Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/308 E. 2023/261 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/308
KARAR NO : 2023/261
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/11/2020
NUMARASI : 2019/95 E. – 2020/381 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI : …
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/11/2020 tarih ve 2019/95 E. – 2020/381 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şirketin “şekil+…” ibareli marka başvurusuna müvekkilinin “…” ibareli markalarını mesnet göstererek yaptıkları itirazın davalı… Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa markaların ortalama tüketicide bıraktıkları genel intiba, görünüm ve özellikle okunuş olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olduklarını, müvekkilinin tescilli markalarını birebir içeren böyle bir markanın, davacının tescilli markaları ile aynı hizmetlerde tescil edilmesinin iltibasa yol açacağını, davalı firmanın bu markasının davacının seri markalarından biri olarak algılanma ihtimalinin de çok yüksek olduğunu, davacının mağazacılık hizmeti sektöründe faaliyet gösterdiğinin, davalının markasını tescil ettirmek istediği 35. sınıfa giren hizmetlerin de bu sektörle ilişkili olduğunu, davalı markasında esas unsurun “…” ibaresi olduğunun kabulünün gerektiğini, müvekkilinin “…” ibareli markaları tanınmış marka haline getirdiğini, davacının tanınmış olan ve her sınıf bakımından koruma sağlanan “…” markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olan “…” markasının farklı sınıflarda tesciline dahi olanak verilmez iken davacının markaları ile birebir aynı sınıfta tescil edilemeyeceğini ileri sürerek, YİDK’nın 24.12.2018 tarih ve 2018-M-11239 sayılı kararının, 19. sınıfa giren emtiaların perakende/toptan satışı hizmeti hariç olmak üzere 35. sınıfa giren tüm hizmetler açısından iptaline ve davalı firmanın … sayılı markasının yine aynı hizmetler bakımından hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, müvekkilinin “…” ibaresini 1976 yılından beri inşaat, çimento, alt yapı, üst yapı, turizm, enerji, havacılık ve gıda alanlarında kullandığını, bu ibarenin davalının şirket logosu ve isminden müteşekkil olduğunu, davalının isminin ürettiği markalar için ayırt edici özellikte olduğunu, markada geçen diğer ibare olan “…” ibaresinin ise bilinen bir anlamı olduğunu, bu ibarenin volkanizma sonucu oluşan, kristalize, birbirinden bağımsız gözenekli, süngerimsi, fiziksel ve kimyasal etkilere karşı dayanıklı, doğal ve volkanik bir kayaç anlamına geldiğini, bu kayacın inşaatlarda yapı malzemesi olarak kullanıldığını, davalının Kilis’in Polateli ilçesinde 2015 yılında kurduğu Kilis … tesisinin halen faaliyette olduğunu, yani “…” ibaresinin yapı malzemesi olarak kullanılan bir maden adı olduğunu ve yalnız başına markalaştırılmasının imkansız olduğunu, karşılaştırılan markaların bir bütün olarak ele alınması gerektiğini ve markalar bir bütün olarak ele alındığında markaların benzemediğini, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin davacının markaları ile huzurdaki dava dışı firmaların “…” ibareli markalarının, bu ibarenin inşaat sektöründe gayet yaygın olan anlamı gözetildiğinde benzer sayılamayacağına dair kararları bulunduğunu, bu nedenle taraf markalarının karıştırılma ihtimalinin olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “şekil+…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…”, “…'” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ,sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar/hizmetler için ayırdığı satın alma /yararlanma süresi içinde, davalının “şekil+…” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının “…”, “…'” ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceğini, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar/hizmetler algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibasın oluşmadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/5. maddesindeki şartların da gerçekleşmediği, dava konusu başvuru ile davacının ticaret ünvanının benzemediği, SMK’nın 6/6 maddesindeki koşulların bulunmadığı, kötü niyetin ispatlanamadığı, gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, dava konusu markanın 35. sınıfta 1-34. sınıf malların satışı hizmetlerini kapsadığını, sadece inşaat malzemeleri değil gıda ürünleri ve temizlik ürünleri satışının da yapılabileceğini, müvekkilinin itiraza mesnet markalarının 35. sınıf mağazacılık hizmetleri bakımından tanınmış olduğunu, tüketicilerin iki işletmenin ortaklık kurduğunu düşüneceğini, benzer marka başvurularına ve mağazacılık hizmeti yönünden benzerliğe ilişkin yargı kararlarının dikkate alınmadığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden davalı şirketin “şekil+…” ibaresinin 35. sınıf hizmetlerde tescili için davalı Kuruma başvurduğu, … numarasını alan başvurunun ilana çıkarıldığı, ilana davacının “…” ve “…” ibareli markalarına dayalı olarak SMK’nın 6/1, 6/4, 6/5 ve 6/6. maddelerini gerekçe gösterilerek itiraz ettiği, bu itirazın önce Markalar Dairesince, sonrasında da YİDK tarafından nihai olarak reddedildiği, 24.12.2018 tarih, 2018-M-11239 sayılı YİDK kararının 26.12.2018 tarihinde davacıya tebliğ edildiği ve eldeki davanın iki aylık hak düşürücü süre içinde 21.02.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup davacı tarafın istinaf itirazları gözetildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraf markaları arasında, 19. sınıfa giren emtiaların perakende/toptan satışı hizmeti hariç olmak üzere 35. sınıfa giren tüm hizmetler açısından SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (karıştırılma) kavramının da açıklanması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408-409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir. Öte yandan, markaların ayırt edicilik güçlerinin de iltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Zira, ayırt edici niteliği zayıf olan markalar yönünden iltibas ihtimali daha düşük olacaktır. Diğer bir deyişle, tescili istenilen mal ve hizmetleri, diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etme gücü düşük kalan, zayıf marka olarak nitelendirilebilecek markaların koruma alanı daha dar bulunmaktadır. Böyle durumlarda, küçük farklılıklar dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabilecektir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru 35. sınıfın 1, 2, 3 ve 4. alt sınıfında yer alan hizmetlerle 5. alt sınıfta 1’den 34’e kadar olan tüm sınıflarda yer alan malların satışına özgü mağazacılık hizmetlerini kapsamaktadır. Davacının itirazına mesnet markaları da 35. sınıfta yer alan tüm hizmetler ile 5. alt grupta 01-34. sınıfta yer alan malların parekende satış hizmetlerini kapsadığından, somut uyuşmazlık yönünden emtia benzerliğine ilişkin şart gerçekleşmiştir.
İşaretlerin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru “şekil+…” ibaresinden oluşmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi başvuruda yer alan “…” kelimesi, volkanik kökenli, silikat esaslı, camsı ve gözenekli, hafif, ısı ve ses yalıtım amaçlı, gözenekli bir yapı malzamesini ifade etmekte olup, 19. sınıftaki emtialar yönünden tanımlayıcı nitelik taşıdığı anlaşılmaktadır. O halde, 19. sınıfta yer alan mallar ve bu malların satışına ilişkin parekendecilik hizmetleri yönünden bu ibare dikkate alınmadan değerlendirme yapılması, bunun dışında kalan mal ve hizmetler yönünden ise anılan kelime tanımlayıcı bir nitelik taşımadığından markanın bütünü dikkate alınarak iltibas değerlendirilmesinin yapılması gerekmektedir. Buna göre, davacının itirazına mesnet markaların asli unsurunu “…” ve “…” kelimelerinin oluşturduğu, dava konusu başvurunun asli unsurunun ise “…” ibaresinden oluştuğu, başvuruda yer alan şekil unsurunun ayırt ediciliğe bir katkısının olmadığı, itiraz mesnet markaların asli unsuru, dava konusu başuruda da asli unsur olarak aynen kullanıldığından, markalar arasında ilişkilendiirlme ihtimali de dahil iltibas tehlikesinin bulunduğu, davacının “…” ibareli markasının tanınmış olmasının da iltibas ihtimalini artırdığı, öte yandan davacının “…” asıl unsurlu seri markalarının bulunduğu, başvurunun tescili halinde bu seri markaların arasına sızmasının kaçınılmaz olduğu, buna karşılık “…” ibaresinin 19. sınıfta yer alan inşaat malzameleri yönünden tanımlayıcı nitelik taşıdığı, başka ibarelerin ilavesi sureti ile herkesçe kullanılabileceği, anılan durumun 19. sınıf malların satışına özgülenmiş 35.05. sınıf parekendecilik hizmetleri yönünden de geçerli olduğu, sonuç olarak dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında, 19. sınıf malların satışına özgülenmiş mağazacılık hizmetleri dışında kalan mağazacılık hizmetleri yönünden SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunduğu, 19. sınıf malların satışına özgülenmiş mağazacılık hizmetleri yönünden ise “…” ibaresinin tanımlayıcı nitelik taşıması nedeniyle markalar arasında iltibas tehlikesinden söz edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 gün ve 2014/11-696 E.- 2016/778 K. sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan ayrıca bir bilirkişi incelemesine gerek görülmemiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde mahkemece, 19 sınıf malların satışına özgülenmiş mağazacılık hizmetleri dışında kalan hizmetler yönünden taraf markaları arasında iltibas bulunduğu, bu hizmetler yönünden iptali istenen YİDK kararının yerinde olmadığı dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09.11.2020 gün ve 2019/95 E. – 2020/381 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile, YİDK’nın 24.12.2018 tarih ve 2018-M-11239 sayılı kararının 35. sınıfta “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları.Akvaryum kumları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri dışında kalan tüm hizmetler yönünden İPTALİNE,
3-Dava konusu … sayılı ve “şekil+…” ibareli markanın 5. sınıfta “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları.Akvaryum kumları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri dışında kalan tüm hizmetler yönünden HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 135,5‬0-TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 81,20-TL tebligat gideri ile istinaf aşamasında yapılan 62,80-TL tebligat ve posta gideri, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 2.106,10-TL yargılama giderine, 44,40-TL peşin harç, 44,40-TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.194,90‬-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece yargılamasında ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 02/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip