Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/371 E. 2023/351 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/371
KARAR NO : 2023/351
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/11/2020
NUMARASI : 2019/56 E. – 2020/432 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLLERİ : Av. …- …

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/11/2020 tarih ve 2019/56 Esas – 2020/432 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … Limited vekili ile davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili Şirketin … sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı Şirketin “…” ibareli markalarına dayalı olarak bu başvuruya yaptığı itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiğini, bu karara yönelik davalı itirazının ise YİDK tarafından yerinde görüldüğünü ve başvurunun kısmen reddine karar verildiğini, oysa “…” markasının, 1996 yılından beri tekstil, ayakkabı, tarım, inşaat ve hayvancılık alanlarında hizmet veren … bünyesinde kullanıldığını, ayrıca 24., 25. ve 35. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerde de 2005 yılından beri müvekkili adına tescilli olduğunu, dava konusu başvurunun da tekstil sektörü ile bağlantılı malları kapsayan 09., 14. ve 18. sınıf mallar için yapıldığını, taraf markaları arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığını, nitekim bugüne kadar da taraf markaları arasında herhangi bir karışıklığın doğmadığını, TÜRKPATENT nezdinde dava konusu başvurunun kapsamında yer alan 09., 14. ve 18. sınıflarda içinde “…” ibaresi geçen 137 adet marka başvurusu ve tüm sınıflarda içinde “…” ibaresi geçen toplam 590 kayıt olduğunu, “…” kelimesinin İngilizce’de “çekirdeksiz/sulu/küçük meyve, tane, kahve çekirdeği, yemiş vb” gibi pek çok anlama geldiğini, Türkçe’de farklı isimlere sahip olan tüm taneli meyveler/orman meyvelerinin İngilizce’de “…” ibaresi ile bittiğini, günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir kelime olduğunu, söz konusu ibarelerin “…” ile sona ermesinin, müvekkili markasının davalıya ait markaların serisi olarak algılanmasına ve markaların ilişkilendirilmesine yol açmayacağını, sonu “…” ile biten Türkiye’de ve dünyada çok sayıda bilinen marka olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-10435 sayılı kararının iptaline, müvekkili başvurusunun tüm mal ve hizmetler yönünden tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, süresi içinde davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının “…” ibareli başvuru markası ile davalı firmanın “…” markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, markaların bütünselliği ilkesi kapsamında, her iki markanın İngilizce terimlerden oluştuğu, birisinin siyah diğerinin ise kırmızı anlamlı ön sözcük markaları olduğundan ortalama tüketici nazarında… ve … ayrımının yapabileceği, her iki markada yer alan … ibaresinin ortak olmasının, taraf markaları olan “…” ve “…” markalarını görsel ve sescil açıdan benzer kılmayacağı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi nazarında taraf markaları arasında işletmesel bağ olduğu ya da idari ve ekonomik anlamda birbirine bağlı işletmelere ait markalar algısı da oluşmayacağı, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesindeki karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu …’in 2018-M-10435 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, markalar arasında görsel, işitsel ve anlamsal düzeyde iltibas yaratacak derecede benzerlik bulunduğunu, mahkeme kararındaki aksi yöndeki değerlendirmelere hukuken iştirak edilemeyeceğini, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da markalar arasında karıştırılma tehlikesi bulunduğunun açıklandığını, davacının ayrıca markanın tescilini talep ettiğini, bu talebin olumlu veya olumsuz değerlendirilmeden karar verilmesinin de hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, mahkemece verilen kararın dosyada mevcut bilirkişi raporu ve dava konusu YİDK kararında yapılan tespitlerle çeliştiğini, dava konusu başvurunun, müvekkilinin markalarına iltibas yaratacak derecede benzer olduğunu, marka kapsamlarındaki malların da benzer bulunduğunu, müvekkili markalarının tanınmışlığının göz ardı edildiğini, davacının kötü niyetinin dikkate alınmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davacı Şirketin 25.10.2017 tarihinde … sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvuru kapsamında 9.,14. ve 18. sınıflarda yer malların olduğu, başvurunun ilanına davalı Şirketin “…” asıl unsurlu markalarına dayalı olarak itiraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın reddedildiği, davacının önceki gerekçelerle bu karara yaptığı itirazın ise YİDK’in 30.11.2018 tarih, 2018-M-10435 sayılı kararıyla kısmen yerinde görüldüğü ve taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında karıştırılma ihtimali bulunduğu gerekçesiyle başvurunun 09. sınıftaki “Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil).” 14. sınıftaki “Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri ve heykeller, biblolar.” ve 18. sınıftaki “Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar.” malları yönünden reddine karar verildiği, YİDK kararının davacıya 03.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Görüldüğü üzere iki aylık hak düşürücü süre içinde açılan işbu davada, istinaf incelemesine konu uyuşmazlık, davacıya ait … sayılı başvuru ile redde mesnet “…”ibareli markalar arasında, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığıdır. Zira, eldeki dava YİDK kararının iptali istemine ilişkin olup, iptali istenen YİDK kararında da davalı Şirketin yalnızca SMK’nın 6/1 maddesi kapsamındaki itirazı yerinde görüldüğünden ve tanınmışlık ile kötü niyet vakıalarına dayalı itiraz reddedilmesine karşın davalı Şirket tarafından bu karara karşı dava açılmadığından, artık diğer hususların istinaf incelemesinde tartışılması mümkün değildir.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru kapsamından yukarıda sayılan 9.,14. ve 18. sınıflardaki mallar çıkarılmıştır. Davalı Şirketin redde mesnet markalarının kapsamlarında da yukarıda belirtilen malların aynıları ya da benzerleri yer almaktadır. Nitekim, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da, başvuru kapsamından çıkarılan mallarla, redde mesnet markaların kapsamlarında yer alan mal ve hizmetler arasında benzerlik bulunduğu açıklanmış, Dairemizce de bu yönden söz konusu rapordaki açıklamalar yerleşik Yargıtay uygulamalarına uygun görüldüğünden bu yönden bilirkişi raporuna itibar edilmiş ve emtia benzerliğine ilişkin koşulun gerçekleştiği kabul edilmiştir.
İşaretlerin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru standart karakterlerle yazılmış “…” ibaresinden oluşmaktadır. Başvuruda başkaca bir ibareye ya da şekil unsuruna yer verilmemiştir. Davalı Şirketin redde mesnet markalarının bir kısmında şekil unsuru ile başkaca ibarelere yer verilmiş ise de, gerek şekil unsurunun gerekse de tanımlayıcı nitelikteki diğer ibarelerin ayırt ediciliğe katkıları olmadığından, davalı Şirket markalarının asli unsurunu “…” ibaresi teşkil etmektedir. “…” ibaresi İngilizce bir kelime olup, Türkçe’de böğürtlen anlamına gelmektedir. Söz konusu ibare, başvuru kapsamından çıkarılan mallar yönünden herhangi bir tanımlayıcı ya da tasvir nitelik taşımadığından ayırt ediciliği haizdir. Davacının başvurusuna konu “…” ibaresi de İngilizce olup, Türkçe’de kırmızı dut anlamına gelmektedir. Her ne kadar, taraf marka işaretleri arasında anlamsal farklılık mevcut ise de “…” ibaresinin taraf markalarında ortak olarak yer alması, ibarelerin başındaki “…” ve “…” ibarelerinin renk adı olmaları ve ülkemizde anlamlarının yaygın olarak bilinmeleri, bu nedenle yeterli ayırt ediciliği sağlamaya elverişli olmamaları, bunun dışında da dava konusu başvuruda ayırt ediciliği sağlamaya elverişli başkaca bir unsura yer verilmemesi birlikte değerlendirildiğinde, görsel ve işitsel yönden bıraktıkları genel izlenim yönünden taraf markaları arasında benzerlik olduğu, en azından ortalama tüketicilerce dava konusu başvurunun, davacı markalarının uzantısı, yeni bir versiyonu, davacı markasının yeni biçimde oluşturulmuş bir serisi olarak algılanma ihtimalinin bulunduğu, bunun da markaların karıştırılmasına yol açacağı, dolayısıyla SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının somut olayda gerçekleştiği kabul edilmiştir. O halde ilk derece mahkemesince, davacının marka başvurusu ile davalı Şirketin redde mesnet markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, dolayısıyla dava konusu YİDK kararının yerinde bulunduğu gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davalıların istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … Limited şirketi vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 30/11/2020 gün ve 2019/56 Esas – 2020/432 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL’nin düşümü ile kalan 135,50 TL bakiye karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından ilk derece mahkemesinde herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine, (HMK m.333),

8-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
9-Davalı … Limited şirketi tarafından istinaf aşamasında yapılan 32,50 TL posta masrafı, 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 194,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
10-Davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
11-Davalı … Limited şirketi tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip