Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/358 E. 2023/369 K. 24.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/358
KARAR NO : 2023/369
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/07/2020
NUMARASI : 2019/321 E. – 2020/76 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : 1 -… – (TC:…)
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/07/2020 tarih ve 2019/321 E. – 2020/76 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 23.03.2018 tarihli … numaralı “…” esas unsurlu, 06.02.2018 tarihli … numaralı “…” esas unsurlu, 06.02.2018 tarihli …” esas unsurlu markaların da sahibi olduğunu, davalı …’nın, müvekkilinin tescilli markalarında esas unsur durumunda olan “…” ibaresinin kullanımı ile iltibas yaratacak şekilde, esaslı unsur olarak “…” markasını, 35. ve 38. sınıf mal/hizmetlerde sınıflarında kullanılmak üzere marka tescil başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin bu başvurunun ilânına yapılan itirazının reddi üzerine itirazı inceleyen davalı Kurum adına Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 2019-M-7766 sayılı kararında itirazlarının reddedildiğini, oysa davaya konu markalar arasında ilişkilendirme ihtimalinin bulunduğunu, kapsamlarının aynı olduğunu, “…” ibaresinin müvekkilinin markası dışında ticaret unvanının da esas ve vurgulayıcı unsuru olduğunu ve işbu unvanı markasal olarak ticaret hayatında kullandığını, davaya konu “…” esas unsurlu marka başvurusunun, müvekkili şirketin “… … A.Ş.” ticaret unvanı ve “…” esas unsurlu işletme adı ile çok benzer olması nedeniyle, 6769 sayılı SMK’nın 6/6. maddesi gereğince de reddinin gerektiğini, davalının kötüniyetli olarak marka tescil başvurusunda bulunduğunu ileri sürerek 2019-M-7766 sayılı YİDK kararının iptaline, davalı adına … numara ile işlem gören marka başvurusu tescile bağlanmış ise hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin markası ile davacının markaları arasında SMK m. 6/1 kapsamında benzerliğin bulunmadığını, davacının itirazlarda ileri sürmediği markalarını huzurdaki davada ileri sürerek iddialarını genişletmesine rızalarının bulunmadığını, davacı tarafından ilk kez dava aşamasında ileri sürülen markalardan 5 yıldan uzun süredir tescilli olan tüm markaların, bu markaların kapsamında bulunan tüm mallar ve hizmetler açısından kullanılmasının ispat edilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin markasının özgün şekilde yaratılmış “…” ibaresinden oluştuğunu, taraf markalarında yer alan “…” ibaresi ayırt edici olmadığından bu ibarenin kullanılmasının markaları benzer kılmadığını, YİDK kararının hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı yanın dava konusu … no.lu “…” markasını tescil ettirmek istediği 35 ve 38. sınıfta yer alan hizmet sınıflarının “35. Sınıf: alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri” hariç davacı muterize ait itiraza konu markaların mal ve hizmet sınıflarıyla aynı/benzer olduğu, itiraza mesnet bu markaların tescil tarihi ile dava konusu marka başvuru tarihi arasında 5 yıldan daha az süre bulunduğundan, davalı şahıs vekilinin ileri sürdüğü kullanmama def’i koşullarının bu markalar bakımından oluşmadığı, çekişme konusu hizmetlerin hemen herkesin ihtiyaç duyacağı son tüketiciye yönelik hizmetler olmayıp hedef tüketicilerin bilinçli tüketici olacağı, “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza mesnet “…” ibareli markalar arasında kavramsal benzerlik bulunmadığı, davalı şahsa ait “…” ibareli markayı gören davaya konu hizmetlerin hitap ettiği dikkatli ve özenli ortalama tüketici kesiminin, davaya konu hizmetleri satın almak için ayıracağı süre içerisinde, bu markanın davacıya ait “…” ibareli markalardan farklı bir ticari kaynağa ait marka olduğunu algılayabilecekleri, marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı kurmayacakları, dolayısıyla SMK m.6/1 hükmü bağlamında markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi altında bulunmayacakları, “…” ibaresinin ilgili olduğu TV yayını, haberleşme vb. sektörünün dışında da tanındığı tespit edilmişse de, karşılaştırılan markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olmamaları nedeniyle SMK m.6/5 hükmü koşullarının somut olayda oluşmadığı, davacının, “…” ibareli davalı şahıs ile benzer bulunmayan tescilli markaları haricinde, davaya konu marka başvuru tarihinden önce tescilsiz olarak davaya konu markanın aynısı veya benzerini yoğun ve sıkı kullandığına ilişkin bilgi ve belge bulunmadığından, SMK m.6/3 hükmü şartlarının oluşmadığı, karşılaştırılan işaretler arasında görsel, işitsel ve kavramsal düzeyde benzerlik bulunmaması nedeniyle SMK m.6/6 hükmü koşullarının oluşmadığı, davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi yaratacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şahsın kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötüniyet iddiasına dayalı hükümsüzlük isteminin yerinde bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemenin, alanında uzman bilirkişiler tarafından tanzim edilen raporun aksine karar verdiğini, aksi görüşü gerekçelendirmediğini, daha bilirkişi raporu dahi tebliğ edilmemiş iken, yerel mahkeme tarafından gönderilen 06.04.2020 tarihli duruşma davetiyesinde bir sonraki celsede tahkikatın bitirileceği yönünde karar verildiğini, tarafların hukuki dinlenilme hakkını hiçe sayarak hüküm tesis edildiğini, SMK’nın 6/1. maddesi yönünden markalar arasında görsel, işitsel ve anlamsal benzerlik bulunduğunu, müvekkili şirkete ait … esas unsurlu markalar ile tek harf yönünden farklı olan dava konusu … esas unsurlu marka arasında görsel benzerlik bulunduğunu, … ibareli markayı farklı zamanlarda ve ayrı ayrı gören ortalama dikkat seviyesine sahip tüketicilerin, anılan markayı, müvekkili şirkete ait markaların başta haberleşme ve iletişim sektörü olmak üzere, yan faaliyet alanlarında da hizmete sunulan farklı bir versiyonu ve/veya serisi olarak algılamasının muhtemel olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı,Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu, davalı …’nın “…” ibareli marka başvurusu ile davacı şirketin itirazına mesnet olarak gösterdiği ve yargılamada ileri sürdüğü “…” esas ibareli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede SMK’nın 6/1. maddesi anlamında bir benzerlik bulunmadığı, zira taraf markalarında bulunan esas unsurların birbirinden farklı olduğu, “…” ibaresinin ilgili olduğu TV yayını, haberleşme vb. sektörünün dışında da tanındığı tespit edilmişse de, karşılaştırılan markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olmamaları nedeniyle SMK m.6/5 hükmü koşullarının somut olayda oluşmadığı,
marka başvurusunun kötüniyetli yapıldığı iddiasının dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelere göre kanıtlanmadığı, davacının eskiye dayalı kullanımı nedeniyle dava konusu marka bakımından bu tescil engeli ile ilgili aranan şartların oluşmadığı, davacının ticaret unvanına dayanarak, farklı ibareli davalı markasının tescilini engelleme hakkı bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip