Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/394 E. 2023/415 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/394 – 2023/415
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/394
KARAR NO : 2023/415
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/11/2020
NUMARASI : 2020/162 E. – 2020/356 K.

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Kullanmama Nedeniyle Marka İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 11/11/2020 tarih ve 2020/162 E. – 2020/356 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 08.05.2018 tarihinde diğer müvekili … tarafından kurulduğunu, …’nin uzun yıllardır gayrimenkul sektöründe tanınmış bir kişi olduğunu, şirketini kurarken ismini oluşturan “…” ibaresini kullandığını, davalı şirketin ise gıda konusunda faaliyet gösterdiğini, böyle bir gıda, tarım ve kimyevi maddeler şirketinin 10.10.2013 tarihinde … başvuru nolu, 29.05.2015 tarihinde ise … başvuru nolu ve “…+şekil” ibareli markalar ile bütün … sınıflarında başvuru yapmasının tekelci bir zihniyeti yansıttığını, keza, davalının uluslararası başvurularının hemen tümünün 29 ve 30. sınıflarda olduğunun görüleceğini, davalı şirketin müvekkili şirkete hitaben “tanınmış ‘…’ markasının, işyerinizde ve işyeri tabelalarınızda kullanmanız nedeniyle gerçekleşen haksız rekabet ve 6769 sayılı SMK’nun ilgili hükümleri uyarınca; İnternet ortamında ticaret unvanınızda, tabela, reklam, basılı evraklarınızda ve sair tüm mecralarda izinsiz olarak kullanmanız nedeniyle gerçekleşen haksız rekobet ve marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemlerinize son vermenizi” denilerek, ihtarname keşide edildiğini, davalının, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescilli … nolu markasının 10.10.2013 başvuru tarihinin üzerinden 6 yıl 6 ay geçtiğini, davalının 6769 sayılı SMK’nun 9. maddesindeki 5 yıllık kullanmama nedeniyle marka iptali içln gerekli süreyi geçirdiğini, davalının 35. sınıfta tescilli bulunan “Gayrimenkul Komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri”nin tam da müvekkilinin faaliyet alanını kapsadığını, davalının bu alanda ticari faaliyette bulunmadığını ileri sürerek, davalı adına tescilli … nolu marka ile bu marka referans alınarak tescil edilen … sayılı “…+şekil” ibareli markanın 36. sınıfta yer alan “Gayrimenkul Komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri” bakımından iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilince yoğun emek ve sermaye harcanarak hem yurt içi, hem de yurt dışında maruf hale getirilen “…” markasının, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … numarası ile tanınmış marka statüsünde korunduğunu, müvekkili şirkete ait maruf hale gelen “…” tanınmış markasının bulunmasına karşın, müvekkili firma açısından davacıların dava dilekçesinde beyan ettikleri üzere taraflarının tekelcilikle itham edilmesinin kabul edilebilir nitelikte olmadığını, müvekkiline ait tanınmış bir markanın aynı zamanda tescilli olduğu bir sınıfta birebir ‘…’ olarak kullanılması durumunda ihtarname gönderilmesinden daha olağan bir durum olmadığını, müvekkili firmanın tanınmış markasının olmasının yanı sıra davacıların dava dilekçelerinde beyan etmiş oldukları … numaralı markanın 45 sınıfın tamamında tüm sınıflarda tescil edildiğini, davacının kötü niyet iddialarının tam tersine, davacı tarafa göndermiş oldukları 31.01.2020 tarihli ihtarname sonrası davacı tarafın müvekkilinin tanınmış markalarının aynısını kullanarak bir marka başvurusunda bulunmasının kötü niyetli bir davranış olduğunu, davacının nüfus kaydındaki isminin … oluşunun durumu değiştirmeyeceğini, müvekkilinin ilgili sınıflarda da tescili mevcut iken “…” markasının başka bir gerçek ya da tüzel kişilik adına tescilinin hukuken mümkün olmadığını, marka başvurusu yaptıkları veya ticaret siciline tescil edildiği tarihlerden çok öncesinde davacının doğmuş olmasının da işbu ikame edilen dava ile uzaktan ya da yakından ilgisinin bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarında davalı şirket adına kayıtlı … sayılı markanın tescil tarihinin 15.03.2016 olduğu, kullanmama nedeni ile iptal davasının ancak iptali istenen markanın tescilinden 5 yıl sonra açılabileceği, iptali istenen markanın tescilinden dava tarihine kadar 5 yıllık sürenin geçmediği, dolayısıyla iptal davasının açılması için kanunun aradığı sürenin henüz dolmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili, … sayılı markanın da 36. sınıftaki “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri” yönünden hükümsüzlüğünün talep edildiğini, markanın tescili üzerinden 5 yıllık kullanım süresinin dolduğunu, bu marka yönünden karar verilmediğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, kullanmama nedeniyle marka iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafça davalı şirket adına tescilli … ve … nolu ve “…+şekil” ibareli markaların kullanmama nedeniyle kısmen iptali talep edilmiş, ilk derece mahkemesince … nolu marka yönünden dava reddedilmiş ise de, … nolu marka hakkında bir karar verilmemiştir.
Dava şartları, mahkemece davanın esası hakkında yargılama yapılabilmesi için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan “kamu düzeni” ile ilgili zorunlu koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı günde, hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp, incelemek durumunda olup; bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir (6100 sayılı HMK’nın 114 – 115. maddeleri). Bu kapsamda, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-h maddesinde, “Dava açmakta hukuki yararın bulunması” dava şartlarından sayılmıştır. Hukuki yarara ilişkin dava şartının sonradan tamamlanması da mümkün değildir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05/02/2020 tarih, 2019/2980 Esas, 2020/991 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, her ne kadar Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından, kendisine başvuru halinde başvuru konusu markanın tanınmışlık niteliğini haiz olup olmadığı konusunda inceleme yapılarak, bu nitelikte gördükleri markalar için sicil oluşturulmuş ise de; anılan Kurumun kanunen böyle bir sicil oluşturma yetkisi bulunmadığı gibi, tanınmışlık özelliği sabit bir olgu olmadığından, herhangi bir davada dayanılan markanın tanınmış olduğunun ileri sürülmesi halinde, her bir somut olayda o markanın tanınmış olup olmadığının ve tanınmışlığını sürdürüp sürdürmediğinin münferiden ispatlanması gerekmektedir.
O halde somut uyuşmazlıkta da ilk derece mahkemesince, yukarıda yapılan açıklamalar göz önüne alınarak, davacıların … nolu marka yönünden eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu marka hakkında bir karar verilmemesi doğru görülmemiş, HMK’nın 114/1-h maddesinde dava şartı olarak öngörülen hukuki yarar yokluğundan … nolu marka yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden, Dairemizce HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince işin esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 11/11/2020 gün ve 2020/162 E. – 2020/356 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Kararın niteliğine göre, davacılar vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA,
4-Davacılar tarafından yatırılan 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın tebliği ve harç tahsil işlemlerinin yerel mahkemece yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/03/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 27/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.