Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/469 E. 2023/107 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/469
KARAR NO : 2023/107
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2021
NUMARASI : 2019/429 E. – 2021/33 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali, Tescil

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/02/2021 tarih ve 2019/429 E. – 2021/33 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 14. ve 26. sınıfta “…+şekil” ibaresinin marka olarak tescili için başvuruda bulunduğunu,… kod numarası alan başvurunun yayınlanması üzerine davalı şirketin, … şekil” ibareli markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kabul edilerek, başvurularının reddine karar verildiğini, bu ret kararına karşı yeniden inceleme taleplerinin bu kez 2019-M-10346 sayılı YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa müvekkilinin “…” markasıyla 1997 yılından beri faaliyette bulunduğunu, ilk marka tescilinin bu tarihte gerçekleştirildiğini, “…” isimli markanın, 18.03.1997 yılında 14. sınıfta “saatler ve saat kordonları” emtiasıyla tescil başvurusu yapıldığını, 30.06.1998 tarihinde markanın tescil edilmesine karar verildiğini, 14. sınıfın ilgili emtiasında … tescil numarasıyla müvekkilleri tarafından “…” markasının tescil edildiğini, 10.10.2014 tarihinde … başvuru numarasıyla yine 14. sınıfta “…” markasının tescil başvurusunun gerçekleştirildiğini, 02.07.2015 tarihinde müvekkillerine ait “…” markasının 14. sınıfta … tescil numarasıyla yine tescil edildiğini, bu defa 22.08.2017 tarihinde hem 14. hem de 26. sınıfta… başvuru numarasıyla yine “…” markasının tescili için başvurulduğunu, 18.01.2018 tarihinde markanın tescil edildiğini, müvekkilleri tarafından 1997 yılından beri 14. sınıfta, birkaç sene sonrada 26. sınıfta faaliyet gösterilen “…” markasının herhangi bir problem yaşanmaksızın tescil edildiğini, dava konusu marka tescil başvurusuna ise davalı tarafından itiraz edildiğini, davalı tarafından yapılan itirazların kabul edilerek müvekkiline ait… numaralı “…” ibareli marka başvurusunun reddedildiğini, oysa müvekkillerine ait başvuruda yer alan mal ve hizmetler ile davalının itiraza konu markalarında yer alan mal ve hizmetlerin birbirinden farklı olduğunu, YİDK tarafından davalının tanınmışlığından haksız yarar sağlanma ihtimalinin bugünkü şartlara göre 14 ve 26. sınıflarda değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığını, davalı markası ile müvekkillerinin markasının kavramsal, görsel, işitsel ve bütünsel olarak birbirinden farklı olduğunu, müvekkillerinin söz konusu markayı ilgili mal ve hizmet sınıfında kullanmakta hukuki yararının mevcut olduğunu ileri sürerek Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun 2019-M-10346 sayılı kararının iptaline, … başvuru numaralı “…+şekil” markasının tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkilleri firmanın bugün uluslararası alanda faaliyet gösteren ve hazır giyim, çanta, ayakkabı, parfüm, kozmetik ve aksesuar gibi geniş ürün çeşitliliği barındıran ürün port folyosu ile 1960’lı yılların başından bu yana tüketicilerle buluşan, alanında lider firmalardan biri olduğunu, müvekkilinin markalarının Türkiye’de tescilli olarak korunması amacıyla 1979 yıllarından başlayarak gerek kendi, gerek lisans hakkı tanıdığı yerli firma olan …. Şti. adına “…” markasının 3, 18, 25 ve 35. sınıflarda tescili için Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde başvurularda bulunulduğunu, “…” markasının hemen hemen tüm dünyada bireysel olarak da tescilli olduğunu, Türkiye ve dünya çapında tanınmış marka olduğunu, “…” markasının müvekkilleri firmaya ait olduğunu, müvekkillerinin markalarının esas ve kök unsuru ile davacı yan marka başvurusunun ana/esas ibaresinin aynı bulunduğunu, dava konusu markanın tescilli olduğu sınıfın, müvekkillerinin markalarının tanınmış olması nedeni ile herhangi bir öneminin bulunmadığını, “…” markasının tanınmışlığının kabul edildiğini ve … tescil sayısı ile özel olarak korunan markalar arasında yer aldığını, davacı yan markalarının kullanımının ispatının talep edildiğini, davacı yan marka başvurusunun kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili, … firmasının, …. Şti.’ye lisans hakkı verdiğini, müvekkilleri firmanın …’a bağlı şirketlerden biri olup 1990 yılından itibaren hazır giyim sektöründe dünya çapında faaliyet gösterdiğini, davacının tescilini talep ettiği sınıfın farklı olmasına ilişkin iddianın “…” markasının tanınmış olması nedeni ile itibar edilemez nitelikte olduğunu, “…” markasının uluslararası bir marka olup tanınmışlığının kabul edildiğini, başvurunun “…” markasından farklılaşmasını sağlayacak ciddi bir ayırt ediciliğinin bulunmadığını, iki markanın idari ve ekonomik anlamda bir bağlantısının bulunduğunun düşünebileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, iltibas ihtimalinin ilk şartı olan malların / hizmetlerin aynılığı/benzerliği kriterinin, somut uyuşmazlık açısından, dava konusu markanın tescili talep edilen bütün sınıfları açısından sağlanmış olduğu, başvuru “…+şekil” ibaresinden oluşurken, itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “(…) şekil”, “eden de …”, “…”, “…”, “…”, “le …”, “(…) şekil”, “…”, “…”, “…”, “le …”, “(…) şekil” ibarelerinden oluştuğu, davalılardan …. Şti.’ye ait … tescil numaralı, “…” ibareli tanınmış markanın giyim sektörü içerisinde tanınmış olduğu, tarafların markaları arasındaki benzerlik karşısında davacı yan başvurusu açısından haksız yararlanma ihtimalinin gerçekleştiği, davacı yanın, … ve… tescil numaralı markalarına dayanarak kazanılmış hak iddiasında bulunduğu, ancak davaya konu markanın başvuru tarihi itibari ile … ve… tescil numaralı markaların tescillerinin üzerinden 5 yıllık bir sürenin geçmediği, bunların yanında davacının kazanılmış hak iddia ettiği 18.03.1997 başvuru, 30.06.1998 tescil tarihli … sayılı “…” ibareli kapsamında; 14.sınıftaki “Saatler ve saat kordonları” emtiası bulunan markasının bulunduğu, davacı yanın kullanımlarına ait görseller incelendiğinde, davacı yanın “…”, “…. şekil” ibarelerini 14. sınıfta yer alan “saat ve saat kordonları” üzerinde kullandığı, … (…) numaralı marka açısından ise; önceki tarihli “…” ibareli marka ile davaya konu markalar karşılaştırıldığında, her iki markanın da “…” ibarelerini içerdiği, bu doğrultuda; davacı yanın, … sayılı marka olan “…”, “… … şekil” ibarelerini 14. sınıfta yer alan “saat ve saat kordonları” üzerinde kullandığı, somut uyuşmazlıkta davacı yan lehine, 14. sınıfta yer alan “saat ve saat kordonları” malları açısından “…” ibaresine ilişkin korunmaya değer müktesep üstün hakkı bulunduğu, gerekesi ile davanın kısmen kabulüne, YİDK’nun 2019-M-10346 sayılı kararının 14.sınıf “saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil)” emtiası ile sınırlı olarak kısmen iptaline, fazla ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilimin talep ettiği sınıflara ve ilgili sınıfların tamamına ilişkin geçmiş tarihli kullanımı ve kazanılmış hakkı mevcut olduğunu, bu nedenle davanın tümden kabul edilmesi gerekirken eksik hükümle kısmi kabul verilmesi hatalı olduğunu, müvekkilinin uzun yıllardır aktif ticaret hayatında olup, 14 ve 26. Sınıflarında 1997 yılından beri aktif faaliyette bulunduğunu, müvekkilinin söz konusu markaya ilişkin 14 ve 26. sınıfa ilişkin önceye dayalı kullanımı olduğunu, müvekkilinin mal ve hizmetleri ile davalının mal ve hizmetlerinin birbirinden farklı bulunduğunu, müvekkilinin 1997 yılından beri kullanımının bulunduğunu, hal böyle olunca YİDK’nın 14 ve 26. sınıfta müvekkilinin gerçekleştirdiği başvuruya dayalı olarak tanınmışlık hususunu 1997 yılındaki şartlara göre değerlendirmesi ve 1997 yılında davalı markasının tanınmış ise ancak