Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/332 E. 2023/289 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/332
KARAR NO : 2023/289
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2020
NUMARASI : 2019/251 E. – 2020/393 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI : …
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/11/2020 tarih ve 2019/251 E. – 2020/393 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin tanınmış “…” ibareli markalarını mesnet göstererek davalı yanın … başvuru sayılı “… …” ibareli marka başvurususuna yaptığı itirazın davalı… Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi açısından iltibas-benzerlik-karıştırılma ihtimali oluştuğunu, davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığını, 6769 sayılı SMK’nın 6/3, 6/4, 6/5, 6/6 ve 6/9 maddeleri açısından başvurunun reddinin gerektiğini ileri sürerek, YİDK’nın 2019-M-2922 sayılı kararının iptaline ve davalı markasının tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının … sayılı “… …” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” esas unsurlu tescilli markaları arasında bir kısım mal/hizmetler aynı veya benzer olsa da işaretsel açıdan biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, … ibaresi markasal olarak güçlü ayırt ediciliği olmayan zayıf bir ibare olduğu, ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin davalının “… …” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının “…” ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceğini, markalar arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı hizmetler algısının da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı, davacı tarafın “… …” ibareli başvuru üzerinde SMK’nın 6/3. maddesi anlamında önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliğin kanıtlanmadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/4 ve 6/5. maddesindeki tanınmışlık koşulunun da oluşmadığı, davacı tarafın başvuru üzerinde SMK’nın 6/6. maddesi anlamında ticaret ünvanı dahil diğer fikri ve sınai mülkiyet hak iddiasının kanıtlanmadığı, başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığına ilişkin delil bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin tanınmış olduğunu, başvurunun müvekkilinin markalarına ayırt edilemeyecek derecede benzediğini, emtia benzerliğinin de bulunduğu, iltibas koşullarının gerçekleştiğini, davalı kurumun daha önceki “…” ibareli marka başvurularını itirazları üzerine reddettiğini, markalar arasında kurulacak en ufak bağın iltibas için yeterli olduğunu, davalının başvuru ile müvekkilinin markalarından yararlanmaya çalıştığını, başvurudaki “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin bulunmadığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı şahsın “… …” ibaresinin marka olarak tescili için davalı Kuruma başvurduğu, başvuru kapsamında 41. sınıf “senaryo yazma hizmetleri”nin yer aldığı, başvurunun ilanı üzerine davacı şirketin “…” asıl unsurlu markalarını mesnet göstererek itiraz ettiği, davacı itirazının Markalar Dairesince reddine karar verildiği, davacı tarafın bu karara karşı itirazının da YİDK’ın 2019-M-2922 sayılı kararıyla reddedildiği, anılan kararın davacı tarafa 04.04.2019 tarihinde tebliğ edildiği, işbu davanın 2 aylık hak düşürücü süre içerisinde 30.05.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince taraf markaları arasında iltibas koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olup davacı şirketin istinaf itirazları gözetildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlık taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 ve 6/5. maddeleri uyarınca iltibas koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1 maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya bakıldığında, dava konusu başvuru kapsamında sadece 41. sınıf “senaryo yazma hizmetleri”nin bulunduğu, davacının itirazına mesnet markalarının kapsamında da 41. sınıfta “film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri” nin yer aldığı, esasen 41. sınıf kapsamında ayrı bir senaryo yazma hizmeti bulunmayıp bu hizmetin davacının itiraza mesnet markaları kapsamındaki hizmetin özelleştirilmiş hali olduğu, dolayısıyla emtia benzerliği şartının gerçekleştiği kanaatine ulaşılmıştır.
Tarafların marka işaretlerinin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru “… …” ibaresinden oluşmakta olup, bu ibare davacının itiraza mesnet markalarının da esas unsurunu oluşturmaktadır. Başvuruda yer alan “…” kelimesi ise başvuru kapsamındaki hizmet yönünden tanımlayıcı nitelik taşımaktadır. Bu hale göre taraf markaları arasında “…” ibaresinin ortak olarak yer almasından kaynaklı benzerlik bulunup, başvuruya yeterli ayırt edicilik katılmadığından markaların bütünsel olarak bıraktıkları umumi intiba itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak benzer oldukları kanaatine ulaşılmış, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 02.12.2019 tarih ve 2019/1248 E. – 2019/1706 K. sayılı kararında “sahibinibuldum” ibaresinin, 26.11.2018 tarih ve 2017/2156 E. – 2018/7336 K. sayılı kararında “sahibigibi” ibaresinin davacının itiraza mesnet markaları ile benzer bulunduğu anlaşılmış ve taraf markaları arasında işaret benzerliği şartının da gerçekleştiği sonucuna ulaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Diğer taraftan davacı taraf somut olay bakımından başvurunun SMK’nın 6/5. maddesi uyarınca da tescil edilemeyeceğini ileri sürmüş ise de, taraf markaları benzer bulunduğundan davacı tarafın bu iddiası sonuca etkili görülmemiştir.
Bu itibarla, dava konusu “… …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” esas unsurlu markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 16/11/2020 gün ve 2019/251 E. – 2020/393 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile; YİDK’nın 02.04.2019 tarih ve 2019-M-2922 sayılı kararının İPTALİNE,
3-Dava konusu … sayılı “… …” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50-TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 99,60-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 60,00-TL tebligat masrafı, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 321,70-TL yargılama giderine, 44,40-TL başvurma harcı, 44,40-TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 410,50-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 07/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip