Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/390 E. 2021/316 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : …
KARAR NO : …
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/01/2021
NUMARASI :….
….

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 19/01/2021 tarih ve ….. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin tek ortağının dava dışı … bulunduğunu, davalı şirketin ortaklarının ise davalılar …, … ve dava dışı … olduğunu, davalıların davalı şirketin iştigal konusu olmamasına rağmen, müvekkilinin faaliyet alanında çalışmalara başladığını, davalı …’ın müvekkili şirkette ortaklığı devam ettiği dönemde, müvekkili şirketin müşterilerine yanıltıcı ve yanlış bilgi vererek davalı şirketle iş yapmaya zorladığını ve birçok firmayı ikna ederek müvekkiliyle çalışmalarını engellediğini, müvekkili şirketin ciddi zararlara uğramasına yol açtığını, müvekkili tarafından bu hususta defalarca uyarıldığını ve en son olarak noter ihtarı gönderildiğini, daha sonra davalı …’ın müvekkili şirket ortaklığından ayrıldığını, ancak şirket adına kayıtlı olan telefon numaralı ve geçersiz imza sirkülerini kullanarak, müşterilerinin aradığı zaman müvekkili firmayla görüşmelerini engellediğini ileri sürerek, davalıların haksız rekabetinin tespitine, men’ıne, ref’ıne, şimdilik 10.000 TL kazanç kaybının ve 10.000 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi birlikte değerlendirildiğinde, dava şartı arabuluculuğun sonradan tamamlanabilir dava şartlarından olmadığı, davanın açıldığı tarih itibari ile son tutanağın düzenlenmiş ve dava dilekçesinin ekinde sunulmuş olmasının gerektiği, dava tarihinden sonra arabulucuya başvuru yapılmasının ve son tutanağın düzenlenerek dosyaya sunulmasının, dava şartının yerine getirilmesi olarak değerlendirilemeyeceği, bu hali ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115/3. maddesinin uygulanma imkanının bulunmadığı gerekçesiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-2, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davanın haksız rekabet iddiasına dayanmakta olup, para alacağına ilişkin bulunmadığını, davacının müvekkillerinden her ne nam altında olursa olsun para alacağının da mevcut olmadığını, bu nedenle zorunlu arabuluculuğa tabi bir davanın bulunmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’i, ve maddi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yargıtay 11. H.D.’nin 09.12.2020 tarih ve …. sayılı ilamında aynen “Ancak, Anayasamızın 9. maddesinde yer alan düzenleme uyarınca, ülkemizde yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılacağı ve 36. maddesinde de herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu, mahkemelerin ise görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacakları esası benimsenmiştir. Bununla birlikte, 07.06.2012 tarih ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile bazı hukuki uyuşmazlıklar yönünden, bir yandan tarafların iradeleriyle kendi çözümlerini üretebilmeleri ve daha hızlı sonuç elde edilebilmeleri, öte yandan da mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yine mahkemeler aracı kılınarak bazı tür hukuk uyuşmazlıklarında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak “Arabuluculuk” müessesesi benimsenmiştir.
Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Kanun’da 06.12.2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu bağlamda aynı kanun ile 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. Davanın konusunun birden fazla olması ve bunlardan bir kısmının bir miktar para alacağına, bir kısmının ise miktara tabi olmaması halinde, yani HMK 110. maddesi anlamında bir dava yığılması ve talepler arasında da HMK 166. maddesi anlamında bağlantı bulunması halinde, uyuşmazlığın ne şekilde çözümleneceğine ilişkin bir hüküm bulunmamakta ise de, Anayasamız uyarınca, uyuşmazlığın çözümünde asıl olanın mahkeme yargısı olduğu dikkate alındığında, aralarında bağlantı bulunan ve miktara tabi olan ve olmayan talepleri bir arada içeren, talep yığılmasının söz konusu olduğu davaların arabuluculuğa tabi olmaksızın mahkemece çözüme kavuşturulması gerekir (aynı yönde bkz. Dairemizin 10.02.2020 tarih ve …).
Somut olayda davacı taraf, bir nispi ticari dava olarak, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında, maddi ve manevi tazminat talepleri yanında, haksız rekabet oluşturan fiilin tespiti ve tecavüzün ortadan kaldırılması (ref’i) taleplerini bir arada ileri sürdüğünden, bu nitelikteki davaların bir bütün olarak ve işin esasına girilerek mahkemece çözüme kavuşturulması gerektiği halde, İlk Derece Mahkemesince uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine, Bölge Adliye Mahkemesince de aynı gerekçeyle davalı vekilinin istinaf talebinin usulden reddine karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.” denilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta da davanın konusunun bir kısmı bir miktar para alacağının tahsiline ilişkin ise de, bir kısmının konusunu haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’i talepleri oluşturmaktadır. Bu durum karşısında mahkemece işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, davalılar vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın niteliğine göre davalılar vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davalılar vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 19/01/2021 tarih ve…. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davalılar vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davalılar tarafından yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davalılara iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/03/2021 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/03/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip