Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/32 E. 2022/1531 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/32
KARAR NO : 2022/1531
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/09/2020
NUMARASI : 2019/299 E. – 2020/225 K.

DAVACI :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/09/2020 tarih ve 2019/299 Esas – 2020/225 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili adına tescilli “…” ibareli markaların bulunduğunu, bu markaların tanınmışlık seviyesine ulaştığını, davalı gerçek kişinin ise “… …” ibareli … sayılı marka tescil başvurusunu yaptığını, müvekkili tarafından bu başvuruya yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığınca kısmen kabul edildiğini ve bir kısım hizmetlerin başvuru kapsamından çıkarıldığını, kısmi red kararına karşı itirazın yeniden incelenmesini taleplerinin ise YİDK tarafından reddedildiğini, … … ibareli başvuruda müvekkili markasının aynen yer aldığını, dolayısıyla dava konusu marka ve müvekkili markası arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, markaların asli unsurlarının ortak olduğunu, davalı Kurumun, müvekkilinin tanınmış marka sahibi olduğunu göz ardı ederek karar verdiğini ve bu kararın açıkça usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, Kurumun 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu madde 6/4 hükmünü gözetmesi gerektiğini, tanınmış markaların ülkemizde tüm sınıflarda korunduğunu, müvekkili firmanın … hakim unsurlu 116 tane tescilli markası bulunduğunu, müvekkili firmanın … ibaresini 34 yıldır kesintisiz bir şekilde kullandığını, tüketici nezdinde meşhur ve maruf hale getirdiğini, tüketicilerin markayı taşıyan malların aynı işletmeden geldiğini ya da üreticileri arasında ekonomik organik bağlantı bulunduğunu düşünmelerine yol açacağını, … sözcüğü ile … … sözcüklerinin kıyaslanması halinde hakim unsurlarının … kelimesi olduğunun görüleceğini, davalı tarafın başvurusuna konu ettiği markanın, müvekkiline ait seri markalardan biri olduğu imajının yaratılmasına neden olacağını, davalı tarafça başvurusu gerçekleştirilen … … ibaresi dikkate alındığında … kelimesinin iş merkezi anlamına geldiğini ve bu nedenle ayırt ediciliğinin bulunmadığını, davalının kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-5783 sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru kapsamında kalan hizmetlerle davacı markalarının kapsamlarında yer alan mal ve hizmetler arasında benzerlik bulunmadığını, bu nedenle karıştırılma tehlikesinden söz edilemeyeceğini, davacı markalarının tanınmışlığından kaynaklanan bir tescil engelinin de olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin başvurusunun … değil … … olduğunu, “…” ibaresinin de markanın ayırt edici unsurunu oluşturduğunu, davacı markasının kullanıldığı dondurma sektörü ile müvekkilinin hedef kitlesinin tamamen farklı olduğunu, iki markanın görsel ve işitsel açıdan oluşturduğu ilk izlenimin birbirinden tamamen farklı bulunduğunu, davacının markasında yer alan logonun dondurma sektörünün en önemli hedef kitlesi olan çocuklara yönelik sevimli bir … karakteri olduğunu, müvekkiline ait marka logosunda ise … ibaresinden esinlenerek …/ofis ortamında bulunan 2 adet pandanın resmedildiğini, pandanın davacının da dilekçesinde bahsettiği gibi yaygın kullanımı olan, tüm dillerde aynı yazılan ve nesli tükenmekte olan bir hayvan türü olduğunu, bir hayvan türü olan pandanın davacı tarafından tekele alınmasının mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, … sayılı … … ibareli dava konusu marka başvurusu ile … ibareli davacı markaları arasında, dava konusu başvuru kapsamında kalan hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi çerçevesinde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, davacının … ibareli markası tanınmış marka olmakla birlikte 6769 sayılı SMK’nun 6/5 maddesinde sayılan koşulların somut olayda gerçekleşmediği, kötü niyetin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkili markasının “dondurma” sektöründe tanınmış olduğunu, “dondurma” emtiasındaki tanınmışlığın, dava konusu başvurunun kapsamında yer alan 35. 41. ve 42. sınıftaki hizmetlere sirayet edeceğini, diğer deyişle anılan hizmetlerde dava konusu başvurunun tescili halinde müvekkili markasının imajının zedeleneceğini, ayırt ediciliğinin zayıflayacağını, emsal Yargıtay ve ilk derece mahkemesi kararlarının da bu yönde olduğunu, SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının somut olayda gerçekleştiğini, aksi yöndeki mahkeme kararının kabul edilemeyeceğini, TRIPS Anlaşmasının 16/3. maddesinin de gözetilmediğini, yukarıda belirtilenlerin yanında müvekkilinin ayrıca zarar görme ihtimalinin de mevcut olduğunu, taraf markalarının tüketiciler nezdinde karıştırılması ve ilişkilendirilmesi ihtimali bulunmadığı yönündeki görüş ve kanaatin de kabulünün mümkün olmadığını, dosyada mevcut bilirkişi raporunda da markalar arasında benzerlik bulunduğunun tespit edildiğini, markalar arasında benzerlik olduğu tespit edilmesine rağmen raporun sonuç kısmında her nasılsa müvekkilinin tanınmış markasını dikkate almamak suretiyle iltibas tehlikesinin bulunmadığı görüşüne varıldığını, bilirkişi tarafından tanzim edilen raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, her ne kadar taraf marka işaretleri arasında benzerlik mevcut ise de dava konusu başvurunun kapsamında kalan 35/01,02, 41 ve 42. sınıf hizmetlerle, davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarındaki mal ve hizmetler arasında benzerlik olmadığından, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, davacı markalarının tanınmış olduğu dondurma ürünleri ile başvuru kapsamında yer alan hizmetlerin, hiçbir yakınlığının ya da ilişkisinin olmadığı gözetildiğinde, SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının somut olayda bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 01/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip