Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/306 E. 2023/292 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/306
KARAR NO : 2023/292
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/10/2020
NUMARASI : 2018/418 E. – 2020/352 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 26/10/2020 tarih ve 2018/418 E. – 2020/352 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin… nolu “…” ibareli marka başvurusunun davalı vakfın … nolu “…” ibareli markasını mesnet göstererek yaptığı itiraz üzerine davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa müvekkilinin “…” ibaresini 1999 yılından beri nizasız ve fasılasız olarak kullandığını, davalının ise markasına yönelik bir kullanımı bulunmadığını, davalı vakfın itiraza mesnet markasının hükümsüzlüğü talebiyle dava açıldığını, iptal kararı verilmeyecek ise hükümsüzlük davasının bekletici mesele yapılmasının gerektiğini ileri sürerek, YİDK’nın 17.08.2018 tarih ve 2018-M-5478 sayılı kararının iptaline ve müvekkiline ait marka başvurusunun tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı … vekili, taraf markaları arasında iltibas riski bulunduğunu, başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığını, müvekkilinin davacıdan çok daha önce markayı kullanmaya başladığını, “…” ibaresinin 2014 yılından bu yana “…” markasıyla müvekkili adına tescilli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının “…+şekil” ibareli marka başvurusu ile davalının “…+şekil” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, her iki markada da asli unsurun “…” ibaresi olduğu, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu 44. sınıftaki hizmetler için ayırdığı satın alma/faydalanma süresi içinde, davacının “…+şekil” ibareli marka başvurusunu gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davalının “…+şekil” ibareli tescilli markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, her iki markada yanılgı yaşayabileceği, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından yargılama konusu 44. sınıftaki hizmetlerde başvuru konusu işaret ile davalı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı hizmetler algısının oluşabileceği, yani markaların karıştırılabileceği, bu açıdan SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas, karıştırılma koşullarının oluştuğu, davacı taraf … sayılı “‘…” ibareli marka açısından müktesep hak iddia etse de bu markanın tescil tarihinden (07/02/2017) itibaren tescilin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkması için gerekli sürenin geçmediği, tescilsiz eskiye dayalı kullanım, gerçek hak sahipliği ve tanınmışlık iddialarının, davalının tescilli bir markasına karşı Kurum nezdinde ileri sürülebilir hususlar olmadığı, bu iddiaların başkasının markasını engelleme şeklinde ileri sürülebileceği, YİDK kararı iptali davalarında mesnet markanın hükümsüzlüğü için açılan davaların sonucunun kurum kararına etki etmeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davalı kurumun müvekkilinin seri marka meydana getirme amacı bulunup bulunmadığı hususunu araştırmadan karar verdiğini, başvuru yönünden seri marka koşullarının oluştuğunu, müvekkilinin “…” ibaresini 1999 yılından beri nizasız ve fasılasız olarak kullandığını, sağlık sektöründe tanınmış hale geldiğini, davalının itiraza mesnet markasının hükümsüzlüğüne karar verildiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markalarının kapsamındaki 44. sınıf hizmetler yönünden “…” ve “…” ibarelerinin tanımlayıcı olması nedeniyle her iki markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, başvuruda davalının itiraza mesnet başvurusundan farklılaşmasını sağlayacak başkaca bir ibarenin yer almadığı, bu durumda taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, YİDK kararının iptali davasının, YİDK karar tarihindeki mevcut şartlara göre inceleneceği, dava konusu YİDK karar tarihi itibariyle redde mesnet marka hakkında verilmiş bir hükümsüzlük kararının bulunmaması nedeniyle davacı tarafça redde mesnet markanın hükümsüzlüğü istemiyle açılan davanın bekletici mesele yapılmasına gerek olmadığı, davacının gerçek hak sahipliği iddiasının, marka başvurusunun reddine ilişkin Kurum kararının iptali talebiyle açılan işbu davada tartışılmasının mümkün bulunmadığı, davacının kazanılmış hak iddiasıyla dayandığı önceki tarihli markasının tescilinin üzerinden 5 yıl geçmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 07/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip