Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/399 E. 2023/348 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/399 – 2023/348
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/399
KARAR NO : 2023/348
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/11/2020
NUMARASI : 2019/333 E. – 2020/319 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/11/2020 tarih ve 2019/333 E. – 2020/319 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … ile davalı… vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalının … başvuru numaralı “….com” ibareli marka başvurusuna müvekkilinin “…” ibareli markalarını mesnet göstererek yaptığı itirazın davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa müvekkilinin 2001 yılından beri elektronik ticaret (e-ticaret) sektöründe online pazaryeri olarak faaliyet gösteren sektörün öncü firmalarından biri olduğunu ve pazar payının oldukça yüksek olduğunu, “…” markasının Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından “çevrimiçi pazar yeri sağlama”, “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir) hizmetleri bakımından 35. sınıfta yaygın, bilinen, tanınmış bir marka olarak kabul edildiğini, dava konusu marka başvurusunun müvekkiline ait “…” markası ile ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olup kapsadığı hizmet sınıfının da aynı olduğunu, başvuru markası ile müvekkilinin markası arasında kavramsal açıdan ayırt edilemeyecek düzeyde benzerlik bulunduğunu, tüketici nezdinde hem “…” hem “….com” ibarelerinin satışın ve malın gidişinin çok hızlı gerçekleştiği anlamını yarattığını ve tüketicinin elini hızlı tutması gerektiğiyle satışın ivedilikle gerçekleşeceği/ürünün hızlıca tükeneceği izlemini oluşturduğunu, bu nedenle her iki markanın tüketici üzerinde oluşturduğu izlenimin birebir aynı olduğunu, dava konusu marka ile müvekkilinin markası arasında ilişkilendirilme ihtimali bulunduğunu, davalının başvurusunun kötü niyetli olup müvekkilinin tanınmışlığından yararlanmayı hedeflediğini, başvuru markasının müvekkilinin ticaret unvanına da benzemesi nedeniyle SMK 6/6. madde hükmü uyarınca da ihtilaf bulunduğunu ileri sürerek, YİDK’nın 2019-M-7803 sayılı kararının iptaline, … numaralı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkilinin “….com” marka başvurusu ile davacıya ait markaların SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzer olmadığını, benzerlik değerlendirmesi yapılırken markaların bütünü itibarıyla bıraktığı izlenimin karşılaştırılmasının gerektiğini, davacının iddia ettiği gibi iki ibarenin aynı anlamı taşımadığını, markalar arasında anlamsal farklılığın yanı sıra görsel ve işitsel farklılıkların da mevcut olduğunu, ortalama tüketicinin hiçbir ortak unsur içermeyen dava konusu markaların ilişkili olduğu veya seri markalar olduğu düşüncesine kapılmayacağını, markaların karıştırılması ihtimalinin bulunmadığını, müvekkilinin markasının SMK’nın 6/5 maddesi hükmü gereğince hükümsüz kılınması talebinin hukuki mesnetten yoksun olduğunu, davacının idari süreçte ileri sürmüş olduğu iddialarının haksız olarak genişleterek müvekkiline karşı kötü niyet iddiasında bulunduğunu, davacının Markalar Dairesi Başkanlığı nezdinde bu yönde bir iddia ileri sürmediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının … sayılı “….com” ibareli markası için 35. sınıfta bulunan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri. alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” bakımından tescil başvurusunda bulunduğu, başvuru kapsamından SMK’nın 5/1-b ve 5/1-c maddesine istinaden önce “Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.”nin, dava dışı şahsın itirazı üzerine ise “Alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri”nin çıkartılmasına karar verildiği, dava konusu markanın 35. sınıfta “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri.” yönünden tescil edildiği, dava konusu markanın gerek başvuru aşamasında üçüncü kişi itirazı ile reddedilen kısmı gerek tesciline karar verilen kısmı bakımından davacının itiraza mesnet markalarının kapsamındaki hizmetler ile arasında aynılık veya benzerlik ilişkisi bulunduğu; taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında, görsel ve işitsel farklılıklarına rağmen kavramsal olarak markalar arasında iltibas tehlikesi bulunduğu, davacının “…” markasının tanınmış ve ayırt ediciliğinin yüksek olduğu, karşılaştırma konusu markalar farklı sözcüklerden oluşsa da gerek anlamları gerek yapıları itibariyle birbiriyle ilişkilendirilmesinin mümkün olduğu, zira taraf markalarındaki “satmak” ve “gitmek” filleri önce geçmiş zaman, hemen ardından şimdiki zaman çekimi ile birbirlerine eklenerek (… – …) söz kalıbı olarak oluşturulduğu, ayrıca davacının “…” ibareli seri markalarının bulunduğu, davalı Kurum nezdinde … sayı ile tanınmış markalar sicilinde tescilli olduğu, tüketicilerin davacı markalarının yenilenmiş bir versiyonu veya bazı özel ürünler için oluşturulmuş hali olduğunu düşünmelerinin mümkün olduğu, bu sebepler karşısında ilgili tüketici kesiminin markaların veya marka sahiplerinin birbiri ile bağlantılı olduğunu düşünmeleri ve birbirleriyle ilişkilendirilmeleri ihtimalinin bulunduğu, davacının “…” markalarının “çevrimiçi pazar yeri sağlama, Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetleri için tanınmışlık düzeyine ulaşmış marka oldukları, belirtilen bu tanınmışlık düzeyinin dava konusu markanın tescil edildiği ve tescil talebinin dava dışı üçüncü kişi tarafından reddedildiği hizmetler için (söz konusu hizmetlerin online mağazacılıkta ürün tanıtım ve satışının iç içe geçmiş olması da dikkate alındığında) imaj transferine konu olacak düzeyde bulunduğu, davalının kötü niyetli hareket ettiğini gösterir somut olgu bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 2019-M-7803 sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddi bakımından iptaline, dava konusu … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların markaları arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağını, markaların bütün olarak algılanacağını, SMK”nın 6/5. maddesindeki koşulların ortaya çıkacağına ilişkin yeterli delil bulunmadığını, kötü niyetin Markalar Dairesine yapılan itiraz aşamasında ileri sürülmediğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, taraf markalarının benzer olmadığını, davacının itirazını YİDK aşamasında genişlettiğini, tüketicilerin iltibasa düşmeyeceğini, SMK’nın 6/5. maddesinde aranan koşulların gerçekleşmediğini, davalı kurumun “gitti” ibaresini taşıyan başka markaları benzer bulmadığını, kararın idarenin uygulamasında tutarlılık ilkesine aykırı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali ile markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden, davalının “….com” ibareli markanın 35. sınıftaki bir kısım hizmetler yönünden tescili için başvurduğu, ibarenin “açık artırma düzenlenmesi hizmetleri” için tanımlayıcı kabul edildiği ve başvurunun SMK’nın 5/1-b ve c maddeleri uyarınca söz konusu hizmetler yönünden reddedildiği, dava dışı şahsın … sayılı “…” ibareli markasını mesnet göstererek dava konusu markanın yayımı sonrası yaptığı itiraz üzerine başvurunun kapsamından “Alıcı ve satıcılar için online pazaryeri sağlama hizmetleri”nin de çıkartıldığı, davacı şirketin başvuruya itirazının ise Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddine karar verildiği, davacı şirketin bu karara karşı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kuruluna itiraz ettiği, bu itirazın ise YİDK’nn 2019-M-7803 sayılı kararıyla reddedilmiş olduğu, anılan kararın davacı vekiline 16.09.2019 tarihinde tebliğ edildiği, işbu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 12.11.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince taraf markaları arasında, başvuru kapsamında kalan hizmetler bakımından SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas koşullarının oluştuğu, aynı Kanun’un 6/5 maddesindeki şartların da bulunduğu kabul edilerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olup, kararı istinaf eden davalı kurum ve davalı şirket vekillerinin sıfatı ve istinaf itirazları gözetildiğinde istinaf incelemesine konu uyuşmazlık, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas bulunup bulunmadığı ve SMK’nın 6/5. maddesi uyarınca tescil engeli bulunup bulunmadığı noktasındadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (karıştırılma) kavramının da açıklanması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408-409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir. Öte yandan, markaların ayırt edicilik güçlerinin de iltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Zira, ayırt edici niteliği zayıf olan markalar yönünden iltibas ihtimali daha düşük olacaktır. Diğer bir deyişle, tescili istenilen mal ve hizmetleri, diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etme gücü düşük kalan, zayıf marka olarak nitelendirilebilecek markaların koruma alanı daha dar bulunmaktadır. Böyle durumlarda, küçük farklılıklar dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabilecektir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, dava konusu başvurunun kapsamında kalan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri.” davacının itiraza mesnet markalarının kapsamında aynen yer aldığından somut olayda emtia benzerliğine ilişkin koşulun gerçekleştiği anlaşılmıştır.
İşaretlerin karşılaştırılmasına gelince, dava konusu marka “….com”, itiraza mesnet markalar ise “…” ibaresinden oluşmaktadır. Taraf markaları tamamen farklı ibarelerden oluşmakta olup, markalar arasında görsel ve işitsel bir benzerlik bulunmamaktadır. Her ne kadar ilk derece mahkemesince, markaları oluşturan ibarelerin anlamsal açıdan benzer oldukları gerekçesiyle işaret benzerliği şartının oluştuğu kanaatine varılmış ise de, Dairemizce markalar arasındaki görsel ve işitsel farklılığın, kısmi anlamsal benzerliği bertaraf edecek düzeyde olduğu, buna göre, dava konusu başvuruyu gören tüketicilerin derhal ve hiç düşünmeden farklı bir marka ile karşı karşıya olduklarını anlayabilecekleri ve işaret benzerliği şartının gerçekleşmediği sonucuna ulaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve 2014/11-696 E.- 2016/778 K. sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Öte yandan, davacı vekili tanınmışlık gerekçeleriyle de markanın tescil edilemeyeceğini ileri sürmüş ise de, taraf markaları benzer görülmediğinden davacı vekilinin bu iddiası yerinde bulunmamıştır.
Bu itibarla, SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalı … ile davalı… vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … ile… vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 25/11/2020 gün ve 2019/333 E. – 2020/319 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 44,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye 135,50-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 35,30-TL tebligat ve posta masrafı, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 197,40-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
7-Davalı… tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı 162,10-TL olarak yatırılan yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip resen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davalılar tarafından ayrı ayrı peşin olarak yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, kararın kesinleşmesinden sonra ve talebi halinde davalılara ayrı ayrı iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH:14/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.