Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/309 E. 2023/251 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/309 – 2023/251
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/309
KARAR NO : 2023/251
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/01/2020
NUMARASI : 2018/439 E. – 2020/7 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 15/01/2020 tarih ve 2018/439 E. – 2020/7 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, davalı Şirketin … sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkili adına tescilli “…” ibareli tanınmış markalara dayalı olarak bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili Şirketin “…” ibaresini ilk olarak 2000 yılında tescil ettirdiğini ve bu marka üzerinde yatırımlar yaparak markalarını arttırdığını, dava konusu başvurunun da müvekkil adına tescilli ve ayırt edicilik kazanmış “…” ibaresini doğrudan içerdiğini, bu benzerliğin markalar arasında iltibasa yol açacağını, dava konusu başvuruda yer verilen “…” ibarelerinin, İngilizce kelimeler olduğunu ve dilimizde “…” anlamlarına geldiğini, dolayısıyla bu ibarelerin dava konusu başvurunun kapsamındaki 29. ve 30. sınıf mallar için ayırt ediciliklerinin zayıf olduğunu, yine “…” ibaresinin de hiçbir anlam ihtiva etmediğini, buna göre iltibas değerlendirmesinin “…” ibaresi ile “…” markaları arasında yapılması gerektiğini, öte yandan dava konusu markanın tescili için başvurusu yapılan 29. ve 30. sınıfta yer alan malların müvekkili markalarının kapsamlarında aynen yer aldıklarını, tüketicilerin davalı ile müvekkili arasında idari iktisadi bağ olduğunu düşünmeleri ihtimalinin bulunduğunu, davalı Kurumun verdiği kararın daha önce verilmiş mahkeme kararlarıyla da çeliştiğini, davalı şirketin müvekkiline ait … ibareleri markaları gayet iyi bildiğini ancak müvekkilinin bu tanımışlığından yararlanabilmek adına sürekli müvekkili markası ile iltibas içinde olan marka başvuruları yaptığını ileri sürerek, 2018-M-7653 sayılı YİDK kararının iptaline ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, dava konusu markalar arasında bir ayniyet veya benzerliğin bulunmadığını, … kelimesinin formda, zinde anlamlarını taşıdığını, bu kelimenin kullanıldığı markaya ait ürünlerin şeker oranı düşük ürünler olması ve diyet ya da perhiz yapan kimseler tarafından tercih edileceğini, yerleşik Yargıtay kararları ile de sabit olduğu üzere markalarda sadece … ibarelerinin benzer olmasından kaynaklanacak parçalandırılmış benzerliğin değil, markaların bir bütün olarak bırakacakları genel izlenimin değerlendirilmesi gerektiğini, davacının … markalarının tanınmışlık vasfını haiz olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının slogan şeklinde “… …+şekil” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, ortalama düzeydeki tüketici nezdinde başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari veya ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/4-5 maddesindeki tanınmışlık koşullarının da oluşmadığı, davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığının da somut delillerle kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, markaların esas unsurlarının iltibasa neden olacağının daha önce de kesin hükümle hüküm altına alındığından aksi yönde verilen yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, markalar arasında iltibas yaratacak şekilde benzerlik bulunduğunu, markaların tescil sınıflarının aynı olduğu tespitine rağmen iltibas bulunmadığına karar verilmesinin açık bir hata olduğunu, yerel mahkemece iltibas incelemesi yapılırken ortalama tüketici kriterinin adeta yok sayıldığını, davalı şirketin başvurusunun kötü niyetli olarak yapıldığını, yerel mahkeme kararının daha önce … markası hakkında verilen emsal mahkeme kararlarına da aykırı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre … …+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira dava konusu başvuruda, davacı markasının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin öne çıkartılmadığı, bir bütün olarak “…” ibaresine asli unsur olarak yer verildiği gibi Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2022 tarihli, 2021/1685-2022/6319 E/K sayılı ilamında da belirtildiği üzere “…” ibaresinin sağlıklı, zinde, formda, uygun, vs. anlamlarına geldiği ve gıda maddeleri yönünden ayırt ediciliğinin düşük düzeyde olduğu, buna göre uyuşmazlık konusu gıda malları yönünden tescili istenen dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığının kabulü gerektiği, marka işaretleri benzer olmadığından, davacının itirazına mesnet markalarının tanınmış olup olmadığının tartışılmasının sonuca etkili bulunmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli yapıldığının da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 125,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 02/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.