Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/370 E. 2023/376 K. 24.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/370
KARAR NO : 2023/376
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2020
NUMARASI : 2018/462 E. – 2020/334 K.

DAVACI : …
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 14/10/2020 tarih ve 2018/462 E. – 2020/334 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkiline ait “…” ibareli seri markaların tüm dünyada ve Türkiye’de tescilli olduğunu, Türkiye’de yaptığı yatırım, reklam, kampanya ve tanıtım faaliyetleri sonucunda, Türkiye’nin de en tanınmış hazır giyim markalarından biri haline geldiğini, davalı adına ise … sayılı “…+şekil” ibareli markanın tescilli bulunduğunu, müvekkili markaları ile söz konusu davalı markası arasında, ortalama tüketici nezdinde karışıklığa yol açacak derecede görsel ve işitsel benzerlik olduğunu, müvekkil markasının tanınmışlığının da iltibas ihtimalini artırdığını, davalı markası ile müvekkiline ait … sayılı markaların 09 ve 35. sınıfta aynı ve benzer mal ve hizmetleri kapsadığını, SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının somut olayda gerçekleştiğini, ayrıca müvekkili markalarının tanınmış olması nedeniyle SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca da hükümsüzlük koşullarının oluştuğunu, davalının basiretli bir tacir gibi davranmadığını, dürüstlük kurallarına aykırı bir şekilde markanın tescil edilmesinin kötü niyetli bir davranış olduğunu ileri sürerek, … sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 2015 yılında kurulduğunu ve gözlük alanında faaliyet gösterdiğini, son iki yılda yaptığı yatırımlarla sektörde markasını tanınır hale getirdiğini, davacı markasının tanınmış marka olmadığını, “…” ibaresinin davacı tarafından yaratılmadığını ve bu ibarenin davacının tekelinde bulunmadığını, ibarenin farklı sektörlerde farklı firmalar tarafından tescil edildiğini ve kullanıldığını, müvekkilinin markasının özellikle gözlük ürünlerinde kullanıldığını, davacının ise gözlük alanında “…” ibaresi ile kullanımının olmadığını, “…” ibaresini gözlük emtiası üzerinde kullanan ilk firmanın müvekkili olduğunu, markalar arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, davacı yanın 9. sınıfta tescilli tek markasının … sayılı marka olduğunu, bu markaya karşı kullanmama nedeniyle iptal davası açtıklarını, bu davanın bekletici mesele sayılması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının …, … sayılı 09. ve 35. sınıflarda tescilli “… …” ibareli markalarıyla davalının … sayılı 09. ve 35. sınıflarda tescilli “…” ibareli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, her iki markada “…-… …” ibarelerinin baskın unsur olarak yer aldığını, davalı markasının “…” işareti ve görseli ile davacının “… …” markasına işaretsel ve görsel olarak büyük ölçüde yaklaşarak iltibas oluşturduğu, tüketicilerin yargılama konusu markanın kapsamında yer alan 9. sınıftaki ”Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları” malları ile 35. sınıfta yer alan ”Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri( belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri için ayırdığı satın alma/yararlanma süresi içinde, davalının markasını gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun davacıya ait “… …” unsurlu markadan farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, davalı markası ile davacı markası arasında yukarıda belirtilen mallar ve hizmetlerde işletmesel bağlantı olduğu, idarî ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar/ hizmetler algısı oluşabileceği, taraf marka işaretleri arasında belirtilen mal ve hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 ve 25. maddeleri kapsamında hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, kullanım ispatı savunması yönünden ise davacının markalarını Türkiye sınırları içinde gözlük türü ürünlerde yaygın olarak kullandığını kanıtladığı, davacı taraf SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının oluştuğu ile kötü niyetli tescil iddialarını ileri sürmüş ise de bu hususların kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, dava konusu … sayılı markanın kapsamında yer alan 9. sınıftaki “Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları” malları ile 35. sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri( belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri yönünden hükümsüzlüğüne, diğer kısımlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, davacı markalarının gözlük ürünleri üzerinde kullanıldığının ispat edilemediğini, bu yönden dosyaya sunulan delillerin, bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere sadece “…” markasının taşıyan ürünlere ilişkin olduğunu, ilgili ürünlerin piyasaya “…” markası altında sunulduğunu, bir an için … markasının, davacı için tasarladığı gözlüklerde “… …” ibaresinin yer alması, davacı lehine bir kullanım olarak kabul edilse dahi “Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları.” gibi yıllık satış rakamları ciddi miktarlarda olan moda aksesuar ürünleri bakımından sadece bir kaç adet faturanın, bu faturalardaki sınırlı sayıdaki satışın ve bu faturalar ile sözde eşleşen ürün fotoğraflarının markasal kullanım için yeterli olmadığını, buna göre davacı tarafın … ve … sayılı markalarının kullanıldığı yönündeki mahkeme kabulünün hatalı bulunduğunu, müvekkili markasının “…” ibaresi ile bu ibarenin ön kısmında yer alan bir şekil unsurundan oluştuğunu, davacı markalarının ise “… …” ibareli olduğunu, davacı iddialarının aksine davacının markasına ayırt edicilik katan unsurun tek başına “…” ibaresi olmadığını, davacı markasının sözde tanınmışlığının da “…” şeklinde olduğunun söylenemeyeceğini, davacının tescil ettirdiği tüm markaların “…’S” ibaresini içerdiğini, davacı yan markası ile müvekkil markası karşılaştırıldığında işaretler arasında hiçbir görsel benzerlik olmadığını, “…” ibaresinin yabancı bir kişi ismi olması hasebiyle tek bir kişinin tekeline bırakılamayacağını, kişi isimlerinin, yabancı dahi olsa herhangi bir kimsenin tekeline bırakılması doğru olmayacağı gibi tek başına iltibas ihtimaline de yol açmayacağını, davacı yanın tescilli markaları kapsamında yer alan giyim sektörüne ilişkin emtia ile müvekkili markasının kapsamındaki 09. ve 35. sınıflarda yer alan emtia arasında ilgili tüketici nezdinde iltibasa yol açacak bir ilişkinin mevcut olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu “…” ibareli marka ile “… …” ibareli markaları arasında, marka kapsamında yer alan 9. sınıftaki “Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları” malları ile 35. sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri( belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, zira davacı markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin dava konusu markada da aynen asli unsur olarak kullanıldığı, bunun dışında başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlanmadığı, öte yandan davacı markalarının, 9. sınıfta yer alan gözlük emtiasında markasal olarak kullanıldığının da ispat edildiği, dolayısıyla bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının yerinde bulunmadığı, “…” ibaresinin bir isim olduğu ve bu nedenle davacının tekeline bırakılamayacağı yönündeki istinaf itirazının da yerinde olmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip