Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/369 E. 2023/407 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/369 – 2023/407
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/369
KARAR NO : 2023/407
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2020
NUMARASI : 2019/287 E. – 2020/201 K.

DAVACI
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/09/2020 tarih ve 2019/287 E. – 2020/201 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “… ‘” ibareli marka başvurusunun, davalı gerçek kişinin “… …” ibareli markasına dayalı olarak yaptığı itiraz sonucu dava konusu YİDK kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin başvurusunun bir bütün olarak “….” ibaresinden oluştuğunu, “…” ibaresinin hijyen, ev ve kişisel bakım ürünlerinde sıkça kullanıldığını, ortalama tüketicinin” …” ibaresini gördüğünde davalı ile ilişkilendirmeyeceğini, “…” kelimesinin özellikle 3. sınıf mallar için herkesin aklına gelebilecek bir ibare olduğunu, davalı Kurum nezdinde 3. sınıfta tescilli “…” ibaresini taşıyan pek çok marka bulunduğunu ileri sürerek, 2019-M-7652 sayılı YİDK kararının iptalini ve dava konusu başvurunun tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu, taraf markaları arasında iltibas koşullarının oluştuğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, tarafların marka işaretlerinin görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer bulunmadıkları, her iki markada da ortak unsur olarak yer alan “…” ibaresinin İngilizce bir ibare olup Türkçe karşılığının “gün, zaman” anlamlarına geldiği, uyuşmazlık konusu 03. sınıfta yer alan temizlik maddeleri, sabunlar, kozmetik ürünleri, aşındırıcı ürünler ile deri vb. için parlatma ve bakım kremlerinin günlük kullanıma konu ürünler olduğu, günlük dilde sıkça kullanılan ve “gün” anlamına gelen “…” sözcüğünün bu emtialar üzerinde de sıkça görüldüğü, bu nedenle ayırt ediciliğinin düşük bulunduğu, “…” ibaresinin zayıf marka olduğu dikkate alındığında, davacıya ait marka başvurusunda, davalıya ait markadan farklı olarak bulunan “2” ibaresinin iltibas tehlikesini bertaraf edecek nitelikte olduğu, dolayısıyla SMK m.6/1 hükmü koşullarının somut olayda bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu YİDK kararının iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, mahkemece oluşturulan bilirkişi heyetinin teşkilinin hukuka aykırı bulunduğunu, HMK’nın 367. maddesi uyarınca bilirkişi kurulunun tek sayılardan oluşması gerektiğini, ancak mahkemece oluşturulan bilirkişi heyetinin 2 kişiden oluştuğunu, bu nedenle bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, diğer yandan taraf markaları arasında iltibasa neden olacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, her iki markada da asli unsurunun “…” ibaresinden oluştuğunu, dava konusu başvurunun redde mesnet markanın yeni bir versiyonu olarak algılanacağını, “…” ibaresinin uyuşmazlık konusu 3. sınıf mallar bakımından tasviri olmadığını, ayırt ediciliğinin yüksek bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, marka başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davacının, 12.07.2018 tarihinde … sayılı ve “… 2” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, marka başvurusu kapsamında 3. Sınıf malların yer aldığı, davalı gerçek kişi tarafından … sayılı “… …” ibareli markaya dayalı olarak başvuruya itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından, taraf markaları arasında iltibas bulunduğu gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verilerek dava konusu başvurunun reddine karar verildiği, davacının bu karara karşı itirazının ise YİDK’ın 2019-M-7652 sayılı kararıyla reddedildiği, anılan kararın dava konusu başvuru sahibi davacıya 11.09.2019 tarihinde tebliğ edildiği ve işbu davanın iki aylık hak düşürücü içerisinde 04.11.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Somut olaya uygulanması gereken 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1 maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (karıştırılma) kavramı açıklanmalıdır. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir. Öte yandan, markaların ayırt edicilik güçlerinin de iltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Zira, ayırt edici niteliği zayıf olan markalar yönünden iltibas ihtimali daha düşük olacaktır. Diğer bir deyişle, tescili istenilen mal ve hizmetleri, diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etme gücü düşük kalan, zayıf marka olarak nitelendirilebilecek markaların koruma alanı daha dar bulunmaktadır. Böyle durumlarda, küçük farklılıklar dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabilecektir.
Bu açıklamalardan sonra taraf markalarının sınıfsal açıdan benzerliği hususu değerlendirildiğinde, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, dava konusu başvuru kapsamında yer alan 3 sınıf malların tamamı redde mesnet marka kapsamında da yer aldığından SMK’nın 6/1 maddesinin aradığı ilk şart olan emtia benzerliği şartının somut uyuşmazlıkta sağlandığı kanaatine varılmıştır.
Marka işaretlerinin karşılaştırılmasına gelince, dava konusu başvurunun “… 2” ibaresinden, redde mesnet markanın ise “… …” ibaresinden oluştuğu görülmektedir. Dava konusu başvuruda yer alan “2” rakamı ile redde mesnet markada yer alan ve tescilli bulunduğu 3. dınıf mallar yönünden tasviri nitelikte olan “…” ibaresi ve şekil unsuru ayırt ediciliği bulunmayan tali unsur konumunda bulunduklarından, hem dava konusu başvurunun hem de redde mesnet markanın asli unsuru “…” ibaresinden oluşmaktadır. Bu duruma göre yapılan değerlendirmede, redde mesnet markanın esas unsuru olan “…” ibaresinin aynen dava konusu başvuruda yer aldığı, başvuruda yer alan diğer unsurun yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı, taraf markaları arasında işaretler yönünden de 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi çerçevesinde görsel ve işitsel benzelik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin, uyuşmazlık konusu olan 3. sınıf mallar yönünden ayırt ediciliği düşük olduğu açıklanarak başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı belirtilmiş ve mahkemece de bilirkişi raporu hükme esas alınarak tarafların marka işaretlerinin benzer olmadığı sonucuna varılmışsa da; “…” ibaresinin, uyuşmazlık konusu olan 3. sınıf mallar yönünden ayırt ediciliğinin düşük bulunduğu söylenemeyeceği gibi anılan ibarenin ayırt ediciliğinin çok yüksek olmadığının kabulünde dahi başvuruda yer alan “2” rakamı ile yeterli ayırt ediciliğin sağlanamadığı kanaatine varıldığından ilk derece mahkemesinin taraf markaları arasında benzerlik olmadığı yönündeki değerlendirmesi isabetli görülmemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Bu itibarla, ilk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan nedenlerle dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas koşullarının oluştuğu, bu bağlamda dava konusu YİDK kararının yerinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 30/09/2020 gün ve 2019/287 E. – 2020/201 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40-TL’nin düşümü ile kalan 135,50-TL bakiye karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 15.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 32,50-TL posta masrafı ile 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 181,1‬0-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … verilmesine,
7-Davalı … tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 30/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.