Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/319 E. 2023/323 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/319 – 2023/323
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/319
KARAR NO : 2023/323
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2020
NUMARASI : 2019/322 E. – 2020/332 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 14/10/2020 tarih ve 2019/322 Esas – 2020/332 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin … sayılı “…” ibareli marka başvurusunun, davalı Şirketin … sayılı “…” ibareli markasına dayanarak yaptığı itirazı sonucunda, YİDK’nın 2019-M-4440 sayılı kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa “…” markasının 2010 senesinden bu yana müvekkili adına tescilli bulunduğunu, “…” markasının Türk Patent nezdinde … sayısı ile tanınmış marka olarak kabul edildiğini, müvekkilinin “…” ibaresi üzerinde kazanılmış hakkının olduğunu, müvekkilinin kazanılmış hakkının bulunduğunu, davalı tarafça davacıya 16, 41 ve 43. sınıfta yer alan markaların 10.05.2016 tarihli protokol ile devredildiğini, söz konusu protokole göre davalı yanın 09, 16, 25, 35, 41, 43. sınıflarda marka başvurusunda bulunmayacağını ve söz konusu alanlarda kullanımın davacı yana ait olacağını kabul ettiğini ileri sürerek, YİDK’ın 2019-M-4440 sayılı kararının iptali ile başvurunun tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, müvekkili adına tescilli, pek çok “…” ibareli markanın bulunduğunu, gerçek hak sahibinin davacı taraf değil müvekkili olduğunu, davacı tarafın kötüniyetli bir şekilde taraflar arasındaki taahhütnameye aykırı hareket ederek mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, dava konusu marka başvurusu ile davalının markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, davalı tarafın 2016 yılında davacı tarafa devrettiği bir kısım markalarının 5 yıllık nizasız fasılasız kullanılma koşulunun gerçekleşmediği için müktesep hak şartlarının öncelikle bu sebeple oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının “…+şekil” ibareli marka başvurusu ile davalının “…” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas koşullarının oluştuğu, davacının marka başvurusuna konu işaretin, davalının tescilli markasına yanaştığı ve onunla iltibas oluşturma çabasına girdiği, bu sebeple müktesep hak koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, “…” ibareli markaların müvekkili adına tescilli olduğunu, dava konusu ibareyi gören ortalama tüketicinin aklına da müvekkili şirketin geleceğini, davalı tarafça 16, 41 ve 43. sınıfta yer alan markaların 10.05.2016 tarihli protokol ile müvekkiline devredildiğini, söz konusu protokole göre davalı yanın 09, 16, 25, 35, 41, 43. sınıflarda marka başvurusunda bulunmayacağını ve söz konusu alanlarda kullanımın davacı yana ait olacağını kabul ettiğini, davalının işbu davada dayandığı markasının anılan protokol sırasında gözden kaçtığını, müvekkilinin önceki markalarına dayalı kazanılmış hakkının bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve davacının “… …” ibareli marka başvurusuyla davalı Şirketin “…” ibareli tescilli markası arasında görsel, sesçil anlamsal olarak, ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek, neredeyse ayniyete yakın derecede bir benzerliğin bulunduğu, tarafların markalarını kullanmak istedikleri emtiaların da aynı olduğu, diğer yönden davacı tarafın önceki tarihli tescilli markalarına dayalı müktesep hak koşullarının da davacı yönünden oluşmadığı, zira taraflar arasındaki 10.05.2016 tarihli ek protokol hükümlerine göre davacının, davalı Şirket tarafından kendisine devredilen markaları, K-12 faaliyetleri dışında kullanmayacağını, devreden davalının da K-12 faaliyetleri dışında kalmak kaydıyla marka kullanımına itiraz etmeyeceğini açıkça kabul ettiği, K-12 faaliyetlerinin ise lise öğretimi sonuna kadar olan ilk ve orta dereceli ve Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı veya özel eğitim kurumlarını ifade ettiği, dolayısıyla somut uyuşmazlık yönünden davacının, anılan protokolle ilk ve orta öğretimi dışında anılan markaları kullanmayacağını taahhüt etmesine rağmen, “… …” ibareli marka tescil başvurusunda bulunmakla, davalının aynı esas unsurlu markalarına yanaşmaya çalıştığı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2021/1248-2019/624 E/K sayılı ilamında da aynı yönde olduğu, öte yandan her ne kadar dava dışı … …A.Ş vekili istinaf aşamasında sunduğu dilekçe ile, davacı ile yaptıkları marka devir sözleşmesiyle davanın dayanağı bir kısım markaların müvekkili tarafından devralındığı, bu sebeple HMK’nın 125/2 madde hükmünün uygulanmasını istemişse de, dosyaya ibraz edilen marka devir sözleşmesinden dava konusu marka başvurusunun devredilmediği tespit edildiğinden, somut olayda HMK’nın 125/2 maddesinin uygulanması koşullarının bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.