Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/347 E. 2023/312 K. 13.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/347
KARAR NO : 2023/312
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/12/2020
NUMARASI : 2019/92 E. – 2020/440 K.

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ :
DAVALI : 1 -… –

VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/12/2020 tarih ve 2019/92 Esas – 2020/440 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili adına tescilli “…” ibareli … sayılı markanın bulunduğunu, 24.08.2017 tarihinde ise yine “…” ibareli …sayılı marka başvurusunu yaptığını, davalı Şirketlerin “…” ibareli markalarına dayalı olarak bu başvuruya yaptıkları itirazların, Markalar Dairesi Başkanlığınca reddedildiğini, bu karara yönelik itirazların ise YİDK tarafından yerinde görüldüğünü ve başvurunun kısmen reddine karar verildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, tescili talep edilen “…” markası ile davalı firmaların markaları arasında karıştırmaya mahal verebilecek bir benzerlikten söz edilemeyeceğini, ilke olarak benzerlikte markaların tüketici üzerinde bıraktığı genel izlenim veya akılda kalan kaba görünümün dikkate alınması gerektiğini, davalı markaların tanınmışlığından söz edilemeyeceğini, YİDK kararı ile davaya konu markadan 3, 5 ve 43. sınıfların çıkartılması kararının müvekkiline ait 2011 yılında tüm sınıflarda tescil ettirilen … sayılı “…” markasının tescil kararı ile de çelişkili olduğunu ileri sürerek YİDK’in 2018-M-10615 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Kurum vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ….Şti. vekili, her iki markanın da tescil sınıfı aynı olduğu gibi her iki markada da kelime unsurunun dört harfli olup sadece son harfte değişkenlik gösterdiğini, iki markanın karıştırılma, en azından birbiri ile ilişkilendirme tehlikesinin bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı …. AŞ vekili, davacının … sayılı “…” markasının, müvekkili tarafından davacı aleyhine açılan davada hükümsüzlüğüne karar verildiğini, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesince de onandığını, davacının hükümsüzlük davasının hüküm ve sonuçlarını bertaraf etmek kastıyla yeniden tescil başvurusunda bulunmasının kötü niyete dayandığını, “…” ve “…” markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının “…” ibareli marka başvurusu ile davalı … firmasının … markası ve diğer davalı firmanın … ibareli tescilli markaları arasında başvuru kapsamından çıkartılan 03, 05 ve 43.ncü sınıftaki mallar/hizmetler açısından biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde başvuru kapsamından çıkarılan 03, 05 ve 43. sınıftaki mallar/hizmetler açısından başvuru konusu işaret ile davalı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar/hizmetler algısı oluşabileceği, yani markaların karıştırabileceği, bu açıdan SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının oluştuğu, davacı tarafın daha önceden tescilli olan … ibareli markasına dayalı müktesep hak iddiasında bulunmuş ise de bu markanın davaya konu olan markanın başvuru tarihinden yaklaşık 3 yıl 6 ay önce tescil edilmiş olması, diğer yönden taraflardan … firması ile bu marka açısından daha önce açılan davadaki ihtilafın hala devam etmesi karşısında davacının müktesep hak koşullarından yararlanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, ilk derece mahkemesince tanzim ettirilen 28.04.2020 tarihli bilirkişi raporuna karşı yaptıkları itirazların, haksız ve hukuksuz bir şekilde tahkikatın genişletilmesi olarak değerlendirildiğini, tarafların iddialarını aydınlatacak nitelikte yeni bir bilirkişi raporu aldırılmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, seri markaya yönelik yaptıkları beyan ve itirazların dikkate alınmadığını, yine müvekkili markasının tanınmış olduğunu ve bu yöndeki beyanlarının da gözetilmediğini, müvekkilinin … ibareli markasının, 03. ve 05. sınıflarda davalının … ibareli markası ile 43. sınıfta ise diğer davalının … ibareli markası ile benzer olmadığını ve bu markalar arasında iltibas tehlikesinin varlığından söz edilemeyeceğini, davalı …’ın … ibareli markası ile müvekkiline ait … ibareli markaların ayırt edici unsuru farklı olduğundan tüketici nezdindeki algının da farklı olacağını, müvekkiline ait … ibareli marka ile davalıların … ve … ibareli markaları arasında karıştırılma ihtimali değerlendirmesi yapılırken markanın tüketici nezdinde bıraktığı bütünsel izlenimin esas alınması gerektiğini, ilk derece mahkemesinin hatalı bilirkişi raporuna dayanarak benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunduğunu kabul etmiş ise de söz konusu markaların tüketici nezdinde bıraktığı izlenimin tamamen farklı olduğunu, müvekkilinin müktesep haktan yararlanamayacağına ilişkin değerlendirmenin de hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” ibareli markalar arasında, başvuru kapsamından çıkarılan mal ve hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel ve işitsel olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/1698 Esas, 2019/6172 Karar sayılı kararında da, davacının … sayılı “…” ibareli markası ile “…” ibareli markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunun kabul edildiği, davacının önceki tarihli … sayılı markasının, gerek nizasız kullanılma gerekse de uzunca süredir kullanılma kriterlerini sağlamaması nedeniyle davacının, başvuru üzerinde müktesep hakkının olmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve 2014/11 E., 2016/778 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi iltibas değerlendirmesi, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümleneceğinden, davacı vekilinin bilirkişi raporuna yönelik istinaf itirazlarının da yerinde bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 13/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip