Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/452 E. 2023/59 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/452
KARAR NO : 2023/59
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/01/2021
NUMARASI : 2020/194 E. – 2021/22 K.

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19/01/2021 tarih ve 2020/194 E. – 2021/22 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … ile davalı şirket tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacılar vekili, müvekkillerinin 33. Sınıf mallar için yaptığı “…” ibareli başvurunun, davalı Şirketin “…” ibareli markalarına dayanarak yaptığı itirazınnın, YİDK’ın 2020-M-3508 sayılı kararı ile nihai olarak kabul edilerek, başvurularının reddedildiğini, oysa taraf markalarında yer alan “…” ibaresinin maruf bir yer adı olması nedeniyle tek başına kaynak gösterme fonksiyonunu sağlamaya elverişli bulunmadığını, anılan ibarenin kimsenin tekeline bırakılamayacağını, taraf markalarının benzer olmadığını ileri sürerek, YİDK’ın 08.05.2020 tarihli ve 2020-M-3508 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkili şirketin 2003 yılında kurulduğunu ve binlerce yıl öncesinden kalan bir kültürü dünya şarapçılığında şöhrete ulaştırdığını, markaları ile ulusal ve uluslararası 300’ün üzerinde ödül aldıklarını, müvekkili sayesinde “… …”nın Dünya Üzüm Atlası’na girdiğini, müvekkilinin “…” asıl unsurlu seri markalarının bulunduğunu, dava konusu başvuru ile müvekkilinin markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduklarını, markalar arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğunu, “…” ibaresinin coğrafi işaret olmadığı, anılan ibarenin kullanım sonucu ayırt edici hale geldiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, taraf markaları arasında emtia benzerliğine ilişkin şart gerçekleşmesine rağmen işaretler yönünden benzerlik bulunmadığından SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının oluşmadığını, zira markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin maruf bir coğrafi yer adı olup kimsenin kimsenin tekeline bırakılamaycağı, davalı Şirketin anılan ibareyi kullanım yoluyla ayırt edici hale getirdiği ve sözlük anlamından yani coğrafi yer adından bağımsızlaştırarak kendisine bağladığını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu YİDK kararının iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … vekili, taraf markalarının görsel, fonetik ve anlamsal olarak benzer olduğunu, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresininin, tescili istenen 33. mallar yönünden coğrafi kaynak belirtmediğini, ayırt ediciliğinin düşük bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, esasa etkili delillerinin toplanmadığını, değerlendirilmediğini, mahkemece alınan bilirkişi raporundaki çoğunluk ve karşı görüş arasındaki çelişki giderilmeksizin karar verildiğini, dava dosyasına sundukları delillerin “…” ibaresini ayırt edici hale getirdiklerini ispatlar nitelikte olduğunu, bu kapsamda sundukları delillerin asıllarının ibrazının istenmediğini, bu nedenle asılların ibraz edilmemesi nedeniyle sundukları delillerin dikkate alınmamasının yerinde bulunmadığını, taraf markalarının benzer olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu “…” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” ibareli markalar arasında, uyuşmazlık konusu 33. sınıfta yer alan mallar yönünden emtia benzerliği şartı gerçekleşmişse de, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin coğrafi yer adı olduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/11/1999 tarih ve 1999/5790-9590 E.K. sayılı kararında da belirtildiği gibi ülkemizdeki şehir, bölge, coğrafi yer veya maruf mahal isimlerinin tek bir sözcük olarak bir kişinin tekeline bırakılmayacağı, bu şekildeki şehir, ilçe veya maruf yerleşim yeri adlarının coğrafi işaret anlamını taşımamak kaydıyla yanlarına ilave ekler yapılması suretiyle marka olarak tescilinin mümkün bulunduğu, dava konusu başvurunun “…” ibaresinden, redde mesnet markalar davalı Şirket markalarının ise “… …+şekil” ibarelerinden oluştuğu, taraf markalarında “…” ibaresi ortak olsa da davalı Şirketin esasen herkesin kullanımına açık “…” ibaresinin kullanım sonucu ayırt edici hale geldiği savunmasını ispatlayamaması ve anılan ibarenin coğrafi yer adı olması nedeniyle taraf markalarında bu ibarenin ortak olarak yer almasının iltibasa neden olmayacağı, tarafların marka işaretleri benzer olmadığından SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının oluşmadığı, diğer taraftan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu, bu itibarla davalı Şirket vekilinin mahkemece alınan bilirkişi raporundaki çoğunluk ve karşı görüş arasındaki çelişkinin giderilmediği yönündeki istinaf itirazının da yerinde bulunmadığı anlaşılmakla, davalı … ve davalı şirket vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … ile davalı şirket vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca davalılardan ayrı ayrı alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalılar tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,6‬0-TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılar uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/01/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/02/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip