Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/326 E. 2023/327 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/326 – 2023/327
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/326
KARAR NO : 2023/327
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/10/2020
NUMARASI : 2019/346 E. – 2020/263 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/10/2020 tarih ve 2019/346 E. – 2020/263 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin “…” ibareli başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak dava konusu YİDK kararıyla reddedildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkilinin itirazına mesnet markaları arasında iltibas bulunduğunu, müvekkilinin markaları tanınmış olduğundan, başvurunun SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca da reddi gerektiğini, davalı Şirketin kötü niyetli olduğunu, İstanbul 2. FSHHM’nin 2018/220 D.İş sayılı dosyası kapsamında 03.12.2018 tarihinde davalı işyerinde yapılan tespitlerde, davalının markasının müvekkilinin tanınmış olduğu yapışkanlı not kağıtları üzerinde kullanıldığının ve bu ürünlerin davalı şirket yöneticilerinin eşlerine ait bir firma üzerinden satıldığının tespit edildiğini ileri sürerek, 2018-M-7819 sayılı YİDK kararının iptali ile dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, her ne kadar taraf markaları, 16. sınıf malları ortak olarak içermekte iseler de, markaları oluşturan kelime unsurlarının birbirlerinden tamamen farklı bulunduğu, yine şekli unsurların da birbirlerinden ciddi anlamda uzaklaştığı, bu hali ile taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açıdan bütünsel algıda birbirleri ile ilişkilendirilemeyecek ve derhal farklı markalar olarak algılanabilmeleri sonucunu doğuracak şekilde farklılaştığı, davalı yanın fiili kullanımlarında kullandığı marka görselinin, işbu dava konusu markadaki görsel olmadığı, dava konusu başvuru ile davacının markaları arasında iltibas bulunmadığı, tanınmışlık ve kötü niyet iddialarının da ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas tehlikesi bulunduğunu, markaların bütünsel izlenim itibariyle son derece benzer olduklarını, müvekkilinin markalarının tanınmış olmasının markarın karıştırılma ihtimalini arttırdığını, davalı aleyhine İstanbul 1. FSHHM’nin 2019/58 esas sayılı dosyasında açtıkları davada alınan bilirkişi raporlarında, dava konusu ibare ile müvekkilinin itirazına mesnet markaları arasında iltibas bulunduğunun açıklandığını, uzun zamandır yoğun şekilde kullanımla müvekkilinin “…” ibareli markaları ile özdeşleşen renk ve şekil kompozisyonunun kopyalanması suretiyle oluşturulan dava konusu ibarenin, müvekkilinin markalarının tescilli bulunduğu aynı ve benzer mallarda kullanılması halinde, tüketicinin dava konusu markaları müvekkili ile irtibatlandıracağını, ayrıca davalı Şirketin kötü niyetli olduğunu, dava konusu başvurunun, davalıya haksız kullanımlarını durdurulması için gönderilen ihtarnameden sonra yapıldığını, İstanbul 1. FSHHM’nin 2019/558 esas sayılı dava dosyasında alınan bilirkişi raporlarınında da, davalının kötü niyetli olduğunu destekler nitelikte bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “… …+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…+şekil” ibareli markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira dava konusu başvurunun asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin davacının itirazına mesnet markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinden farklı bulunduğu açık olup, taraf markalarında yer alan şekil unsurları arasında da benzerlik bulunmadığı, taraf markaları benzer olmadığından, davacı markalarının tanınmış bulunup bulunmadığının sonuca etkili olmadığı gibi kötü niyet iddiasının da ispatlanamadığı, her ne kadar davacı vekili tarafından, davalı aleyhine İstanbul 1. FSHHM’nin 2019/58 esas sayılı dosyasında açtıkları davada alınan bilirkişi raporlarında, dava konusu ibare ile müvekkilinin itirazına mesnet markaları arasında iltibas bulunduğunun açıklandığı ileri sürülmüş ve istinaf aşamasında anılan dava dosyasında bahsi geçen bilirkişi raporları doğrultusunda davanın kabulüne dair mahkeme kararı sunulmuşsa da İstanbul 1. FSHHM’nin 2019/58 esas sayılı dosyasında verilen kararın henüz kesinleşmediğinin anlaşılması karşısında işbu dava yönünden emsal alınmasının mümkün bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,6‬0-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.