Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/356 E. 2023/276 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/356
KARAR NO : 2023/276
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2020
NUMARASI : 2019/352 E. – 2020/203 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : 1 -… – …

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali –
Markanın Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/09/2020 tarih ve 2019/352 E. – 2020/203 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şirketin 17, 19, 35 ve 37. sınıfta … nolu “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince yayına itiraz edildiğini, ancak yapılan itirazın reddedildiğini, ret kararına karşı yapılan itirazın da YİDK’nın 2019-M-7755 sayılı kararı ile reddedildiğini, bu kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, taraf markalarının ortalama tüketici nezdinde iltibasa neden olma ihtimali bulunduğunu, müvekkilinin “…” ve “…” esas unsurlu markalarının olduğunu, “…” ibareli markada “…”/“…” ibaresinin benzerlik değerlendirmesinde dikkate alınması gerektiğini, dava konusu başvurunun müvekkilinin seri markalarından birisi olarak algılanmasının kaçınılmaz olduğunu, “…” ibareli markanın iltibas yaratacağını, müvekkilinin tanınmışlığından yararlanacağını ve haksız rekabet oluşturacağını, taraf markalarının kapsadıkları mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik bulunduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin www…com.tr ibareli alan adı ile benzer olduğunu, müvekkilinin …/… ibareli seri markalarının yoğun kullanım sonucunda tüketici nezdinde ayırt edici nitelik kazanmış, tanınmış markalar olduğunu, dava konusu marka başvurusunun kötüniyetle yapıldığını ileri sürerek 2019-M-7755 sayılı YİDK kararının iptaline, … numaralı “…” marka başvurusunun işlemleri devam eden tüm mal ve hizmetler için tümden reddi ile tescil işlemlerinin durdurulmasına, markanın tescil edilmiş olması durumunda hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … temsilcisi, davacının kötüniyetle “…/…” gibi kullanımı oldukça yaygın kelimeleri kendi tekeline almak ister şekilde yaptığı itirazın hakkaniyete ve ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, “…” kelimesinin YİDK kararında da açıkça belirtildiği gibi Latince kökenli olup Türkçede “büyük” manasına gelen ve gündelik hayatta kullanımı yaygın bir sıfat olduğunu, “…” markasında ve davacı tarafa ait seri markalarda ön ad niteliğinde kullanıldığını ve bu kullanımın “…/…” kelimelerini tali hale indirgediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının marka başvurusunun bir bütün olarak “…” şeklinde algılanacağı, davacının bir kısım markalarında “…” kelimesinin büyük harfle yazıldığı, söz konusu bu kelimenin altında tanımlayıcı bir ibare olan ve herkes tarafından bilinirliği yüksek olan İngilizce yazılış şekli ile “…” ibaresinin yer aldığı, bu ibarenin, Türkçede “mega mağaza” anlamına geldiği, davacı markalarında “…” kelimesini ön plana çıkaran herhangi bir örnek bulunmadığı, “…/…” ibaresi Türkçe’de büyük, geniş anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliğinin oldukça düşük olduğu, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 13/09/2017 tarih 2016/1578 Esas 2017/4311 Karar sayılı kararında da “…/…” ibareli davacı markalarının yüksek ayırt ediciliğinin bulunmadığının benimsendiği, taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında, görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, davalı markasının “…” ibaresinden oluştuğu, ilgili tüketici kesimi nezdinde bir bütün olarak “…” olarak algılanacağı, ilgili tüketici kesiminin, davaya konu “…” ibareli emtia ile karşılaştığında, salt “…” ibaresinden kaynaklı olarak bu markayı, davacıya ait “…, ….” ibareli markalarla ilişkilendirmeyeceği, somut olayda SMK m.6/1 hükmü bağlamında iltibas tehlikesi bulunmadığı, markaları oluşturan işaretlerin; görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olmadıkları, bu nedenle tanınmışlık iddiasına ilişkin olarak, öncelikle işaretler arasındaki benzerliğinin gerçekleşmesi şartı mevcut olmadığından, tanınmışlık iddiasına ilişkin istemlerin yerinde bulunmadığı, SMK m.6/6 hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, davalı şirketin kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötüniyet iddiasının yerinde bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, yerel mahkeme kararının aksine davaya konu “…” ibareli marka ile müvekkil şirkete ait …/… ibareli seri markalar arasında 6769 sayılı smk’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik olduğunu, esas unsurun “…/…” ibaresi olduğunu, başvuru markasındaki “…” ekinin de markanın tescilinin talep edildiği sınıf itibarı ile tanımlayıcı nitelikte bulunduğunu, markayı müvekkili şirket markalarından farklılaştıracak farklı renk, şekil ve karakterlerin bulunmadığını, dava konusu markanın müvekkili şirketin seri markalarından biri olarak algılanacağını, başvuru markası kapsamındaki tüm emtianın müvekkili şirketin mesnet markaları kapsamındaki emtialarla aynı / aynı tür/ benzer olduğunu, müvekkili şirketin …/… ibareli seri markalarının yoğun kullanım sonucunda tüketici nezdinde ayırt edici nitelik kazanmış, tanınmış markalar olup, başvuru konusu markanın tescil talebinin 6769 sayılı SMK’nın 6/5. maddesi gereğince de reddi gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali ve markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı şirketin başvurusuna konu “…” ibaresi ile davacının itirazına mesnet gösterdiği markaları arasında, bir bütün olarak yapılan karşılaştırmada, görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı, zira, davacı markalarında “…” kelimesini ön plana çıkaran herhangi kullanım bulunmadığı gibi, “…/…” ibaresinin Türkçe’de büyük, geniş anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliğinin oldukça düşük olduğu, davalı şirketin başvurusunun da bir bütün olarak “…” şeklinde algılanacağı, işaretler arasındaki benzerlik bulunmaması nedeniyle tanınmışlık iddiasına ilişkin istemlerin de yerinde bulunmadığı, SMK’nın 6/6. maddesindeki koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, davalı şirketin kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olguların da ileri sürülmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 31/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip