Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/307 E. 2023/262 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/307 – 2023/262
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/307
KARAR NO : 2023/262
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2020
NUMARASI : 2019/320 E. – 2020/328 K.

DAVACI
VEKİLLERİ :
DAVALI
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 14/10/2020 tarih ve 2019/320 E. – 2020/328 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … ve davalı şirket tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının 43. sınıftaki hizmetler için … başvuru sayılı “… …” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvuruya yaptıkları itirazın davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, mal ve hizmetlerin de benzediğini, başvurunun müvekkilinin markalarının serisi algısı yarattığını, aynı firmaya ait olduğu yanılgısına sebebiyet vereceği, milyonlarca seçenek özgürlüğü olan davalının kötü niyetle marka başvurusu yaptığını, müvekkilinin 43. sınıfta tescilli … sayılı “… …+ şekil”,… sayılı “… …” markalarını 2012’den bu yana kullandığını, benzer marka başvurularının yargı kararlarıyla reddedildiğini ileri sürerek, YİDK’nın 06.05.2019 tarih ve 2019-M-3687 sayılı kararının iptaline ve … sayılı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, “…” ibaresinin ayırtediciliğinin düşük olduğunu, davacı markalarında “…” ibaresinin adeta tekliğini kaybedecek şekilde kullanılıp tek başına esas unsur olmaktan çıktığını, davacının bütün markalarının kullanımda olduğunu ispatlamış olmadığını, davacı markalarının seri marka olma vasfına haiz olmadığını, müvekkilinin markasının ise özgün ve ayırtedici bir marka olduğu, taraf markalarının farklı olduğunu ve SMK’nın 6/5. maddesinde belirtilen olasılıkların mevcut olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “… …” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, her iki markada “…” ibaresinin asli unsur olarak yer aldığı, davacı başvurusundaki “…” ve “…” ibareleri gıda ve içecek maddeleri açısından cins, vasıf ve tür olarak tanımlayıcı bir ibare olduğundan markaların karşılaştırılmasında esas alınmadığı, tescili istenen “43 sınıf: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri”nin davacının itiraza mesnet markalarının kapsamındaki 29, 30 ve 32. sınıflara konu yiyecek ve içecek emtiası ile benzer mal ve hizmet niteliğinde olduğu, ortalama düzeydeki tüketicilerin davalının “… …” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının “…” ibareli tescilli markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, her iki markada yanılgı yaşayabileceği, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar/hizmetler algısı oluşabileceği yani markaları karıştırabileceği, bu açıdan SMK 6/1 maddesindeki iltibas koşulları oluştuğu, davacı tarafın başvuru ibaresi üzerinde SMK’nın 6/3. anlamında önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliğini, SMK’nın 6/4 ve 6/5. maddesindeki koşulların oluştuğunu ve başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığını kanıtlayamasa da markalar arasında iltibas oluştuğundan bu iddiaların sonuca etkili görülmediği gerekçesiyle, davanın kabulüne, 2019-M-3687 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu … sayılı marka tescilli olduğundan hükümsüzlüğüne ve sicilden terkin edilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, taraf markalarının benzer olmadığını, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, müvekkilinin markasının yeterli ayırt ediciliğinin bulunduğunu, markaların bütünü itibariyle bıraktıkları izlenimin dikkate alınması gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK Kararı iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı şirketin “… …” ibareli başvurusu ile davacının itirazına mesnet “…” ibareli markaları arasında, dava konusu marka kapsamında yer alan 43. sınıf hizmetler yönünden, SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi bulunduğu, zira davacının itirazına mesnet markalarında asli unsur olarak yer alan “…” ibaresinin dava konusu markada da asli unsur olarak aynen yer aldığı, dava konusu markada yer alan diğer unsurların yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı, dava konusu markanın davacının “…” ibareli seri markalarının devamı olarak algılanacağı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/9003 E.- 2016/3707 K. sayılı ilamında da “…” ibareli marka başvurusunun, davacının itirazına mesnet “…” ibareli markaları ile benzer kabul edildiği anlaşılmakla, davalı … vekili ile davalı şirket vekilinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekili ile davalı şirket vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … ve davalı şirketten ayrı ayrı alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı … ve davalı şirket tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,6‬0-TL’nin davalı … ve davalı şirketten ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı … ve davalı şirket tarafından yapılan yargılama giderlerinin anılan davalılar üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 31/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.