Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/38 E. 2022/1532 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/38
KARAR NO : 2022/1532
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2020
NUMARASI : 2019/345 E. – 2020/328 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 14/10/2020 tarih ve 2019/345 Esas – 2020/328 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin … sayılı “…” ibareli marka başvurusunun, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından SMK’nın 5/1-b ve 5/1-c maddeleri uyarınca reddedildiğini, bu karara yaptıkları itirazın ise YİDK tarafından reddine karar verildiğini, “…” markasının, müvekkilinin yıllardır kullandığı ve ürettiği markası olduğunu, yerel piyasada ürün adı veya ürün cinsi olarak kullanıldığından söz edilemeyeceğini, müvekkilinin alıcılarının mesleki ve teknik geçmişe sahip, müvekkilinin markalarının marka özelliklerini iyi şekilde bilen tüketici olduklarını, yani alıcının müvekkilinin meşhur ve maruf markasının bilinçli alıcısı bulunduğunu, … ibaresinin yabancı menşeli bir ibare olduğunu, Türkçe karşılığı olmadığı gibi anlamsız ve sui-generis bulunduğunu, müvekkilinin dünya üzerinde tanınan ve bilinen ürünlerinden birinin de bağlantı çözümleri alanında 60 yılı aşkın piyasada var olan “…” ibareli bağlantı uçları olduğunu, ürünün “…” olarak 1951 yılında ABD’de kullanıldığını ve 1958 yılında ABD’de ticari marka olarak tescil edildiğini, bu çerçevede “…” ibaresinin ortaya çıkışı, yerel bir kelime veya coğrafi bir ad veya bir malın sıfatı değil, doğrudan müvekkilinin bulduğu ve markalaştırdığı atipik bir kelime olduğunu, “…” markalarının, müvekkili adına EUIPO dahil uluslararası kurumlar nezdinde birçok ülkede uzun yıllar tescilli bulunduğunu, dolayısıyla, Avrupa Birliği dahil yabancı ülkelerde “…” ibaresinin tescil edilmek istendiği ürünler açısından cins, vasıf, nitelik arz edici görülmediğini ve ayırt edici kabul edildiğini, “…” markasının onlarca ülkede ve Türkiye’de efektif olarak kullanıldığını, kullanımın başvuru tarihinden çok eski olduğunu ve müvekkilinin markasının yasada yer aldığı şekli ile ret maddesinin istisnası kapsamında kaldığını, Google arama motoruna “…” yazıldığında, verilen sonuçların kelimenin anlamını değil, “…” markasının içeriğini gösterdiğini, sonuçların daima “…” ibaresinin müvekkiline ait bir marka olduğunu açıkladığını, bunun yanı sıra, internette yaygın kullanılan bilgi kaynağı Wikipedia’da, “…” ibaresinin 1970’lerden bu yana kullanıldığının ve bir marka olduğunun açıkça belirtildiğini, ülkemizde sıradan tüketici açısından, başvuruya konu işaretin, malın cinsini hatırlattığının söylenemeyeceğini, halk açısından Türkçe olmayan bu kelimenin elektrikli bir konektörü çağrıştıramayacağını, Türkiye’de vasat hiçbir tüketicinin bir elektrik prizini gördüğünde bunun jenerik adının “…” olduğunu düşünmeyeceğini, “…” markasının kullanılarak ayırt edici hale geldiğini ileri sürerek, 2019-M-8454 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu marka başvurusunun, kapsamında yer alan 09. sınıftaki “Elektrikli ve elektro konektörler, elektrikli ve elektro prizler; elektrik bağlantı uçları, elektrik yuvaları” malları açısından tanımlayıcı nitelikte bir ibare olduğunu ve ayırt ediciliğinin olmadığını, birçok sitede … tipi elektrikli ürünler olarak yer aldığını, 6769 sayılı Kanunu’nun 5/2 maddesi koşullarının da oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu … sayılı ve “…” ibareli marka başvurusunun redde konu mallar için ayırt edici niteliği haiz olduğu ve tanımlayıcı mahiyette olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDKin 2019-M-8454 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, mahkeme kararının aksine dava konusu “…” ibaresinin, tescili talep edilen mallarda ayırt edici niteliğinin olmadığını ve tanımlayıcı bulunduğunu, bu ibarenin elektronik ve elektrikli ekipmanlarda yaygın olarak bağlantı elamanları katagorisinde yer alan ürünler için kullanıldığını, birçok internet sitesinde … tipi elektrikli ürünler olarak yer aldığını, “…” ibaresinin 9. sınıf ürünler açısından tanımlayıcı bir ibare haline geldiğinin açık bulunduğunu, “…” ibaresinin, gerekçeli kararda belirtilenin aksine markasal bir kullanım değil bir ürünün çeşidini, türünü belirten tanımlayıcı bir ibare olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu başvuruyu oluşturan “…” ibaresinin, başvuru kapsamında bulunan 9. sınıf mallar yönünden ayırt edici olduğu gibi bu mallar yönünden tanımlayıcı bir niteliğinin de bulunmadığı, içinde elektronik mühendisi bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi heyetince hazırlanan bilirkişi raporunda da, internet sitelerinde yer alan “… …” ifadesinin, dava konusu malların türüne, cinsine işaret etmesinden ziyade davacının uzun yıllardır birçok ülkede tescilli markasını kullandığı ürünün tipine atıf yaptığının açıklandığı anlaşılmakla, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 26,30 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3- İstinaf aşamasında davalı … vekili tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı … üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 01/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip