Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/44 E. 2022/1556 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/44 – 2022/1556
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/44
KARAR NO : 2022/1556
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2019
NUMARASI : 2018/630 E. – 2019/722 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Rücuen Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 23/09/2019 tarih ve 2018/630 Esas – 2019/722 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili ile davalılar arasında posta tekeli dışında kalan gönderilerin işlenmesi, taşınması ve dağıtımı işinin yapılması hususunda sözleşme imzalandığını, bu sözleşme kapsamında dava dışı işçinin, davalıların ortaklığı bünyesinde çalıştığını, işçilik alacaklarının ödenmediği gerekçesiyle anılan işçinin müvekkili aleyhine dava açtığını, davanın işçi lehine sonuçlanması üzerine müvekkilinin, dava dışı işçiye toplam 41.511,13 TL ödediğini, sözleşmenin eki idari şartnamenin 29. maddesi uyarınca bu miktardan davalıların sorumlu olduklarını ileri sürerek, 41.511,13 TL’nin 23.05.2017 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar ….Şti. ve …. Şti. vekili, dava dışı işçinin kendi isteğiyle işten ayrıldığını, müvekkillerinin bedelden sorumluluklarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, sözleşmelerde yüklenici ile iş sahibinin edimlerinin belirlendiği, yüklenicinin yükümlendiği bu edimleri başka iş sahibi tarafından yerine getirilmesi halinde iş sahibi yükleniciden bu edimlerin talep edebileceği, bu talebin kabul edilmesi için yüklenicinin sözleşmede açıkça yükümlülüğünün olduğunun bildirilmesi gerektiği, somut uyuşmazlıkta, dava dışı işçinin davacı kurumdan istemi olan kıdem tazminatının hüküm altına alındığı, davacı ile davalılar arasında 15.05.2015 tarihinde düzenlenen sözleşme ile 01.06.2015/31.05.2016 tarihlerini kapsayacak biçimde hizmet alım sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşmenin 27. maddesinde yüklenici/davalıların sözleşme kapsamındaki işle ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlu olduklarının ve davacının sorumlu olmadığının belirtildiği, taraflar arasında 11.09.2014 tarihinden sonra düzenlenen sözleşmede alt işverene rücu edileceğine ilişkin açık bir hüküm bulunmadığı, dolayısıyla, 7166 sayılı yasa ile değişik 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112.maddesine eklenen fıkra uyarınca davacının isteminin yerinde görülmediği, davacı davasını 06.09.2018 günü açtığından 7166 sayılı yasa ile 4857 sayılı İş Kanunu’na eklenen geçici 9.maddesi gereği davacının istemi hakkında karar vermeye yer olmadığına karar verilmesinin gerektiği gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkilince dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarından davalıların sorumlu olduklarını, mahkemenin kararına dayanak aldığı yasa hükmünün Anayasa Mahkemesinin 19/9/2019 tarih ve 2019/42 Esas, 2019/73 Karar sayılı kararı ile iptal edildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere; davacı taraf, dava dışı işçiye ödediği işçilik alacaklarından, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalıların sorumlu olduklarını ileri sürerek işbu davayı açmış, ilk derece mahkemesince ise taraflar arasında 11.09.2014 tarihinden sonra düzenlenen sözleşmede, alt işverene rücu edileceğine ilişkin açık bir hüküm bulunmadığı, dolayısıyla 7166 sayılı yasa ile değişik 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112.maddesine eklenen fıkra uyarınca davacının isteminin yerinde görülmediği, davanın 06.09.2018 tarihinde açıldığı gerekçesiyle 7166 sayılı yasa ile 4857 sayılı İş Kanunu’na eklenen geçici 9.madde gereği davacının istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Ancak, 05/10/2019 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 2019/42 Esas, 2019/73 Karar sayılı ve 19/09/2019 tarihli kararı ile; 7166 sayılı Kanun’un 11. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. maddesine eklenen 6. fıkranın ve 12. maddesiyle 4857 sayılı Kanuna eklenen geçici 9. maddenin 1. cümlesinin Anayasaya aykırı olduğu tespit edilerek, bu maddelerin iptaline karar verilmesi nedeniyle artık anılan hükümlerin somut olaya uygulanması mümkün değildir. Bu itibarla, uyuşmazlığın hizmet sözleşmesinden kaynaklanan rücu davalarında uygulanan genel ilkelere göre çözümlenmesi gerekmektedir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihalarına göre; hizmet alım sözleşmeleri, ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde, yüklenici hizmeti kendi işçisi ile yerine getirmeyi, işveren de sözleşme bedelini ödemeyi üstlenmektedir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken işin yüklenici işçisi tarafından yerine getirildiği hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu bulunmamaktadır. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir. Öte yandan yükleniciler, kıdem tazminatından işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olup, ihbar tazminatından ise son işveren sorumludur (Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2021/3854 E., 2022/4303 K. sayılı ilamı).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; işçilik alacakları davacı işveren tarafından ödenen dava dışı işçinin, yüklenici işçisi olduğu, sözleşme ücretine, işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil bulunduğu, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair taraflar arasındaki sözleşmede bir hüküm bulunmadığı, işçiye yapılan ödemenin yalnız kıdem tazminatına ilişkin olduğu, bu itibarla davalıların oluşturduğu iş ortaklığının, dava dışı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak davacıya karşı sorumlu bulundukları, dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre dava dışı işçinin davalılar nezdinde 01.06.2015 tarihi ile 01.07.2015 tarihi arasında bir ay çalıştığı, bu süreye düşen kıdem tazminatı tutarının ise 128,38 TL olduğu, bunun dışındaki miktardan ise davalıların sorumluluklarının olmadığı anlaşıldığından, belirtilen miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 23/09/2019 tarih ve 2018/630 Esas – 2019/722 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile 128,38 TL’nin ödeme tarihi olan 23/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Kabul edilen miktar üzerinden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 708,91 TL harçtan mahsubu ile kalan 628,21 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan kabul edilen kısım yönünden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 128,38 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı … Şirketi ile davalı … Şirketi kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. maddesi gereğince 128,38 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 500,00 TL bilirkişi ücreti, 621,50 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 43,50 TL tebligat ve posta masrafı ve istinaf aşamasında yapılan 148,60TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 1.313,60 TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre takdiren 4,07 TL’ye ilk derece mahkemesinde alınan başvurma harcı 35,90 TL, peşin harç 80,70 TL’den oluşan 120,67 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacının istinaf başvurusu kabul edildiğinden bakiye 54,40 TL harcın anılan davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
11-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/12/2022 tarihinde 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.