Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/301 E. 2023/268 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/301 – 2023/268
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/301
KARAR NO : 2023/268
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/10/2020
NUMARASI : 2019/179 E. – 2020/285 K.

DAVACI :…
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 05/10/2020 tarih ve 2019/179 E. – 2020/285 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” esas unsurlu tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin… sayılı “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, emtia sınıfının da benzediğini, başvurunun müvekkili markalarının serisi olarak algılanacağını ve iltibasa sebebiyet vereceğini, başvuru ile müvekkilinin “… ” markasının aynı anlama geldiğini, başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığını ileri sürerek, YİDK’nın 2019-M-1007 sayılı kararının iptaline ve başvurunun hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, kötü niyet iddiasının doğru olmadığını, taraf markalarının görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer olmadığını, markalar arasında iltibas ihtimali bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “şekil+…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, başvuru markasındaki şekil ögesinin de tasarımsal açıdan “…” ibaresi ile birikte bütünsel açıdan markaya ayrı bir ayırt edicilik de kattığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar için ayırdığı satın alma süresi içinde, davalının “şekil+…” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının “…” ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceğini, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından davacının “…” ibareli tescilli markalı mallarından satın almak isterken davalının “şekil+…” ibareli başvuru markalı malı satın almak şeklinde bir yanılgı yaşamayacağı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibasın bulunmadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/4 ve 6/5. maddesindeki tanınmışlık koşulunun da oluşmadığı, dava konusu marka açısından kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiasının da kanıtlanmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğunu, müvekkilinin “… ” ibareli markasının başvuru ile aynı anlama geldiğini ve aynı sınıflarda hizmet verdiğini, genel izlenim olarak benzer olan markaların karıştırılması ihtimalinin bulunduğunu, müvekkilinin “…” ibareli 242 markası ve marka başvurusunun bulunduğunu, bu markaların seri marka niteliğini haiz ve tanınmış olduğunu, başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markaları arasında “…” ibaresinin ortak olarak yer almasından kaynaklı kısmi bir görsel benzerlik bulunmakta ise de, bu ibarenin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu, başvurudaki şekil unsurunun markaya yeterli ayırt edicilik katarak görsel benzerliği bertaraf ettiği, bunun yanında davacının itiraza mesnet markasının “… “, başvurunun ise “… …” olarak telaffuz edilip markaların işitsel olarak da farklı oldukları, bu nedenle markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama tüketiciler üzerinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerliğin bulunmadığı, nitekim “…” ibareli başvuruyu davacının “…” ibareli markaları ile benzer gören Ankara 4. FSHHM’nin 2017/178 E.-2018/353 K. sayılı kararının, Dairemizin 2019/42 E.-2020/438 K. sayılı ilamında belirtilen, markaların SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzer olmadığı gerekçesiyle kaldırılarak davanın reddine karar verildiği ve Dairemizin anılan kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/7029 E. – 2022/1579 K. sayılı ilamı ile onandığı, taraf markaları benzer görülmediğinden tanınmışlığın somut uyuşmazlığa bir etkisinin bulunmadığı, başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığının kanıtlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 125,5‬0-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 30/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.