Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/351 E. 2023/316 K. 13.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/351 – 2023/316
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/351
KARAR NO : 2023/316
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2020
NUMARASI : 2019/393 E. – 2020/268 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/10/2020 tarih ve 2019/393 Esas – 2020/268 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin … sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı Şirketin … sayılı “…” ibareli markasına dayalı olarak, bu başvuruya yaptığı itirazın Markalar Dairesi Başkanlığınca kısmen yerinde görüldüğünü ve 8. sınıftaki bir kısım malların başvuru kapsamından çıkarıldığını, müvekkilince bu karara yapılan itirazın ise YİDK tarafından reddedildiğini, verilen kararın hatalı olduğunu, müvekkilinin “…” markalarının sahibi bulunduğunu, bu markalarının tanınmış olduğunu, müvekkili başvurusunun reddine gerekçe gösterilen … sayılı markanın 8. sınıftaki mallarda kullanıldığının ispatının gerektiğini, mesnet markanın “…” şeklinde olduğunu ve bu haliyle hiçbir kullanımının mevcut olmadığını, bu durumun YİDK kararında incelenmediğini, müvekkili Şirketin itirazlarının hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, müvekkili markasının “…” ibaresini içerdiğini ve bu haliyle davalı markasından zaten farklı olduğunu, markaların görsel ve bütünsel olarak hiçbir benzerlik taşımadıklarını, algılarının tamamen farklı olduğunu, tek bir kelimedeki ortaklığın tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali yaratacağının düşünülemeyeceğini, müvekkilinin benzer şekilde oluşturulmuş seri markalarının yer aldığını, bu markalarında da “…” ibaresini kullandığını, müvekkilinin gerçekleştirdiği kullanımlar, reklamlar, sponsorluklar, tanıtımlar vs. faaliyetler sonucunda “…” ibaresini ayırt edici hale getirdiğini ileri sürerek, 2019-M-7138 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, davacı vekilinin iddialarının yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı …AŞ vekili, müvekkilinin “…” tanınmış markasının sahibi olduğunu, “… …” ibareli markasını uzun süredir aktif bir biçimde kullandığını, davacının müvekkili markası ile ayniyet derecesinde benzer ve müvekkili firmanın seri markası izlenimi veren başvurusunda “…” ibaresini tercih ederek müvekkili markaları ile benzer bir ibare yarattığını, davacı taraf markası ile müvekkili markalarının birbirinin benzeri, serisi, uzantısı şeklinde algılanmaya müsait olduğunu, bu nedenle taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, redde mesnet … sayılı markanın 01.12.2014 tarihinde tescil edildiği, dava konusu marka başvuru tarihinin 29.12.2017 olduğu, dava konusu marka başvuru tarihi itibari ile redde mesnet markanın halihazırda en az 5 yıldır tescilli olmadığı, bu nedenle söz konusu redde mesnet markanın SMK m.19/2 hükmü uyarınca kullanmama def’ine tabi bir marka olamayacağı, dava konusu marka başvurusundan çıkartılan emtia ile redde mesnet markanın kapsamında bulunan emtianın aynı olduğu, taraf markalarının bir bütün olarak görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer bulundukları, her iki markanın da esas unsurunu “…” ibaresinin oluşturduğu, bir kısım tüketici kesiminin markalar arasındaki farklılığı algılama ihtimalinde dahi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşmelerinin kaçınılmaz olduğu, bu nedenle karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca iltibas tehlikesinin mevcut bulunduğu, davacı tarafın müktesep hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davalı markasındaki esas unsurun ”…” ibaresi değil ”…” ibaresi olduğunu, davalı tarafın markasındaki “…” ibaresinin asıl unsur olduğu yönündeki değerlendirmelerin hukuka aykırı olup yerel mahkemece hatalı değerlendirmeler içeren bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, global değerlendirme kriterleri gözetilerek markalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, bu markaların benzer olmadıklarını, davalıya ait markanın kompozit bir marka olduğunu, bir bütün olarak müvekkili markasından kolaylıkla ayırt edilebileceğini, mahkemece bu hususun gözetilmediğini, söz konusu markaların tüketiciler tarafından karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” ibareli marka arasında, başvuru kapsamından çıkarılan mallar yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, zira redde mesnet markada yer alan “…” ibaresinin, davalının çatı markası ve ticaret unvanının kılavuz unsuru olduğu, bunun dışında “…” ibaresi dışında kalan ibarelerin de tanımlayıcı ibareler olmaları nedeniyle ayırt ediciliğe katkılarının bulunmadığı, buna göre redde mesnet markanın asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin, dava konusu başvuruda da aynen asli unsur olarak yer aldığı, bu durumun karıştırılmaya yol açacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 13/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.