve 43. sınıflarda yer alan mal ve hizmetler bulunmaktadır. Davacının … sayılı “…” ibareli markasının kapsamında yer alan 35/5. sınıf mağazacılık hizmetleri, 5.sınıf malların satışına da özgülenmiştir. Her ne kadar dosya kapsamında alınan kök bilirkişi raporunda, davacının … sayılı markasının kapsamında, 1’den 34. sınıfa kadar tüm malları içerir şekilde mağazacılık hizmetlerinin yer aldığı, dolayısıyla belirli bir mal grubu ile sınırlandırılmadığı açıklanmış ise de Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik kararları karşısında bu değerlendirme doğru görülmemiş, davacının … sayılı markası kapsamındaki 35/5. sınıf mağazacılık hizmetlerinin 5. sınıf mallara da özgülendiği kabul edilmiş, buna göre de bu marka ile emtia benzerliğinin gerçekleştiği sonucuna varılmıştır. Zira, ticari bir malı üreten kimsenin bu malı satmasının ticari hayatın gereği olması nedeniyle bir mal üzerinde tescilli marka ile bu malın satışına özgülenmiş mağazacılık hizmetleri arasında benzerlik kabul edildiği gibi bunun tersi de geçerlidir. O halde, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet … sayılı marka arasında emtia benzerliği koşulunun gerçekleştiği değerlendirilmiş, aksi yöndeki bilirkişi açıklamalarına itibar edilmemiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince, dava konusu marka başvurusu ile davacının itirazına mesnet … sayılı marka arasında SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, dava konusu başvuru kapsamında yer alan 5. sınıf malların tüketicilerinin dikkat ve özen düzeylerinin yüksek olmasının da varılan sonucu değiştirmeyeceği, zira başvuruda yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğe katkısının düşük olduğu, dolayısıyla her iki markanın asli unsurunun da “…” ibaresinden oluştuğu, dikkat ve özen düzeyi yüksek tüketicilerin dahi markaları karıştıracağı gözetilerek, davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulüne, davalı… vekilinin istinaf başvurusunun ise reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş, davalı… vekilinin istinaf başvurusu ise reddedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı… vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 30/09/2020 gün ve 2018/394 Esas – 2020/267 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın KABULÜ ile… YİDK’in 2018-M-5974 sayılı kararının İPTALİNE,
4-Dava konusu marka tescilli olmadığından marka hükümsüzlüğü talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL’nin düşümü ile kalan 144,00 TL bakiye karar ve ilam harcının davalılardan alınarak Hazine’ye irad kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 2.400,00 TL bilirkişi ücreti, 246,00 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 60,00 TL tebligat ve posta gideri, 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 2.868,10 TL yargılama giderine, 35,90 TL peşin harç, 35,90 TL başvurma harcı eklenerek oluşan toplam 2.939,9‬0 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı … tarafından ilk derece yargılamasında ve istinaf aşamasında herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine, (HMK m.333),

11-Davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
12-Davalı … istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiğinden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf kanun yoluna başvuru harcından 59,30 TL maktu istinaf karar harcının düşümü ile kalan 120,60 bakiye harcın anılan davalıdan alınarak Hazine’ye irad kaydına,
13-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.