Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/37 E. 2022/1488 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/37 – 2022/1488
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/37
KARAR NO : 2022/1488
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2020
NUMARASI : 2019/355 E. – 2020/278 K.

DAVACI
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/09/2020 tarih ve 2019/355 Esas – 2020/278 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, davalı Şirket tarafından 29.01.2019 tarihinde “…” ibareli, 30. sınıf malları kapsayan … sayılı marka başvurusunda bulunulduğunu, bu başvuruya müvekkili tarafından “…” ibareli markaya dayalı olarak itiraz edildiğini, davalı Kurum tarafından bu itirazın reddedildiğini, oysa müvekkiline ait … sayılı “…” esas unsurlu markalar ile dava konusu başvurunun karıştırılabileceğini, karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa düzenlemesine yer verilerek tescilli markaya, oldukça geniş bir koruma alanı sağlandığını, davalı başvurusunun “…”, müvekkil şirket markasının ise “…” ibarelerinden oluştuğunu, müvekkili şirkete ait “…” ibareli ürünlerden istifade etmiş olan orta düzeydeki tüketicilerin, görsel ve sesçil olarak bu sözcükle çok yakın olan “…” işaretini gördüğünde bu ibareyi de, müvekkili markaları ile ilişkilendireceklerini, markaları birbirlerinin serisi olarak algılayacaklarını, dava konusu başvurunun 30. sınıf mallar için tescil edilmek istenildiğini, müvekkilinin markalarının da 29. 30. sınıf malları kapsadığını, Bakırköy 1. FSHHM’nin 2019/81 E., 2019/203 K. sayılı kararında, “…” ibaresinin gıda emtiası bakımından doğrudan tanımlayıcı bir ibare olmadığı gerekçesiyle müvekkili markasının korunduğunu ileri sürerek, 2019-M-8796 sayılı YİDK kararının iptaline ve … sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, başvuru kapsamındaki 30. sınıfta yer alan malların, davacının gerek işlem gerekse de hükümsüzlük talepli dava dilekçesinde dayanak yaptığı markaları kapsamındaki mallar ile aynı, aynı tür iseler de markaları oluşturan işaretlerin bütünsel anlamda yarattıkları algılarda, “…” ibaresindeki ortaklıktan kaynaklı yanılgı ihtimalinin bulunmadığı, taraf markaları arasında, ilgili tüketici kitlesi nezdinde karışıklığa yol açacak bir benzerliğin olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu “…” markasının, SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca müvekkili Şirkete ait “…” esas unsurlu markalarına, ortalama tüketicide bıraktığı genel intiba, görünüm ve özellikle okunuş olarak ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, bu benzerliğin iltibasa yol açabileceğini, markanın asli ve ayırt edici unsurunun, sonraki başvuruda yine asli unsurlardan biri olarak yer alması ve markaya ayırt edici olmayan eklemeler yapılmasının benzerliğe yol açtığını, buna göre markanın aynısını birebir içeren ve müvekkili markasını çağrıştıran davalı şirket markasının aynı sınıf mal ve hizmetler bakımından kullanılacağı da dikkate alındığında müvekkil şirket markaları ile karıştırılma riskinin ve markalar arasında seri marka imajı oluşması ihtimalinin çok yüksek bulunduğunu, müvekkili şirketin uzun yıllardan beri yaptığı yatırımlar, koyduğu emek ve sermaye ile … esas unsurlu markalarına ayırt edicilik kazandırarak tanınmış hale getirdiğini, somut olay bakımından “…” marka başvurusunun, müvekkiline ait “…” esas unsurlu markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olması sebebi ile söz konusu iki marka arasında bağlantı kurulacağının son derece açık olduğunu, davalı tarafın, markasal anlamda onlarca seçenek özgürlüğüne sahipken müvekkili markasına son derece benzer bir kelimeyi yine müvekkil şirket markasının kullanıldığı ve tanınmışlık kazandırdığı emtiada kullanılmak üzere marka olarak seçilmesinin kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ile marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına ve davasına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı, zira taraf markalarında ortak olarak yer “…” ibaresinin, ekstra büyük anlamına geldiği ve gıda ürünleri yönünden ayırt ediciliğinin olmadığı, marka başvurusuna itiraz ve dava dilekçesinde dayanılmayan kötü niyet vakıasına ilk defa istinaf aşamasında dayanılmasının da mümkün bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1- Davacı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 26,30 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/11/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.