Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/427 E. 2023/426 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/427 – 2023/426
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/427
KARAR NO : 2023/426
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/10/2020
NUMARASI : 2019/178 E. – 2020/228 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07/10/2020 tarih ve 2019/178 E. – 2020/228 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili adına tescilli birçok “…” ibareli markanın bulunduğunu, … nolu “…” ibareli kullanımlarının olduğunu, “…” ibareli birçok marka tescillerinin yanında bu ibarenin unvanlarında da yer aldığını, müvekkilinin … AŞ ile özdeşleşmiş ve alanında maruf, hatta tanınmış marka niteliği kazandığını, davalı Şirketin ise … sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, müvekkili markalarıyla dava konusu başvuru arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlanmadığını, marka kapsamlarında yer alan hizmetlerin de aynı olduğunu, müvekkilinin “…” ibaresinin gerçek hak sahibi bulunduğunu, müvekkili markalarının tanınmış olmaları nedeniyle de başvurunun reddinin gerektiğini, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-6573 sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davalı başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olduğunun ispat edilemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili başvurusu ile davacı markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik olmadığını, müvekkili başvurusuna yeterli ayırt ediciliğin sağlandığını ve markalar arasında ilişkilendirilme ihtimalinin de bulunmadığını, davacı iddialarının ispatına yönelik herhangi bir delil sunulmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu … sayılı markanın koruma kapsamı altında bulunan 41. sınıftaki hizmetlerin, davacıya ait markaların koruma kapsamı altında bulunan 41. sınıftaki hizmetler oldukları, taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, davalı Şirkete ait markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, davacının “…” ibaresi çevresinde oluşturulan seri markalarının bulunduğu, bu işaretlerin gerek görsel, gerek işitsel ve gerek kavramsal olarak farklı oldukları, “…” ibaresinin davaya konu 41. sınıftaki hizmetler bakımından ayırt ediciliğinin düşük bulunduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25/05/2016 tarih, 2015/10945 E., 2016/5739 K. sayılı ilamında da kabul edildiği üzere 41. sınıf hizmetlerin kullanıcılarının dikkatli ve seçici kişilerden oluştuğu, dava konusu 41.sınıfta bulunan hizmetlerin hitap ettiği dikkatli ve seçici tüketici kitlesinin dava konusu “…” ibareli hizmetler ile karşılaştığında, hemen ve ilk bakışta bu markanın davacıya ait “…” ibareli markalardan farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı kurmayacağı, dolayısıyla SMK’nın 6/1 maddesi hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmeyeceği, davacının, davalı Şirkete ait marka ile iltibas tehlikesi oluşturacak derecede önceki tarihli tescilsiz kullanımına konu gerçek hak sahibi olduğuna ilişkin delil bulunmadığından, SMK’nın 6/3 maddesi hükmü koşullarının somut olayda oluşmadığı, karşılaştırılan markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunmadığı anlaşıldığından, SMK’nın 6/5 hükmü koşullarının da somut olayda bulunmadığı, davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı Şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemlerin de yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, gerek … gerekse ilk derece mahkemesinin eksik inceleme ve savunma haklarının kısıtlanması suretiyle karar oluşturulduğunu, tescilsiz ama fiilen kullandıkları markalar ile dava konusu başvuru arasında iltibas değerlendirmesi yapılmadığını, bilirkişi incelemesi yapılmadan hüküm tesis edilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, taraf markalarının işaretsel olarak karşılaştırılmasının markaların bütününe bakılarak yapılması gerektiğini, somut uyuşmazlıkta irdelenmesi gereken bir diğer hususun da, sınıfsal benzerlik olduğunu, taraf markalarının kapsamlarında 41. sınıf hizmetlerin yer aldığını, markalar arasında da hem işitsel, hem anlam hem de sınıf bakımından ayniyet ve/veya büyük benzerlik bulunduğunu, dava konusu başvurunun, müvekkili Kurumun tescilli/tescilsiz marka ve hizmetlerinin devamı, seri markası olarak anlaşılma tehlikesinin olduğunu, bu markaların seri marka imajı yaratmasından dolayı tüketiciler açısından iltibasın meydana geleceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü
istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında, başvuru kapsamında yer alan 41. sınıf hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin olmadığı, zira “…” ibaresinin 41. sınıf hizmetler yönünden ayırt ediciliği zayıf olduğu gibi Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 25.05.2016 tarih ve 2015/10945 E., 2016/5739 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, başvuru konusu işaretin kapsadığı 41. sınıf hizmetlerin alıcılarının, dikkat düzeylerinin yüksek bulunduğu, bu nedenle taraf markalarının karıştırılmayacakları, her ne kadar davacı tarafça tescilsiz marka kullanımı nedeniyle “…” ibaresi üzerinde öncelik ve gerçek hak sahipliğine dayandıkları, bu iddiaları yönünden mahkemece bir değerlendirme yapılmadığı bir istinaf itirazı olarak ileri sürülmüş ise de ilk derece mahkemesince davacının bu iddialarının değerlendirildiği ve SMK’nın 6/3 maddesi koşullarının oluşmadığının kabul edildiği, bu değerlendirmede bir isabetsizlik olmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve 2014/11 E., 2016/778 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi iltibas değerlendirmesi, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümleneceğinden, davacı vekilinin bilirkişi raporu alınmamasına yönelik istinaf itirazının da yerinde bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.