Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/348 E. 2023/313 K. 13.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/348
KARAR NO : 2023/313
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2020
NUMARASI : 2019/247 E. – 2020/178 K.

DAVACI : … –
VEKİLİ :
DAVALI : 1 -… – …
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 23/09/2020 tarih ve 2019/247 Esas – 2020/178 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin 2000 yılında kurulduğunu, “…” markası üzerinde üstün ve mutlak hak sahibi olduğunu, …nezdinde … numaralı markalarının bulunduğunu, müvekkilinin istasyon otomasyon sistemleri, yazılım, müşteri tanıma sistemleri ve satış, montaj uygulama eğitim ve servis konularında yurt çapında hizmet verdiğini, yine dünyanın 25 ülkesinde faaliyette bulunduğunu, müvekkili markasının tanınması ve güçlü bir marka olması karşısında davalının … sayılı “…” ibareli markası altındaki emtia ve hizmetlerin de müvekkiline ait olduğu gibi bir algı oluşturacağını, güçlü markanın koruma alanının daha geniş olduğunu, davalı markasının ayırt ediciliğinin bulunmadığını, davalının müvekkilinin sektörde bilinirliğini kullanarak ve yaptığı işlerin de aynılarını yaparak aynı müşteri kitlesini hedeflediğini, marka benzerliği ile iş yapmaya çalıştığını, markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, müvekkilinin markasının kısmen kopyalanarak ve istasyon ibaresi eklenerek yeni bir marka yaratıldığı izlenimi verilmeye çalışıldığını, davalı başvurusunun iyiniyetli bir başvuru olmadığını, halkça davalı markasının “…” ismiyle bilineceğini, 9. ve 35. sınıflarda verilen hizmetin müvekkili şirketin haklarına halel getireceğini, markaların tüketici nezdinde görsel ve işitsel olarak ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, müvekkilinin markasının bilinirliğine bağlı olarak tüketiciye güven vermesi sebebiyle davalının markasının müvekkilinin şirket markasının işlevlerini zedeleyeceğini hatta ortadan kaldıracağını, haksız kazanç elde edeceğini, markasının itibarına zarar verildiğini, markanın imajının sulandırılacağını, müvekkilinin … … A.Ş. ticaret unvanı ile faaliyetine devam ettiğini, davalının eyleminin zarara sebebiyet verdiğini ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-6863 sayılı kararının iptaline, … numaralı başvurunun tamamı ile reddine, hüküm fıkrasının Türkiye’de yayınlanan en yüksek tirajlı üç gazeteden birinde yayınlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, markaların anlamsal açıdan son derece farklı bulunduğunu, markaların şekil ve stilize unsurlar ile renk farklılıkları olarak biçimsel yönden de farklı olduğunu, yine fonetik açıdan da markaların benzer olmadıklarını, bütünsel açıdan bakıldığında markalar arasında karıştırılmaya yol açacak derecede görsel, sesçil ve kavramsal bir benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili şirketin uzun zamandır “…” ibaresini ticaret unvanı olarak kullandığı gibi ürettiği ürünleri de işbu marka altında piyasaya arz ettiğini, ticaret unvanı olarak kullandığı ibarenin marka olarak tescilini talep etmesinin hakkı olduğunu, başvuru konusu marka ile davacı markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında benzerlik bulunmadığını, markaların parçalara ayrılarak incelenemeyeceğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik olmadığı, davacı markalarında bulunan “…” ibaresinin anlamsal bir karşılığının bulunmadığı, ancak davaya konu markada bulunan “…” ibaresinin atmosferin alt tabakalarındaki küçük su taneleri veya buhardan oluşan bulutların çok alçalarak yeryüzüne kadar inmesiyle oluşan duman anlamına geldiği, davaya konu mal ve hizmetlerin hitap ettiği ilgili tüketici kesimi nezdinde bu nedenle kavramsal olarak benzerlik oluşmayacağı, görsel ve işitsel olarak da markaların ilgili tüketici kesiminde farklı ticari kaynaklara işaret edecek derecede farklı oldukları, davaya konu markada bulunan şekil unsurunun bu farklılığı arttırdığı, davalı markasında bulunan “…” ibaresinin anlamlı bir nesneyi çağrıştırması hususunun iltibas tehlikesini hemen ve ilk bakışta bertaraf edeceği, ilgili tüketici kesiminin marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, dolayısıyla SMK m.6/1 hükmü koşullarının somut olayda oluşmadığı, davacının ticaret unvanının özünün “…” ibaresi olduğu, bu ibare ile davalının dava konusu edilen markasının benzemediği, yukarıda ifade edildiği üzere “…” ve “…” ibareleri arasında özellikle anlamsal olarak farklılık bulunduğu, bu hususun iltibas tehlikesini bertaraf ettiği, davacıya ait ticaret unvanı ile davalı markasının görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik taşımadığından SMK m.6/6 hükmü koşullarının somut olayda bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkil Şirketin “…” markası üzerinde üstün ve mutlak hak sahibi olduğunu, davalı Şirketin müvekkili şirketin sektörde bilinirliğini kullanarak ve yaptığı işlerin aynılarını da yaparak aynı müşteri kitlesini hedeflediğini, bu husus da gözetildiğinde itiraz edilen … sayılı “…” ibareli marka ile müvekkil Şirketin tescilli markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, “…” markası ile faaliyette bulunulmasının, müvekkili Şirketin ticaret unvanından kaynaklanan haklarına da halel getirdiğini, dosya kapsamında alınan 28.05.2020 tarihli bilirkişi raporu içeriğinin de görüşlerini desteklediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira dava konusu başvuruda asli unsur olarak yer verilen “…” ibaresinin, anlamı itibariyle davacı markalarından farklı bulunduğu gibi görsel olarak da marka işaretleri arasında benzerlik olmadığı, ibareler arasında benzerlik olmadığından davacının ticaret unvanına dayalı iddialarının da yerinde bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 13/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip