Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/363 E. 2023/404 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/363 – 2023/404
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/363
KARAR NO : 2023/404
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/11/2020
NUMARASI : 2019/324 E. – 2020/323 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/11/2020 tarih ve 2019/324 E. – 2020/323 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” asıl unsurlu tanınmış markalarının bulunduğunu, davalı Şirketin “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının dava konusu YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkilinin markalarının asıl unsurlarının ortak olarak “…” ibaresinden oluştuğunu, başvurunun tescil edilmek istendiği 35. Sınıf hizmetlerin müvekkilinin markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetlerle aynı veya benzer bulunduğunu, taraf markaları arasında iltibas koşullarının oluştuğunu, dava konu başvurunun müvekkilinin markalarının serisi olarak algılanacağını, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’ın 2019-M-7042 sayılı kararının iptali ile dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu, taraf markalarında ortak olan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, dava konusu başvurunun davacı markalarından yeterince farklılaştığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, taraf markalarının benzer olmadığını, tarafların faaliyet alanlarının farklı bulunduğunu, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında, başvuru kapsamında yer alan 35.5 sınıf hizmetler yönünden kısmen emtia benzerliği olsa da tarafların marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından, SMK’nın 6/1 maddesindeki koşulların oluşmadığı, zira markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük bulunduğu, dava konusu başvurunun bir bütün şeklinde “…” ibaresinden oluştuğu, tarafların marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından, SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların da oluşmadığı, kötü niyet iddiasının yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, dava konusu başvurunun asli unsurunun, müvekkilinin markalarında olduğu gibi, “…” ibaresinden oluştuğunu, taraf markaları arasında iltibas koşullarının bulunduğunu, dava konusu başvurunun müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, müvekkilinin “…” ibaresini uzun yıllardır marka olarak kullandığını ve anılan ibareye tanınmışlık derecesinde ayırt edicilik kazandırıldığını, dava konusu başvurunun SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca da reddi gerektiğini, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden, davalı Şirketin “… ” ibaresinin tescili için 14/06/2018 tarihinde davalı Kuruma başvurduğu, başvuru kapsamında 35. sınıfın 1-2-3-4 ve 5.( 1’den 34’e kadar olan tüm sınıflarda yer alan mallara özgü satış hizmetleri) alt gruplarında yer alan hizmetlerin yer aldığı, davacının … ve “…” ibareli markalarına dayanarak iltibas, tanınmışlık ve kötü niyet iddiasıyla başvuruya itiraz ettiği, davacı Şirketin itirazının nihai olarak 2019-M-7042 sayılı YİDK kararıyla reddedildiği, anılan kararın davacı Şirkete 09/09/2019 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü sürenin son günü 09/11/2019 tarihinin cumartesi gününe rastladığı gözetildiğinde, işbu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 11/11/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında, davacının itirazına mesnet … sayılı markalarının asli unsuru “…” ibaresinden oluşmaktadır. Dava konusu başvuru da “…” ibareli olup başvuruda başka bir kelime veya şekil unsuru yer almamaktadır. Görüldüğü üzere, davacı tarafa ait markaların asli unsurunu oluşturan “…” ibaresi dava konusu markada da aynen asli unsur olarak yer almaktadır. Buna göre yapılan değerlendirmede; taraf markaları arasında asli unsurların aynı olmasından kaynaklı bir benzerliğin bulunduğu, dava konusu başvuruda yer alan diğer ibarenin yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı, tarafların marka işaretleri arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu kanaatine varılmıştır. Her ne kadar mahkemece, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğu kabul edilerek iltibas değerlendirilmesi yapılmışsa da Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15.12.2014 tarih, 2014/11679 E- 2014/19705 K sayılı ilamında, “… …” ibaresi, 25.09.2012 tarih ve 2010/16088 E.-2012/14212 K. Sayılı ilamında “… …” ibaresi, 03.04.2012 tarih ve 2010/5673 E.-2012/5520 K. Sayılı ilamında “… …” ibaresi, 06.12.2011 tarih ve 2009/14487 E.-2011/16476 K sayılı ilamında “…” ibaresi, 17.04.2012 tarih ve 2010/6480 E.-2012/6208 K. Sayılı ilamında “… …” ibaresi, 06.10.2011 tarih ve 2009/12122 E.-2011/12322 K. Sayılı ilamında “… …” ibaresi, 03.11.2011 tarih ve 2009/13494 E.-2011/14850 K. Sayılı ilamında “… …+şekil” ibaresi,04/11/2019 tarih 2018/5563 E.-2019/6741 K sayılı ilamında “… …” ibaresi, “…” asıl unsurlu markalarla benzer bulunduğundan, istikrar kazanan bu kararlar karşısında “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğu yönündeki mahkeme kabulüne Dairemizce iştirak edilmemiştir.
