Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/316 E. 2023/256 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/316
KARAR NO : 2023/256
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/11/2020
NUMARASI : 2019/185 E. – 2020/372 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : 1 -… – …
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/11/2020 tarih ve 2019/185 Esas – 2020/372 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin…sayılı “…” ibareli marka başvurusunu yaptığını, davalı Şirket tarafından bu başvuruya itiraz edildiğini, Markalar Dairesi Başkanlığınca itirazın reddine karar verildiğini, bu karara yönelik davalı itirazının ise YİDK tarafından kabul edildiğini ve kötü niyet gerekçesiyle müvekkili başvurusunun reddine karar verildiğini, söz konusu YİDK kararında, başvuru sahibi ile muteriz arasında çerçeve anlaşmaya dayalı olarak iş ilişkisi bulunduğunun belirtildiğini, bu tespit ile kastedilenin, …in kendi aralarında imzaladıkları 05.11.2014 tarihli işbirliği protokolü olduğunu, bu şekilde bir işbirliği protokolünün imzalandığını, ancak davalı şirketçe itiraz aşamasında bahse konu protokolün ve protokolde belirtilen rekabet yasağı hükümlerinin hem lafzen hem ruhen uzun zaman önce tarafların ortak iradeleri ile feshedildiği ve fesih tarihinden bu yana da hüküm ifade etmediği hususunun bildirilmediğini, bu nedenle de söz konusu kararın alındığını, … isimli şahısların Türkiye’de fuar ve kongre turizminde önemli bir yeri olan …. A.Ş isimli firmada sigortalı olarak çalışırken 02.01.2014 tarihinde İşviçre Menşeili …’ya bağlı … şirketiyle bir çerçeve sözleşme imzaladıklarını, bu çerçeve sözleşmenin ana konusunun, taraf şirketin Türkiye’deki organizasyonlarının üstlenilmesi olmakla beraber sözleşmenin 8. maddesinde rekabet yasaklarının düzenlendiğini, bu hükümle adı geçen kişilerin sözleşme geçerli olduğu sürece … şirketiyle rekabet teşkil edecek eylemlerde bulunmamayı taahhüt ettiklerini, bu kişilerin daha sonra kendi aralarında 05.11.2014 tarihli işbirliği protokolünü imzaladıklarını ve bu ptotokol ile … şirketiyle olan ilişkilerinde kendi aralarındaki işbölümü ve davranış kurallarını belirlediklerini, protokolün 4. Maddesinden açıkça … firmasıyla imzalanan çerçeve sözleşmeye bağlı bir sözleşme olduğunun anlaşıldığını, buna göre tarafların açık ve net bir şekilde, şayet herhangi bir sebeple … firmasıyla imzaladıkları 02.01.2014 tarihli sözleşme sona ererse kendi aralarında imzaladıkları işbirliği protokolünün de geçersiz olacağını düzenlediklerini, müvekkili şirket yetkilisi …’le çerçeve anlaşma imzalayan ve …’e rekabet yasağı getiren … şirketinin, bu kez 24.08.2016 tarihinde yine …’le imzaladığı fesih protokolü ile çerçeve anlaşmayı feshettiğini ve çerçeve anlaşma ile getirilen rekabet yasaklarının kaldırıldığını, 02.01.2014 tarihli çerçeve anlaşmasının fesholmasının, … arasında 05.11.2014 tarihinde imzalanan işbirliği protokolünün de kendiliğinden sona erdiği anlamına geldiğini, müvekkili Şirket hissedarı …’in … … Şirketi’nden ayrılmasından sonra bu Şirketin tek hissedarı olan …’nın tüm hisselerinin, … tarafından devralındığını, buna göre müvekkili Şirketin kurulduğu tarih itibariyle ne davalı şirkete ne de … isimli şahıslara karşı hiçbir şekilde bir rekabet etmeme yükümlülüğünün bulunmadığını, öte yandan 2014-2015-2016 yıllarında düzenlenen Uluslararası Nükleer Santraller Zirvesi’nde etkinlik düzenleyicisinin davalı olduğu yönündeki tespitin de hatalı olduğunu, davalı Şirketin 2014 yılında henüz kurulmadığını, davalı şirketin 2015 ve 2016 yıllarındaki etkinliklerinde… markasını kullandığı tespitinin de doğru olmadığını, “…” ve/veya… markasının ilk kez davalı Şirket tarafından değil dava dışı … Şirketi tarafından kullanıldığını, davalı Şirketin 2016 yılında da … isimli bir etkinlik düzenlemediğini, davalının bu zirvenin organizasyon işlerinden sorumlu olduğunu, 2017 ve 2018 yıllarında da… logosu ile müvekkili tarafından bu zirvelerin düzenlendiğini, son 2 yıldır… markasının sadece müvekkilince kullanıldığını, tüm bu açıklamalara göre davalı Şirketin marka üzerinde önceye dayalı kullanım hakkına sahip olduğu iddialarının yersiz bulunduğunu, yine müvekkili başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olmadığını ileri sürerek, YİDK’in 2019-M1175 sayılı kararının iptaline ve…sayılı marka tescil başvurusunun tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvurunun kötü niyetli bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, dava dilekçesinde, markayı ilk kullananın …. Şti. olduğunun kabul edildiğini, bu hususun dahi başlı başına davanın reddini gerektirdiğini, çünkü müvekkili Şirketin 08.01.2014 tarihinde ilk önce …. Şti. unvanı ile kurulduğunu, şirket unvanının 16.03.2015 tarihinde … … Şti. olarak değiştirildiğini, bu fiili gerçeğin davacının 2015 yılında kurulan bir şirketin 2014 yılında etkinlik düzenleyemeyeceği şeklindeki iddialarını da çürüttüğünü, …’in 08.01.2014 tarihinde kurulan …. Şti.’nin kurucu ortakları ve sigortalı çalışanları olduklarını, bu şirketin imzalanan çerçeve anlaşma gereği 15.08.2014’de … … tarafından satın alındığını, davacı firmanın sahibi …’in daha sonra bu şirketten ayrılarak davacı … kurduğunu ve müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğu marka ve logoları tescil ettirmeye çalıştığını, somut uyuşmazlığın davacının rekabet etmeme yasağı ile ilgili olmadığını, müvekkiline ait bir hakkın davacı tarafından zapt edilmeye çalışıldığını, davacının kurucusu ve tek ortağı olan şahsın haksız kazanç ve kar etmeye çalıştığının yani kötü niyetli olduğunun ortada olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, tarafların beyan ve dilekçelerinde adı geçen şahısların, dava konusu edilen “şekil+…” tanıtma vasıtası/işareti altında yürüttükleri faaliyetlerin, bu kişilerin şahsi ticari faaliyetleri olmayıp, organizatör olduğu her iki tarafça da kabul edilen …. Şti.nin ticari faaliyetleri olduğu, dolayısıyla başvuru konusu marka üzerinde gerçek hak sahibi olan kuruluşun, …. Şti. bulunduğu, bu Şirketin de davalı Şirket olduğu, zira anılan Şirketin unvan değiştirdiği, davacının dava konusu edilen…sayılı marka başvurusunda yer alan “şekil+…” işareti üzerinde, davacı Şirket kurucusunun çatısı altında çalıştığı ve bir süre de ortağı/hissedarı olduğu davalı Şirketin olduğunu bilmemesinin mümkün olmadığı, bu durumda davacının başkasına ait olduğunu bildiği/bilmesi gerektiği ibareyi kendisinin gibi tescil ettirmek istemesinin SMK 6/9 maddesi anlamında kötü niyetli bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davalı firmanın, müvekkilinin başvurusundan önce davaya konu ibare üzerinde SMK madde 6/3 kapsamında önceye dayalı kullanıma bağlı hak sahibi olmadığını, müvekkilinin söz konusu markayı tescil ettirmek istemesinde kötü niyet bulunduğuna ilişkin kararının hiçbir şekilde kabul edilebilir olmadığını, mahkemece aynen iştirak edildiği belirtilen bilirkişi raporunda, “Davalı firmanın dava konusu işaret üzerinde gerçek hak sahibi olduğu, karşılaştırılan işaretlerin ayniyet derecesinde benzediği, ancak birbirinden farklı hizmetlerde de kullanılacak olduğu, bu nedenle de davalı firmanın gerçek hak sahipliğinin davacının…sayılı marka başvurusunun sadece ‘ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri’ ve ‘sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri” açısından tesciline engel olabileceği…” şeklinde tespitte bulunulduğunu, ancak mahkemece tüm başvurunun reddediliğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, önceki unvanı …. Şti.olan davalı Şirketin, 2014-2015-2016 yıllarında düzenlediği zirvelerde, dava konusu edilen başvurudaki logo ve ibareyi aynen kullandığı, davacı Şirketin kurucusunun da öncesinde bu Şirketin çalışanı olduğu, dolayısıyla anılan kullanımdan haberdar bulunduğu, buna göre davacının, bu ibare üzerinde başkasının hak sahibi olduğunu bilmesine/bilmesi gerekmesine rağmen, söz konusu işareti adına tescil ettirmek istemesinin kötü niyetli bulunduğu, başvurunun kötü niyetli olması nedeniyle marka başvurusunun tümden reddine ilişkin YİDK kararında bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 31/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip