Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/365 E. 2023/598 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/365 – 2023/598
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/365
KARAR NO : 2023/598
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/11/2020
NUMARASI : 2019/323 E. – 2020/308 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 11/11/2020 tarih ve 2019/323 E. – 2020/308 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı, davalı şirket, davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verdikleri anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin maden sahalarının işletilmesi, kimyasal maddelerin üretimi ve satışı alanında faaliyet gösterdiğini, “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin “… Şti” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının dava konusu YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas koşulları bulunduğu gibi aynı Kanun’un 6/5 ve 6/6 maddesi şartlarının da oluştuğunu, davalının ticaret unvanında ve faaliyet alanında “…” bulunmamasına rağmen bu ibareyi dava konusu markada kullanmasının davalının kötü niyetini ortaya koyduğunu ileri sürerek … YİDK’ın 2019-M-7782 sayılı kararının iptalini ve 2018/74980 sayılı markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu, savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, tarafların marka işaretleri arasında benzerlik olmadığını, ayrıca birbirinden tamamen farklı mal ve hizmetlerde kullanılacaklarını, kötü niyet iddiasının yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, davacının itirazına mesnet markalarından 2016 91997 sayılı marka haricindeki diğer “…” esas unsurlu markalar ile dava konusu başvuru arasında işaretler bakımından benzerlik bulunduğunu ancak markla arasında emtia benzerliği olmadığından, SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının oluşmadığı, davacı markaları kimyasal ürünler sektöründe belli bir tanınmışlık düzeyine erişmiş ise de karşılaştırma konusu mal ve hizmetler ile marka işaretleri birlikte değerlendirildiğinde davalı markasının davacı markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlaması, onun ayırt edici niteliğine veya itibarına zarar vermesi ihtimalinin bulunmadığı, diğer yandan davacının ticaret unvanının asıl unsurunu oluşturan “…” ibaresi ile dava konusu başvurunun asli unsurunu oluşturan “…” ibaresi arasında benzerlik bulunduğunu,
davacının maden sahalarının işletilmesinde ve sanayide kullanılan kimyasal ürünlerin üretimi ve satışında faaliyet gösterdiği, dava konusu başvuru kapsamında yer alan 6. sınıf “Değerli olmayan maden cevherleri” ve 37. sınıf “…, maden çıkarma hizmetleri” yönünden SMK’nın 6/6 maddesindeki koşulların oluştuğu, davalı şirketin ticaret unvanında ve iştigal alanında yer almamasına rağmen davaya konu markada “…” ibaresini eklemesinin tek başına kötü niyet iddiasını ispatlamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 2019-M-7782 sayılı YİDK kararının 06. sınıfa giren “Değerli olmayan maden cevherleri” ve 37. sınıfa giren “…, maden çıkarma hizmetleri” açısından iptaline, dava konusu markanın sayılan mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, dava konusu marka kapsamında yer alan mal ve hizmetler ile müvekkilinin markaları kapsamında bulunan mallar benzer olduğundan, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas koşullarının bulunduğunu, müvekkilinin markaları tanınmış olduğundan, aynı Kanunu’nun 6/5 maddesindeki koşulların da bulunduğunu, müvekkili markalarının kimyasal ürünler yanında … sektöründe de tanınmış olduğunu, mahkemece ticaret unvanı bakımından tescil engeli bulunduğu kabul edilen hizmetler bakımından SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların da oluştuğunu, diğer yandan davalının kötü niyetli bulunduğunu , davalının müvekkilinin hem ticarete unvanının hem de markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresine ayırt edilemeyecek derece benzer olan dava konusu başvuruyu seçmesinin tesadüfi olamayacağını, ayrıca davalının ticaret unvanında … faaliyeti olmamasına rağmen dava konuş markada bu ibareye yer verilmesinin haklı yanıltacağını, davalının ticaret unvanı olarak alamayacağı ibareyi marka olarak almaya çalıştığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesinin kısmen ret kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

Davalı … vekili, davacının ticaret unvanı ile dava konusu marka arasında benzerlik bulunmadığını, davacının ticaret unvanının 06. sınıfa giren “Değerli olmayan maden cevherleri” ve 37. sınıfa giren “…, maden çıkarma hizmetleri” açısından kullandığını ispatlamayacağını, SMK’nın 6/6 maddesindeki koşulların bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin ortaklarına ait 3 firma ile 3 yıldır … sektöründe faaliyet gösterdiğini, tarafların … yaptıkları alanların birbirinden farklı bulunduğunu, bu nedenle ilk derece mahkemesinin SMK’nın 6/6 maddesine dayalı kabulünün hatalı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kararının kaldırılarak davanın tümden reddini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “… Şti” ibareli dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları “…” asıl unsurlu markaları arasında, işaretler bakımından benzerlik bulunmasına rağmen, emtia benzerliğine ilişkin koşul gerçekleşmediğinden, SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas bulunmadığı gibi somut olay bakımından aynı Kanun’un 6/5 maddesi koşullarının da oluşmadığı, zira mahkemece aralarında uyuşmazlık konusu mal ve hizmetler konusunda uzmanların da yer aldığı iki ayrı bilirkişi heyetinden alınan bilirkişi raporlarında ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, dava konusu marka kapsamında yer alan 6,19 ve 37. sınıfta yer alan mal ve hizmetlerle davacının “…” asıl unsurlu markaları kapsamında yer alan 1. ve 30. sınıf mallar arasında benzerlik bulunmadığı, davacı markalarının kimyasal ürünler konusunda tanınmış olduğu ancak bu tanınmışlığın dava konusu marka kapsamında yer alan uyuşmazlık konusu mal ve hizmetlere sirayet etmeyeceği, ayrıca kötü niyet iddiasının da ispatlanamadığı, davalı Şirketin ticaret unvanı ile iştigal alanında yer almamasına rağmen dava konusu başvuruda “…” ibaresine yer vermesinin, tek başına başvurunun kötü niyetli olduğunu göstermeyeceğini, diğer taraftan davacının ticaret unvanının çekirdek unsurunu oluşturan “…” ibaresi ile dava konusu başvurunun asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin benzer olduğu, davacının ticaret unvanını fiilen kullandığını ispatladığı mal ve hizmetler ile benzer bulunan 6. sınıf “Değerli olmayan maden cevherleri” ve 37. sınıf “…, maden çıkarma hizmetleri” yönünden SMK’nın 6/6 maddesindeki koşulların oluştuğu, anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvuruların esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Taraflardan ayrı ayrı alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, taraflar tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60-TL bakiye harcın taraflardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,

4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 04/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/05/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.