Taraf markalarının kapsamındaki emtiaların karşılaştırmasına gelince; yukarıda da belirtildiği gibi, dava konusu başvuru kapsamında 35. sınıfın 1-2-3-4-5 (1’den 34’e kadar olan tüm sınıflarda yer alan mallara özgü satış hizmetleri) alt gruplarında yer alan hizmetler bulunmaktadır. Davacının itirazına mesnet … sayılı markaları 35/5 sınıfta yer alan genel mağazacılık hizmetlerinde, … sayılı markaları ise 35. sınıfın 5. alt grubunda yer alan 1’den 34’e kadar olan tüm sınıflarda yer alan mallara özgü satış hizmetleri yönünden tescillidir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere, dava konusu başvuru kapsamında yer alan 35. sınıfın 5. alt grubunda yer alan 1’den 34’e kadar olan tüm sınıflarda yer alan mallara özgü satış hizmetleri, davacının … sayılı markaları kapsamında da aynen yer aldığından, dava konusu başvuru ile davacının anılan markaları arasında, başvuru kapsamında yer alan 35. sınıfın 5. alt grubunda yer alan 1’den 34’e kadar olan tüm sınıflarda yer alan mallara özgü satış hizmetleri yönünden emtia benzerliği şartının gerçekleştiği kanaatine varılmıştır. Diğer taraftan, Yargıtay 11. HD.’nin yerleşmiş içtihatları uyarınca daha önce 35. sınıfta genel mağazacılık hizmetleri yönünden adına marka tescili bulunan tarafın, kendisinden sonra tescil başvurusuna konu yapılan ve özel mağazacılık hizmetlerini konu alan marka başvurularına itirazda bulunulabilmesi için kendisi adına tescilli markasını hangi mallar yönünden 35. sınıf genel perakendecilik ve mağazacılık hizmetlerinde kullandığını ispatlaması gerekmesine rağmen somut olay bakımından böyle bir araştırma yapılmadan, davacının 35/5 sınıf genel mağazacılık hizmetlerinde tescilli … sayılı markaları ile dava konusu başvuru kapsamında yer alan 35/5 sınıf 1’den 34. sınıfa kadar olan tüm malların satışına özgü mağazacılık hizmetleri benzer kabul edilmesi doğru görülmemişse de yukarıda açıklandığı üzere başvuru kapsamında yer alan sayılan hizmetler davacının itirazına mesnet diğer markaları kapsamında aynen yer aldığından, Dairemizce bu hususta bir inceleme yapılması sonuca etkili görülmemiş, sonuç olarak davacının itirazına mesnet … sayılı markaları ile dava konusu başvuru arasında, uyuşmazlık konusu 35/5 sınıfta 1’den 34’e kadar olan tüm sınıflarda yer alan mallara özgü satış hizmetleri yönünden emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, sayılanlar dışında başvuru kapsamında 35. sınıfın 1.,2.,3. ve 4. alt grubunda yer alan hizmetler yönünden, davacının itirazına mesnet markaları ile dava konusu marka arasında emtia benzerliğinin bulunmadığı kabul edilmiştir.
Her ne kadar davacı tarafından somut olay bakımından SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların oluştuğu ileri sürülmüşse de, mahkemece alınan bilirkişi ek raporunda belirtildiği üzere davacı markalarının tanınmış olduğunun ispatlanamadığı, davacı tarafça bu hususta emsal olduğu ileri sürülen mahkeme kararlarının dava dışı … …A.Ş’nin “…” ibareli markalarının tanınmışlığa ilişkin bulunduğu anlaşıldığından, davacının bu itirazı yerinde görülmemiş, yine sırf başka bir marka ile benzer marka başvurusunda bulunmak kötü niyet olarak değerlendirilemeyeceğinden ve dava konusu marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığına dair başkaca bir delil de sunulmadığından, davacı tarafın kötü niyete dayalı iddiaları da yerinde bulunmamıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğundan Dairemizce, dosyada yukarıda belirtilen hususlar yönünden mevcut bilirkişi raporundaki değerlendirmelere itibar edilmemiş, ayrı bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet … sayılı markaları arasında, başvuru kapsamında yer alan 35/5 sınıfta yer alan 1’den 34’e kadar olan tüm sınıflarda yer alan mallara özgü satış hizmetleri yönünden, SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının oluştuğu, sayılan hizmetler dışında başvuru kapsamında kalan diğer hizmetler yönünden ise davacı markaları ile dava konusu başvuru arasında iltibas koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilmesi düzenlendiğinden Dairemizce, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/11/2020 gün ve 2019/324 E. – 2020/323 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile, … YİDK’ın 2019-M-7042 sayılı kararının 35/5 sınıfta yer alan tüm hizmetler (1’den 34’e kadar olan tüm sınıflarda yer alan mallara özgü satış hizmetleri) yönünden KISMEN İPTALİNE,
3-Davalı Şirket adına tescil edilen, … sayılı ve “…” ibareli markanın 35/5 sınıfta yer alan tüm hizmetler (1’den 34’e kadar olan tüm sınıflarda yer alan mallara özgü satış hizmetleri) yönünden KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE
4-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 135,5‬0-TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacının davası kısmen reddolunduğundan davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 285,00-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 35,30-TL tebligat ve posta gideri, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 2.282,40-TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranı 1/2 kabul edilerek bu orana tekabül eden 1.141,20-TL’ye, 44,40-TL peşin harç, 44,40-TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 1.230,00‬-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı Şirket tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 71,41-TL tebligat ve posta gideri, istinaf aşamasında yapılan 41,00-TL tebligat ve posta giderinden oluşan toplam 112,41-TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranı 1/2 kabul edilerek bu orana tekabül eden 56,20-TL’nin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine, bakiyesinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı Kurum tarafından ilk derece yargılamasında ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
11-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
12-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
13-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 30/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.