bu yönde 14 ve 26.sınıfta tescil başvurusunu reddetmesi gerekeceğini, YİDK tarafından davalının tanınmışlığından haksız yarar sağlanma ihtimalinin bugünkü şartlara göre değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığını, tarafların mal ve hizmetleri farklı olup, müvekkilinin markasının ayırt edici olduğunu, markalar arasında kavramsal, görsel, işitsel ve bütünsel benzerliğin olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin şirket harçtan muaf olduğunu, İstanbul 9. Sulh Ceza Mahkemesinin 02.02.2017 tarihli ve 2017/353 D. İş numaralı kararı ile 647 Sayılı KHK’ nın 19. maddesi uyarınca müvekkili şirkete TMSF’nin kayyım olarak atandığını, davalı …’in, … markasının uluslarası alanda tek ve gerçek sahibi olduğunu, …’in, müvekkiline lisans hakkı verdiğini, mahkemenin eksik inceleme ve araştırma neticesinde hüküm tesis ettiğini ve davacının kötü niyetli bir şekilde hareket ettiğinin açık bir şekilde ortada olduğunu, … markasının dünya çapında tanınmış olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, … … markasının, … ile bağlantılı olduğu şeklinde intiba uyandırdığını, … markasından farklılaşmasını sağlayacak ciddi bir ayırt ediciliğinin bulunmadığını, davacının, tescil talebinin kabul edilmesi … markasının itibarının olumsuz olarak etkileyeceğini, davacının, tescil talebinin kabul edilmesi halinde davacı haksız menfaat elde edeceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, gerekçeli karar içeriğinde kullanıma yönelik tespit hariç tespitlerin isabetli olduğunu, istinafın yalnızca kısmi kabul kararına yönelik bulunduğunu, somut olayda müktesep hak olmadığını, davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, somut olayda davacının “…” ibareli markası ile diğer davalının itiraz konusu markalarının ortalama düzeydeki tüketiciler nezdinde karıştırılabilecek derecede benzer olduğunu, ayrıca diğer davalının markaları kapsamında yer alan hizmetlerin ile davacının marka başvurusu kapsamında yer alan hizmetler de aynı/aynı tür bulunduğunu, markalar arasında iltibas tehlikesi doğacağını, YİDK kararının yerinde olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali, tescil istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu marka ile davalı şirketlere ait markalarının kapsadığı mal ve hizmetler arasında malların ve hizmetlerin benzerliğinin bulunduğu, diğer yandan başvuru “…+şekil” ibaresinden oluşurken, itiraza dayanak markaların da “…” esas unsurlu olduğu, davalılara ait markanın giyim sektörü içerisinde tanınmış olduğu, davacının … ve… tescil numaralı markaların tescillerinin üzerinden 5 yıllık bir sürenin geçmediği, olağan bir hükümsüzlük davasına konu edilmesine imkan verecek nitelikte oldukları, tescilli sınıfları açısından uzunca süredir kullanıyor olması şartını taşımadıkları için kazanılmış hak sağlamayacağı, ancak davacının … sayılı “…” ibareli markasının, 14. sınıftaki “Saatler ve saat kordonları” emtiasında tescilli olduğu, 14. sınıfta yer alan “saat ve saat kordonları” üzerinde kullandığı, bu doğrultuda, esas unsurlarının da aynı olduğu gözetildiğinde, davacı yanın, … sayılı marka olan “…”, “… … şekil” ibarelerini 14. sınıfta yer alan “saat ve saat kordonları” üzerinde kullandığı, somut uyuşmazlıkta davacı yan lehine, 14. sınıfta yer alan “saat ve saat kordonları” malları açısından “…” ibaresine ilişkin korunmaya değer müktesep üstün hakkı bulunduğu anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Taraflardan ayrı ayrı alınması gereken 179,90.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, taraflarca istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 59,30.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,6‬0 TL’nin taraflardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/02/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/02/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip