Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/271 E. 2023/213 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/271 – 2023/213
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/271
KARAR NO : 2023/213
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/11/2020
NUMARASI : 2020/37 E. – 2020/323 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 10/11/2020 tarih ve 2020/37 E. – 2020/323 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin … sayılı …” bareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun yayınlanması üzerine davalı şirketin … sayılı ve “…” ibareli markalarını gerekçe göstererek yaptığı itiraz sonucunda başvurunun kısmen reddine karar verildiğini, bu kısmen ret kararına karşı yeniden inceleme taleplerinin de dava konusu 2019-M-9981 sayılı YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa “…” ibaresinin İtalyan’ca da “Dayı, Amca” anlamına geldiğini, ilgi kelimenin yiyecek ve içecek sektöründe çok sayıda kişi ya da firma tarafından yoğun şekilde kullanıldığını, bu nedenle zayıf ibare olduğunu, iltibas oluşturmayacağını, müvekkilinin markasının “…” şeklinde olduğunu, “…” ibaresinin markada tek asli unsur olmadığını, görsel, işitsel ve anlamsal farklılık bulunduğunu ileri sürerek Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun 2019-M-9981 sayılı kararının aleyhe olan kısımlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili,“…”, “… …” markalarının müvekkili adına 30, 31 ve 43. Sınıfta yer alan mal ve hizmetlerde tescilli olduğunu, davacının markası ile müvekkilinin markalarının iltibasa neden olacak şekilde benzer bulunduğunu, davaya konu olan markanın müvekkiline ait olduğunun düşünülmesinin kaçınılmaz olduğunu, müvekkilinin markasının uzun yıllardır piyasada kullanılan bir marka olması sebebiyle davacının “…” ibaresini kullanarak müvekkilinin “…” markasından haksız kazanç sağlayacağını, başvuru sahibinin davaya konu olan markayı seçmekle iyi niyetli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı… vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, başvuru kapsamındaki çekişmeli 30, 43. Sınıflardaki malların ve hizmetlerin, itiraza dayanak markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/benzer oldukları, başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken, itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “…” ibarelerinden oluştuğu, dava konusu marka ile davalı markalarının bütünsel anlamda yapılan karşılaştırması sonucunda, taraf markaların birbirlerinin farklı versiyonları, alternatifleri veya bir serinin devamı olarak nitelendirilmesi mümkün olan işaret olduğu, “… …” ibaresi ile karşı karşıya kalan tüketicinin bu ibareyi davalının markası olarak yorumlama yoluna gidebileceği, başvuru konusu marka ile redde mesnet markanın genel izlenim yönünden benzer olduğu ve aralarında ilişkilendirme ve karıştırma olasılığının olacağı, markalar arasında dava konusu 30 ve 43. Sınıfta yer alan tüm mal ve hizmetleri bakımından karıştırılma ihtimalinin bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, karşılaştırmaya tabi markalarda müştereken yer alan “…” ibaresinin İtalyanca bir kelime olmak ile birlikte, dilimizdeki karşılığının “amca – dayı” olduğunu, bu tür ibarelerin ihtilaf konusu sınıflarda yaygın olarak kullanılması, Türkçe karşılığının ‘’dayı – amca’’ olması göz önüne alındığında zayıf ibare olduğunu, zayıf bir ibareyi seçen girişimcilerin, bunun artılarından yararlandıkları gibi, bu ibarenin baştan itibaren zayıf bir marka olduğunu da kabullenmek durumunda olduklarını, müvekkilinin markası ve kısmi redde mesnet gösterilen markaların parçalanmadan bir bütün halinde dikkate alınması ve markalar arasındaki benzerlik değerlendirmesinin bütünlük çerçevesinde yapılması gerektiğini, mahkeme kararının isabetli olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, YİDK kararının davacının marka vekili olan …’a 10/03/2020 tarihinde tebliğ edildiği göz önünde bulundurulduğunda iş bu davanın yasal süresinde açıldığının kabulünün gerektiği, davacı şirketin başvurusu kapsamında bulunup davalı şirketin itirazı sonucunda reddedilen, dava konusu, 30, 43. Sınıflardaki mal ve hizmetlerin, aynı/benzer oldukları, davacının başvurusu “…” ibaresinden oluşurken, itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “…” ibarelerinden oluştuğu, taraf markalarında “…” ibaresinin ortak esas unsur olarak bulunduğu, bu nedenle başvuru konusu marka ile redde mesnet markanın genel izlenim yönünden benzer olduğu, karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, bu ibarenin dilimizdeki anlamının bilinmemesi nedeniyle zayıf ibare olarak nitelendirilemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 23/02/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.