Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/292 E. 2023/235 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/292 – 2023/235
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/292
KARAR NO : 2023/235
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2020
NUMARASI : 2018/405 E. – 2020/356 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/11/2020 tarih ve 2018/405 E. – 2020/356 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı gerçek kişinin … sayılı ve “…” ibareli marka başvurusuna … sayılı ve “…” ibareli markasına dayalı olarak yaptıkları itirazlarının Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından kısmen kabul edilerek başvuru kapsamından bir kısım mal ve hizmetlerin çıkarıldığını, kısmen ret kararına karşı yaptıkları itirazlarının da dava konusu YİDK kararıyla reddedildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkilinin markasının ayırt edilemeyecek derece benzer olduğunu, markaların ilk 3 harfi aynı olduğu gibi “L” harfinin müvekkilinin markasında olduğu gibi kırmızı renkte yazıldığını ve çizgi şeklinde uzatıldığını, bu durumun davalının kötü niyetini de ortaya koyduğunu, başvuru kapsamında bırakılan mallar ile müvekkilinin markası kapsamında bulunan malların sınıfları farklı olsa da tarafların aynı sınıfta ürünleri bulunduğunu ileri sürerek, YİDK’ın 18.08.2018 tarihli 2018-M-7005 sayılı kararının iptalini ve dava konu markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, tarafların marka işaretlerinin ve kapsamlarının benzer olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, tarafların marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının oluşmadığını, davacının SMK’nın 6/3,6/5,6/6 ve 6/9 dayalı iddialarının da ispatlanamadığı, dava konusu YİDK kararının yerinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, müvekkilinin “…” markası ile dava konusu “…” markası arasında, hem yazı hem de şekil bakımından bulunan benzerliğin ilk bakışta hemen göze çarptığını, markaların ilk 3 harfinin aynı olmasının yanı sıra “L” harfinin her iki markada da tıpa tıp aynı şekilde kırmızı ile yazılmasının ve “L” harfinin aşağıda kalan yatay kısmının kendinden sonra gelen harflerin tamamının altını çizecek biçimde uzatılmasının, ayrıca müvekkiline ait markada yer alan harflerin tamamının dava konusu markada yer almasının, markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu göstermekle birlikte davalının kötü niyetini de ortaya koyduğunu, mahkemece alınan bilirkişi raporundaki karşı görüşün de aynı yönde bulunduğunu, ihtilaflı olan bilirkişi raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı gerçek kişinin … sayılı ve “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvuru kapsamında 1., 3., 17. ve 35. sınıf mal ve hizmetlerin yer aldığı, davacı Şirket tarafından … sayılı, “…” ibareli markaya dayalı olarak başvuruya itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın kısmen kabul edilerek başvuru kapsamından 1. ve 35. sınıf mal ve hizmetlerin çıkarıldığı, bu karara başvuru sahibi davalı gerçek kişi tarafından yapılan itirazın da YİDK’ın 18.08.2018 tarihli 2018-M-7005 sayılı kararıyla reddine karar verildiği, anılan kararın davacıya 27/08/2018 tebliğ edildiği, işbu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 18/10/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Yukarıda da açıklandığı üzere dava konusu edilen YİDK kararı, davacının davalı gerçek kişinin marka başvurusuna itirazının kısmen kabul edilerek başvuru kapsamından 1. ve 35. sınıf malların çıkarılmasına dair Markalar Dairesi Başkanlığı kararına, başvuru sahibi davalı gerçek kişi tarafından yapılan itirazın reddine ilişkindir.Yani, dava konusu YİDK kararı, başvuruya itirazının kısmen kabulüne karar veren Markalar Dairesi Başkanlığı kararına itiraz etmeyen davacı lehinedir. Bu durum karşısında, davacının davadaki YİDK kararının iptali istemi yönünden hukuki yararı bulunmadığı anlaşıldığından ve hukuki yararın HMK.’nın 114/1-h maddesi uyarınca dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen nazara alınması gerektiğinden, davadaki YİDK kararının iptaline ilişkin davanın hukuki yarar dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince bu istem bakımından da işin esası incelenerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan; davacı, dava dilekçesinde dava konusu markanın hükümsüzlüğünü de talep etmiş olup dava konusu markanın dava tarihinden önce 26/09/2018 tarihinde tescil edildiği anlaşıldığından, bu istem bakımından davanın esasının incelenmesi gereklidir.
Davacı taraf, dava dilekçesinde dava konusu markanın SMK’nın 6/1 ve 6/9 maddeleri uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ettiğinden, uyuşmazlık bahsi geçen maddeler çerçevesinde ele alınarak değerlendirilmiştir.
6769 sayılı SMK’nın 25. maddesinin 1. fıkrasında aynı Kanun’un 5. ve 6. maddesinde sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilebileceği düzenlenmiş olup, hükümsüzlük hali olarak düzenlenen SMK’nın 6/1 maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; dava konusu marka 3. ve 17. sınıf mallar yönünden, davacının … sayılı mesnet markası da 1., 2. ve 35. sınıf mal ve hizmetler bakımından tescillidir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında açıklandığı üzere mal ve hizmetler arasında benzerlik olup olmadığı değerlendirilirken, her iki grup mal ve hizmetlerin aynı tüketici kitlesine hitap edip etmediği, birbirine alternatif olup olmadıkları, aynı dağıtım veya dolaşım yollarına sahip olup olmadığı, hammadde-mamül ilişkisinin bulunup bulunmadığı, birbirlerini bütünleyici/ tamamlayıcı olup olmadıkları gibi hususlarının dikkate alınması gerekmektedir. Bu kapsamda yapılan değerlendirmede, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da açıklandığı gibi, dava konusu marka kapsamında 17. sınıfta yer alan “Kauçuk, gütaperka, lastik, amyant (asbest), mika veya bunlardan mamul toz, levha, çubuk ve folyo halinde yarı mamul sentetik malzemeler. Yalıtım, dolgu ve tıkama malzemeleri: yalıtım amaçlı kullanılan boyalar, yalıtım için kumaşlar, yalıtım amaçlı bantlar, yalıtım için örtüler, derz dolguları” ile davacının markası kapsamında yer alan 1. sınıf malların benzer olduğu, buna karşılık dava konusu marka kapsamında yer alan diğer mallar yönünden ise böyle bir benzerlik bulunmadığı kanaatine varıldığından, 17. sınıf “Kauçuk, gütaperka, lastik, amyant (asbest), mika veya bunlardan mamul toz, levha, çubuk ve folyo halinde yarı mamul sentetik malzemeler. Yalıtım, dolgu ve tıkama malzemeleri: yalıtım amaçlı kullanılan boyalar, yalıtım için kumaşlar, yalıtım amaçlı bantlar, yalıtım için örtüler, derz dolguları” malları yönünden taraf markaları arasında emtia benzerliği şartının gerçekleştiği kabul edilmiştir.
Tarafların marka işaretlerinin karşılaştırmasına gelince, dava konusu marka beyaz zemin üzerine, kare şekli içerisine yerleştirilen altıgen şeklinin ortasına konumlandırılan, “L” harfi kırmızı renkte olmak üzere, siyah kalın yazı karakteri ile oluşturulan “…” ibaresi ile bu ibarenin altına gelecek şekilde ve çok daha küçük puntoyla yazılan “…” ibarelerinden, davacının mesnet markası ise beyaz zemin üzerine dikdörtgen şekli içerisine konumlandırılan, “L” harfi kırmızı renkte olmak üzere, siyah kalın yazı karakteri ile oluşturulan “…” ibarelerinden oluşmaktadır. Dava konusu markada yer alan ve İngilizcede sırasıyla “kimya”, “lastik” ve “plastik” anlamlarına gelen “…” ibareleri dava konusu marka kapsamında yer alan 3. ve 17. sınıf mallar yönünden tanımlayıcı olup, şekil unsurları da ayırt ediciliği bulunmayan tali unsur niteliğinde olduğundan, dava konusu markanın asıl unsuru “…” ibaresidir. Bu hale göre yapılan değerlendirmede, davacının mesnet markasını oluşturan “…” ibaresi ile dava konusu markanın asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin ilk hecesinin aynı harflerden oluşması, dava konusu markada, davacının mesnet markasında olduğu gibi, “L” harfinin kırmızı renkte ve alt kısımının “L” harfinden sonra gelen harflerin altına doğru uzatılması gözetildiğinde tarafların marka işaretleri arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel ve işitsel olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu kanaatine varılmış aksi yöndeki ilk derece mahkemesi kabulü yerinde görülmemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğundan Dairemizce, dosyada yukarıda belirtilen hususlar yönünden mevcut bilirkişi raporunda açıklanan çoğunluk görüşteki değerlendirmelere itibar edilmemiş, çoğunluk görüş ile ayrık görüş arasındaki çelişkinin giderilmesi için ayrı bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Davacının, SMK’nın 25/1 maddesinde hükümsüzlük sebebi olarak düzenlenen kötü niyet iddiasının incelenmesine gelince, sırf başka bir marka ile benzer marka başvurusunda bulunmak kötü niyet olarak değerlendirilemeyeceğinden ve dava konusu marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığına dair başkaca bir delil de sunulmadığından, Dairemizce davacı tarafın kötü niyete dayalı iddiaları yerinde bulunmamıştır.
Bu itibarla, ilk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan nedenlerle, davadaki YİDK kararının iptali istemli davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, marka hükümsüzlüğü istemli davanın da, taraf markaları arasında, dava konusu marka kapsamında yer alan 17. sınıf ” “Kauçuk, gütaperka, lastik, amyant (asbest), mika veya bunlardan mamul toz, levha, çubuk ve folyo halinde yarı mamul sentetik malzemeler. Yalıtım, dolgu ve tıkama malzemeleri: yalıtım amaçlı kullanılan boyalar, yalıtım için kumaşlar, yalıtım amaçlı bantlar, yalıtım için örtüler, derz dolguları” malları yönünden SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas bulunduğu, bu bağlamda sayılan mallar yönünden dava konusu markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu gerekçesiyle kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilmesi düzenlendiğinden, hukuki yararın dava şartı olup davacının istinafı üzerine resen görülmesi gereken hususlardan olduğu değerlendirilerek, Dairemizce HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/11/2020 gün ve 2018/405 E. – 2020/356 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-YİDK kararının iptali istemli davanın hukuki yarar yokluğundan REDDİNE
3-Marka hükümsüzlüğü istemli davanın KISMEN KABULÜ ile, davalı … adına tescil edilen … sayılı, “…” ibareli markanın, 17. sınıfta yer alan “Kauçuk, gütaperka, lastik, amyant (asbest), mika veya bunlardan mamul toz, levha, çubuk ve folyo halinde yarı mamul sentetik malzemeler. Yalıtım, dolgu ve tıkama malzemeleri: yalıtım amaçlı kullanılan boyalar, yalıtım için kumaşlar, yalıtım amaçlı bantlar, yalıtım için örtüler, derz dolguları” malları yönünden KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE
4-Marka hükümsüzlüğü istemli davada fazlaya ilişkin istemin REDDİNE
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 144,0‬0-TL’nin davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-YİDK kararın iptali istemli dava yönünden davalılar kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Marka hükümsüzlüğü istemli dava yönünden, davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
8-Marka hükümsüzlüğü istemli dava yönünden, davalı … kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 136,90-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 57,00-TL tebligat ve posta gideri, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 2.156,00-TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranı 1/2 kabul edilerek bu orana tekabül eden 1.078,00-TL’ye, 35,90-TL peşin harç, 35,90-TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 1.149,80‬-TL’nin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalılar tarafından ilk derece yargılamasında ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
11-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
12-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
13-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 23/02/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 07/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.