Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/349 E. 2023/314 K. 13.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/349
KARAR NO : 2023/314
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2020
NUMARASI : 2019/312 E. – 2020/267 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : 1 -… – …

DAVALI : 2 -…
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/10/2020 tarih ve 2019/312 Esas – 2020/267 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, davalı Şirketin …sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince adına tescilli “…” ibareli markalara dayalı olarak, bu başvuruya yapılan itirazın, davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa taraf markalarının ortalama tüketici nezdinde iltibasa neden olma ihtimalinin bulunduğunu, müvekkiline ait markaların esas unsurunu oluşturan “…” ibaresi ile davalı Şirkete ait “…” ibareli markada … ibaresinin benzerlik değerlendirilmesinde dikkate alınması gerektiğini, ortalama tüketici nezdinde “…” ibareli markanın müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanmasının ve müvekkili markaları karıştırılmasının kaçınılmaz olduğunu, taraf markaları arasında var olan görsel ve işitsel benzerliğe ek olarak markaların kapsamında yer alan mal/hizmetlerin de benzer bulunduğunu, ayrıca dava konusu başvurunun müvekkiline ait “www… com.tr” alan adı ile de benzer olduğunu, bu hususun TÜRKPATENT tarafından hatalı değerlendirildiğini, müvekkili markalarının yoğun kullanım sonucunda tüketici nezdinde ayırt edicilik kazandığını, tanınmış marka haline geldiklerini, bu markaların sektörün en prestijli markalarından biri olan … markası adı altında piyasaya sürüldüğünü, … kelime markasının tanınmış marka olarak tescil edildiğini, … markasının tanınmışlığı sebebiyle tüketici nezdinde … ve … ibareli markaların da bilinir kılındığını, bu yönde emsal TÜRKPATENT ve yargı kararlarının bulunduğunu, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-7610 sayılı kararının iptaline, dava konusu …sayılı marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların bütünüyle bıraktıkları izlenim itibarıyla ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer olmadıklarını, davacının diğer iddialarının da yerinde bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı markaları ile davalı markasının kapsamında kalan hizmetlerin aynı/aynı tür olduğu, “…” ibaresi, Türkçe’de büyük, geniş anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliğinin oldukça düşük olup, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamlarının dar değerlendirilmesi gerektiği, diğer bir deyişle, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağı, buna göre taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunmadığı, somut olayda SMK m.6/1 hükmü bağlamında iltibas tehlikesi olmadığı, markaları oluşturan işaretlerin; görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olmadıkları, bu nedenle tanınmışlık iddiasına ilişkin olarak, öncelikle işaretler arasındaki benzerliğinin gerçekleşmesi şartı mevcut olmadığından, tanınmışlık iddiasına ilişkin istemlerin yerinde bulunmadığı, SMK m.6/6 hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötüniyet iddiasının yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, yerel mahkeme kararının aksine davaya konu “…” ibareli marka ile müvekkil şirkete ait …/… ibareli seri markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik bulunduğunu, her iki markanın aynı anda göz önünde bulundurularak karar verilemeyeceğine ilişkin ilke göz önüne alındığında markalar arasında karıştırılma tehlikesi olmadığı yönündeki değerlendirmenin yerinde olmadığı, ortalama tüketici nezdinde dava konusu markanın, müvekkil Şirketin seri markalarından biri olarak algılanacağını, nitekim dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da, müvekkiline ait …/… ibareli markaların yoğun reklam ve tanıtım faaliyetleri ile özellikle temel ihtiyaç ve gıda mallarının perakendeciliği (mağazacılık hizmetleri) hizmetleri açısından yüksek ayırt ediciliğe sahip olduğu, … ibareli markaların bilinirliği ve … işaretinden seri marka yaratılmış olması nedeniyle marka korumasının geniş değerlendirilmesinin gerektiği, taraf markalarının genel izlenim itibariyle karıştırılma riski bulunacak düzeyde benzer oldukları hususlarının açıklandığını, “…” markasının bu haliyle, orta düzeydeki bir tüketici bakımından en azından aynı ve/veya kardeş ve/veya birbiri ile bağlantılı işletmelere ait olduğu kanaatinin doğacağını, bu nedenlerle söz konusu işaretler arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, “…” ibaresinin müvekkiline ait ticaret unvanının ve işletme adının esas unsuru olmasının yanı sıra yine müvekkiline ait “www…com.tr” alan adının da esas unsuru olduğunu, dolayısıyla SMK’nın 6/6 maddesi uyarınca başvurunun tescilinin mümkün olmadığını, müvekkilinin …/… ibareli seri markalarının yoğun kullanım sonucunda tüketici nezdinde ayırt edici nitelik kazandığını, bu markaların tanınmış olmaları karşısında başvuru konusu markanın tescil talebinin 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi gereğince de reddinin gerektiğini, tanınmış markalarda, markanın benzerini seçen ya da kullanan kişinin, bu kullanımını ya da seçimini haklı kılacak bir gerekçeyi göstermesinde zorunluluk olduğunu, somut olayda ise haklı bir nedenin bulunmadığını, davalının müvekkiline ait markanın bilinirliğinden yararlanmak amacı ile bu ibareyi tescil ettirmek istediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu marka işaretleri arasında, 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi anlamında, ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira “…” ve “…” ibarelerinin, Türkçe’de “büyük, geniş” anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliklerinin oldukça düşük bulunduğu, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de, bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamlarının dar değerlendirilmesinin gerektiği, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağı, buna göre dava konusu başvurunun, davacının itirazına mesnet markalarından yeterince farklılaştığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve 2014/11 E., 2016/778 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi iltibas değerlendirmesi, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümleneceğinden, mahkemece bu yönden dosyadaki bilirkişi raporuna itibar edilmemesinde bir isabetsizlik olmadığı, taraf marka işaretleri benzer olmadığından, davacının itirazına mesnet markalarının tanınmış olup olmadığının tartışılmasının da sonuca etkili bulunmadığı gibi somut olay bakımından SMK’nın 6/6 maddesindeki koşullarının da oluşmadığı, kötü niyet iddiasının yerinde bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 13/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip