Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/310 E. 2023/252 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/310
KARAR NO : 2023/252
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/11/2020
NUMARASI : 2019/221 E. – 2020/379 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/11/2020 tarih ve 2019/221 E. – 2020/379 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili adına tescilli “…” ibareli markanın bulunduğunu, davalı Şirketin ise … sayılı “…” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, taraf markalarında harf dizilimlerinin birebir aynı olduğunu, her iki markada “…” harflerinin ortak olarak yer aldığını, markanın baş kısmını teşkil eden “…” ibaresinin markayı oluşturan esaslı unsuru oluşturduğunu, müvekkilinin … markası karşısında davalının … markasında, bir markanın ayırt ediciliğinin daha düşük olduğu kısma “…” şeklindeki iki harfi eklemekle markalar arasında bir bağ olduğu veya markaların birbirlerinin serisi bulunduğu yönünde bir benzerliğin oluşmasına sebebiyet verildiğini, bu haliyle … ve … ibarelerinin, birbirleri ile güçlü bir benzerlik arz ettiğini ve ayniyet derecesinde benzer olduğunu, davalı başvurusunda yer alan malların müvekkilinin tescil kapsamında yer aldığını, bu haliyle markaların kapsamında aynı mallar bulunduğunu, davaya konu Kurum kararında, “başvurunun tescile konu malların 05. sınıfa dahil tıbbi müstahzarlar ve benzeri ürünler olduğu ve bu ürünlerin genel olarak konunun uzmanlan tarafından önerilen ürünler olduğu” gerekçe gösterilmiş ise de bu gerekçenin yerleşik içtihatlar itibariyle hukuka aykırı olduğunu, markaların iç içe girmesine yol açarak hangi markanın kastedildiğinin anlaşılmamasına, anlaşılsa dahi markalar arası bir bağlantı olduğu yönünde intibaa uyanmasına yol açtığını ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-2124 sayılı kararının iptal edilmesine, tescil edilmişse dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, davacı markasımn dilekçede yazılanın aksine … değil “I” harfiyle ve tamamı büyük harf olarak … şeklinde olduğunu, müvekkili başvurusunun ise yine iddianın aksine ilk harfi büyük, gerisi küçük harf olacak şekilde … olarak yazıldığını, yazı karakterlerinin farklı olmasının yanı sıra harflerdeki koyuluğun ve boyutunun da farklı bulunduğunu, bir bütün olarak incelendiğinde, markalar arasında görsel benzerlik olmadığını, işitsel ve kavramsal benzerlikten de söz edilemeyeceğini, müvekkili markasına konu ilacın etken maddesinin ranolazin olduğunu, ilaç sektöründe ilaç isminin etken madde adından esinlenilerek konulmasının olağan bulunduğunu, ilaç markaları söz konusu olduğunda iltibas eşiğinin, diğer markalara göre daha düşük olarak değerlendirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “…” ibareli başvuru markası ile davacının “…” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle hedef tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, başvuru kapsamındaki malların tüketicilerin ihtiyaçlarına göre kendi seçebildikleri mallar olmayıp, sağlık ihtiyacı neticesinde ilgili doktor tarafından reçetede belirtilerek, yahut reçetesiz alınsalar dahi yine sadece eczaneden, eczacı aracılığıyla kontrollü satın alınan mallar olacağından, bunların nihai kullanıcısının doktorlar ve eczacılar gibi dikkat düzevi yüksek kimseler olacağı, dolayısıyla taraf markalarıyla karşılaşan bu kimselerin gerek İngilizce bilgilerinin, gerekse tıbbi terim bilgilerinin yüksek olacağından, söz konusu tüketiciler bazında taraf markalarının birbirlerinin farklı versiyonları, alternatifleri veya bir serinin devamı olarak nitelendirilmesi mümkün olmayan işaretler oldukları, taraf markaları açısından hedef tüketiciler nazarında SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının oluşmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece markalar arasında mutlak red gerekçesi düzeyinde bir benzerlik arandığını, oysa işbu davanın nispi red gerekçeleri ile açılmış bir dava olduğunu, mahkemece markalar arasındaki benzerlik değerlendirmesinin farklılıklar üzerine temellendirildiğini, markalar arasında iltibas oluşturacak derecede bir benzerlik bulunduğundan tesis edilen kararın marka hukukuna aykırı bulunduğunu, markaların, refleksif olarak birbirlerini çağrıştırdıklarını, aralarında bir bağ olduğu intibası uyandığını, birbirlerinin serisi, bir başka versiyonu niteliğinde olduklarını, geldikleri kaynağın aynı olduğu, işletmeler veya markalar arasında bir bağ bulunduğu kanısının doğduğunu, mahkemece 5/1, 5/2, 5/3. sınıflarda yer alan mallar yönünden ortalama tüketici kitlesi olarak salt uzman tüketici kitlesi esas alınarak iltibas değerlendirmesi yapıldığını, oysa 5.sınıf malların kapsamında reçeteli-reçetesiz tüm ilaçların bulunduğunu, bu bakımdan hitap edilen tüketici kitlesinin doktor ve eczacılardan ibaret olmayıp direk olarak ortalama tüketiciye de hitap edildiğini, belirtilen mallar dışında kalan diğer mallar yönünden de yine ortalama tüketici kitlesinin önceden bilgilenmiş ve özenli tüketici kitlesi olduğunun kabul edildiğini ve bunun da doğru olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında, dava konusu başvurunun kapsamında 5. sınıf malların yer aldığı da gözetildiğinde 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin olmadığı, davacının itirazına mesnet markanın “…” ibareli değil “…” ibareli bulunduğu, bu haliyle başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 02/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip