Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/372 E. 2023/352 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/372 – 2023/352
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/372
KARAR NO : 2023/352
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/11/2020
NUMARASI : 2019/304 E. – 2020/317 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 20/11/2020 tarih ve 2019/304 Esas – 2020/317 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, 2001 yılında kurulan müvekkilinin Türkiye’de ve yurt dışında “…” ibaresini ihtiva eden tescilli tanınmış markalarının bulunduğunu, davalı Şirketin … sayılı “…” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yaptığı itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvurunun, müvekkilinin tanınmış “…” markalarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzer bir marka olduğunu, müvekkilinin “…” markalarının tüm emtia sınıflarını kapsayacak biçimde tescilli bulunduğunu, davalının marka başvurusunun müvekkilinin seri markalarının içine sızarak iltibas yaratabileceğini, somut olaya emsal nitelikte ve yargıya da intikal etmiş olan başkaca uyuşmazlıkların da olduğunu, bu uyuşmazlıklarda yerel mahkemelerin ve Yargıtay’ın müvekkilinin iddialarını haklı bulduğunu, müvekkilinin başka “…” ibareli marka başvurularına yaptığı itirazların da davalı Kurum tarafından kabul edildiğini, “…” ibaresinin çarpıcı ve etkileyici biçimde kısa bir ibare olduğunu ve sonuna bir ek getirilse dahi bu ibarenin baskınlığının ortadan kalkmayacağını, zaten kelimelerin ilk kısmında oluşan benzerlik durumunun son kısmına göre daha büyük bir öneme sahip olduğunu, bu yüzden de somut olaya konu “…” markasının tüketici nezdinde müvekkilinin “…” markasının başka bir serisi, bir alt veya üst markası veya devamı olarak algılanacağını ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-9070 sayılı kararının iptaline ve … sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, dava konusu edilen “…” markasının müvekkili adına pekçok ülkede marka olarak tescilli olduğunu, davacının itirazına karşı müvekkilinin kullanmama def’i ileri sürdüğünü, davacının söz konusu markalarını kullandığını ispat edemediğini, taraf markalarının kapsamında yer alan emtianın kullanım amaçları, satış kanalları ve hedeflerindeki kitle açısından tamamen farklı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının … sayılı markası ile davalının tescil ettirmek istediği … sayılı marka açısından emtia ayniyeti şartının gerçekleştiği, ancak … sayılı markanın gerek marka işlem dosyasında gerekse dava aşamasında tescilli olduğu mal ve hizmetler bakımından kullanılmadığına ilişkin def’i ileri sürüldüğü, davalı taraf kullanmama def’i ileri sürdüğü halde bu markanın dava konusu olan “beşeri tıbbi ürünler” emtiasında kullanıldığına dair davacı tarafından, gerek … işlem dosyasına, gerekse dava dosyasına hiçbir delil sunulmadığı, bu nedenle de davacının … sayılı markasının “beşeri tıbbi ürünler”de korunmasını talep edemeyeceği, ayrıca markaları oluşturan esas unsurların da iltibas tehlikesi oluşturmadığı, zira davaya konu “beşeri farmasötik müstahzarların” bilinçli tüketici kesimine hitap ettiği, markaların bu bilinçli tüketici kesiminde bir bütün olarak algılandığı, “…” ve “…” markaları arasında bu bilinçli tüketici kesimi nezdinde iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunmadığı, ayrıca “…” ibareli markanın davaya konu emtia bakımından kullanıldığının da ispatlanamadığı anlaşıldığından SMK m.6/1 hükmü koşullarının somut olayda oluşmadığı, her ne kadar davacının “…” markasının ayakkabıcılık ve mağazacılık sektöründe tanınmış marka olduğu düşünülse de, SMK 6/4 ve 6/5 maddesi hükümlerinde aranan durumların somut olayda gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkili markalarının tanınmış olduklarını ve tanınmış markaların sadece tescilli olduğu sınıflarda değil, tüm sınıflar bakımından kanun koyucu tarafından koruma altına alındığını, dava konusu başvuru kapsamında yer alan 5. sınıf malların müvekkili markalarının da kapsamında yer aldığını, başvurunun müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız yararlanmayı amaçladığını, dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında ayniyet derecesinde benzerlik bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvurunun 5. sınıf malları kapsadığı, davacının itirazına markalardan ise yalnızca … sayılı markanın 5. sınıf malları kapsadığı, davalı Şirketin kullanmama def’inde bulunduğu ve davacının anılan markasının dava konusu olan 5. sınıf mallarda kullanıldığının ispatlanamadığı, dolayısıyla 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının gerçekleşmediği, davacı markalarının ayakkabıcılık sektöründeki tanınmış olmasının da 5. sınıf mallardaki dava konusu başvurunun tesciline engel teşkil etmeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.