Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/431 E. 2023/337 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/431
KARAR NO : 2023/337
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/10/2020
NUMARASI : 2019/41 E. – 2020/258 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/10/2020 tarih ve 2019/41 E. – 2020/258 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin dahil olduğu şirketler grubunun dünya çapında mağazalar zinciri topluluğu olarak faaliyet gösterdiğini, davaya konu … sayılı “…” markasının 06, 08, 09, 21 ve 25. Sınıflada tescil edilmek üzere başvurusunun gerçekleştirildiğini, ancak başvuru yönünden 08 (alet kemerleri hariç olmak üzere), 09 (elektrik kabloları ve telleri hariç olmak üzere), 21 ve 25. Sınıflarda tescilinin reddine, 06. Sınıfta ise tescilinin kabulüne karar verildiğini, söz konusu kararın yerinde olmadığını, müvekkilinin markasının ayırt edicilik vasfını haiz olduğunu, marka değerlendirmenin markanın bütünü hakkında yapılması gerektiğini ve Paris Sözleşmesi’nin 4. mükerrer 6. maddesinin ilk fıkrası uyarınca, Amerika Birleşik Devletleri’nde usulüne uygun olarak tescil edilen markanın başvuruya konu tüm sınıflar yönünden tescilinin gerçekleştirilmesi gerektiğini ileri sürerek … sayılı marka başvurusunun da tescilinin gerektiğinden bahisle, davaya konu 2019-M-5344 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, … sayılı “…” ibaresinin ayırt edici olmadığını, “…” ibaresinin İngiliz dilinde “…”, “…” ibaresinin ise İngiliz dilinde “koruyucu giysi” anlamına gelmesi sebebiyle esaslı unsurun “…” ibaresi olduğunu, bu ibarenin de ayırt edicilikten yoksun bulunduğunu, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu marka başvurusunun “…” ibaresinden oluştuğu, “…” ibaresinin, genel olarak “tulum”, ticari olarak ise “…” anlamını taşıdığı, “…” ibaresinin de anlam olarak “koruyucu giysi” anlamına geldiği, davacının “…” ibaresinin bir bütün olarak değerlendirilmesi yapıldığında, ticari olarak ve giyim sektöründe “…” ve “…” ibarelerinin birlikte kullanıldığı, bu ibarelerin anlamının ülkemizde yaygın olarak bilindiği, hemen ve ilk bakışta “…” ve “Koruyucu Giysi” anlamsal karşılığının ilgili tüketici zihninde oluşacağı, “…” ibaresinin tescil edilmek istenen “08. Sınıf: Alet kemerleri.; 09. Sınıf: Koruyucu giysiler (zırhlı giysiler); havalandırma giysiler; (koruyucu) ayakkabılar; kazalara karşı korunmak için koruyucu eldivenler; laboratuvarlarda kullanım için tek kullanımlık eldivenler; işçiler için diz koruma pedleri; kaynak başlıkları; koruyucu gözlükler.; 21. Sınıf: Bahçıvan eldivenleri.; 25.sınıf: İş giysileri; tulumlar; işçi tulumları; tulum şeklinde iş elbiseleri; önlük şeklinde elbiseler (pinafore); eşofman altları; iş ayakkabıları; iş botları; iç çamaşırları; yelekler; çoraplar; eldivenler; siperlikli kepler; kepler (baş giysisi).” emtiası bakımından somut ayırt edicilikten yoksun olduğu, söz konusu ibareyi gören en azından ilgili tüketici kesiminin bir kısmının hemen ve ilk bakışta bu ibarenin “…” ve “Koruyucu Giysi” anlamlarına geldiğini algılayabileceği, bu ibarenin davaya konu emtia bakımından tanımlayıcı olduğu, somut olayda, dava konusu marka başvurusunun, davaya konu emtia bakımından somut ayırt ediciliğinin bulunmadığı ve tanımlayıcı olduğu dikkate alındığında, davacının Paris Sözleşmesi 4. mükerrer 6. madde bağlamında, söz konusu marka başvurusu bakımından Türkiye’de tescil hakkı kazandığının söylenemeyeceği, kaldı ki, davacının EUIPO nezdinde eldeki davaya konu marka başvurusunun aynısı ile ve dava konusu emtiayı içeren marka tescil başvurusunun, ayırt edicilikten yoksun bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, “…” ibarelerinin anlamsal karşılığının hemen ve ilk bakışta ilgili tüketici zihninde oluşmayacağını, tescili talep edilen markanın şekli itibarıyla ayırt edici nitelik kazanıp kazanmadığının değerlendirmediğini, bir an için tescili talep edilen markanın “tanımlayıcı” ibarelerden meydana geldiği kabul edilse dahi, koruyucu giysilere ilişkin hiçbir alt grubu barındırmayan 6., 8., 21. ve 25. sınıflar bakımından vasıf ve cins bildirmediğini, davaya konu markanın tescil başvurusunun EUIPO nezdinde reddedilmesinin bağlayıcı olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının marka başvurusunun “… – …” ibaresinden oluştuğu, bu ibarenin bir bütün olarak ülkemizde yaygın olarak bilindiğinin, “…” ve “Koruyucu Giysi” anlamsal karşılığının ilgili tüketici zihninde oluşacağının belirlendiği, bu itibarla “…” ibaresinin tescil edilmek istenen emtia bakımından somut ayırt edicilikten yoksun olduğu, bu ibarenin davaya konu emtia bakımından tanımlayıcı olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 07/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip