Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/300 E. 2023/349 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/300
KARAR NO : 2023/349
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2020
NUMARASI : 2019/123 E. – 2020/308 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 12/10/2020 tarih ve 2019/123 E. – 2020/308 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli gerek Türkiye’de gerek dünyada tanınmış markalarını mesnet göstererek, davalı şirketin … sayılı “…” ibareli markanın 20, 21, 22, 23, 24 ve 27. sınıflarda tescili için yaptıkları başvurunun davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa “…” ibaresinin gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, bu ibareyi Türkiye’de 1996 yılından beri kullandığını, bu marka adı altında 18. sınıftaki deri ürünlerinin üretimini yapmaya başladığını, 25. sınıf kapsamında giyim eşyaları ürettiğini, markasını saat emtiası üzerinde ülkemizde 1996 yılından beri kullandığını, davalının 2001 yılında müvekkilinin markasının 18, 25 ve 35. sınıflarda tescilli olmamasından yararlanarak markayı kötü niyetli olarak adına tescil ettirdiğini, davalının markaları aleyhine açtıkları davaların bulunduğunu, davalının markasını müvekkilinin tanınmış markalarına yaklaştırdığını, yaptığı bazı marka başvurularının davalı kurum tarafından kötü niyetli oldukları gerekçesiyle reddedildiğini, davalı şirketin müvekkilinin markalarının tanınmışlığından haksız kazanç elde etmeyi amaçladığını, müvekkilinin internet sitesinin “tr” uzantısını aldığını ve internet sitesini taklit ettiğini, davalının başka tanınmış markaların benzerlerini de adına tescil ettirmeye çalıştığını, başvurunun kötü niyet gerekçesiyle bütün olarak reddinin gerektiğini, başvurunun müvekkilinin markalarıyla aynı olup tescil sınıflarının da müvekkilinin markalarının tescilli olduğu sınıflarla bağlantılı olduğunu, taraf markaları arasında iltibasın kaçınılmaz olduğunu, davalının da bunu amaçladığını, müvekkilinin markalarının tanınmışlığının iltibası artırıcı etki yaptığını, başvurunun müvekkilinin ticaret unvanı ve alan adını da birebir ihtiva ettiğini ileri sürerek, YİDK kararının iptaline ve tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, müvekkilinin 1998 yılından itibaren cüzdan, valiz, kemer ve çanta imalatı ve satışında faaliyet sürdürdüğünü, köklü bir firma olduğunu, markasını 2001 yılında 18, 25 ve 35. sınıflarda tescil ettirdiğini, davacının başvuruya itirazına mesnet olarak gösterdiği markalarının farklı mal ve hizmetleri kapsadığını, müvekkilinin 18, 25 ve 35. sınıflarda müktesep hak teşkil eden markasının bulunduğunu, markayı maruf hale getirdiğini, davacı şirketin bundan istifade ettiğini, başvurunun kötü niyetli olarak yapılmadığını, davacının tanınmış marka iddiasının dayanağının bulunmadığını, müvekkilinin ürünlerinin etiketinde “…” ibaresinin yazdığını, bunun dahi iltibası kaldırdığını, davacının markasını sadece saat emtiasında kullandığını, tescil talebindeki sınıflarda kullanımının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında görsel, sescil ve anlamsal benzerlik oluşsa da mal/hizmet benzerliği oluşmadığından (emtialar aynı benzer veya ilişkilendirilebilir mahiyette görülmediğinden) 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki iltibas-karıştırılma-benzerlik koşulunun gerçekleşmediği, davacıya ait saatler açısından tanınmış olduğu belirtilen markadan saatler dışında aynı, benzer veya ilişkilendirilebilir mahiyette olamayan mal/hizmetlerde davalı başvurusunun yapılmasından davacının tanınmış markasından “haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği” hususları kanıtlanmadığından 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesindeki koşulların oluşmadığı, dava konusu marka başvurusundaki mal/hizmetler farklı olduğundan 556 sayılı KHK’nın 8/5 maddesindeki koşulların da oluşmadığı, dava konusu marka açısından kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiasının da kanıtlanmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, başvuru kapsamında yer alan mallarla müvekkilinin markaları kapsamındaki malların benzer olduğunu, ibarelerin de aynı olduğunu, markalar arasındaki benzerlik yükseldikçe mal ve hizmetler arasındaki daha düşük bir benzerliğin karıştırılma ihtimali için yeterli olacağını, daha önce yargı kararlarıyla benzer malların başvuru kapsamından çıkartılmasına karar verildiğini, davalının amacının karıştırılma ihtimali yaratmak olduğunu, davalı firmanın ürünlerinden memnun kalmayan tüketicilerin söz konusu ürünleri müvekkilinin ürettiğini düşündüğünü, davalının müvekkilinin markasını aktif olarak kullandığı mal ve hizmetler için tescil ettirmeye çalıştığını, taraflar arasındaki husumet de dikkate alındığında kötü niyetli olduğunu, davalının kötü niyetli tescilleri nedeniyle müvekkilinin 18, 25 ve 35. sınıflarda faaliyet gösteremediğini, müvekkilinin tüm moda sektöründe tanınmış olduğunu, başvurunun müvekkilinin ticaret unvanı ve alan adını da kapsadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markalarını oluşturan işaretlerin benzer olduğu, ancak dava konusu başvuru ile itiraza mesnet markaların kapsamındaki emtia sınıfları farklı olup, hükme esas alınan denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi kurulu raporuna göre bu sınıflardaki emtialarda aynılık ve/veya benzerlik bulunmadığı, somut uyuşmazlık yönünden kötü niyetin ispatlanamadığı, davacının saat emtiasında tanınmış markaları yönünden KHK’nın 8/4. maddesindeki şartların oluşacağına dair delil sunulmadığı, öte yandan, her başvurunun kendi şartları içinde değerlendirilmesinin gerektiği, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 125,50-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 13/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip