Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/270 E. 2022/656 K. 13.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
.
.
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
.
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/10/2016
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 27/10/2016 tarih ve 2015/35 E. – 2016/285 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin… sayılı ve “…”, “…”, “…”, “… şekil”, “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, 2012/79209 kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itirazın yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa, müvekkilinin markalarının tanınmış olduğunu ve başvurunun bu markalarla karıştırılma ihtimali bulunacak düzeyde benzer olduğunu, tanınmışlığından haksız yararlanacağını bu nedenle davaya konu kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek 2014-M-14913 sayılı YİDK kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin markasında geçen … ibaresinin insan kaynaklarının kısaltması olduğunu, tarafların markalarının kapsamlarının farklı bulunduğunu, markaları arasında hiçbir benzerlik olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu başvurunun “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 35. sınıftaki “iş ve işçi bulma acenteliği hizmetleri” hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise “…”, “…”, “…”, “… şekil”, “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 03, 05, 07, 08, 09, 12, 25, 28, 35, sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı, davalının dava konusu marka başvurusunun yöneldiği 35. Sınıf “iş ve işçi bulma acenteliği hizmetleri” ile davacının adına tescilli markalarından 2012/36011 sayılı markası 35. Sınıf “İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık” hizmetlerinin aynı tür hizmet olduğu, somut olayda emtia benzerliğinin davacının markalarından 2012/36011 sayılı markasında aynı tür hizmetler yer aldığı için gerçekleştiği, taraf markalarının sesçil ve görsel olarak benzer bulunduğu, 556 sayılı KHK madde 8/1-b koşullarının somut olayda gerçekleştiği, ancak davalının dava konusu markası ile müktesep hak iddia edilen tescilli markası arasında asli unsurların muhafaza edildiği, eski markaya karşı hükümsüzlük davası açılacak 5 yıllık sürenin de dolduğu ve bu konuda bir çekişmede olmadığı, zira önceki tarihli markanın tescil tarihi 12.03.2009 olup 12.03.2014 tarihi itibariyle hükümsüzlük davası açılması için gerekli süre de sona erdiği, dolayısı ile davalının dava konusu marka başvurusu açısından davalının önceki tarihli markasının müktesep hak oluşturduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava konusu markaların benzer olduğunun ve kapsadıkları mal ve hizmetlerin de aynı veya benzer türden olduğunun yerel mahkeme tarafından tespit edildiğini, davalılar tarafından hiçbir suretle müktesep hak iddiasında dahi bulunulmadığını, kaldı ki davalı markanın sonraki markasında asli unsurlarını barındırmadığı ve yeni bir marka oluşturduğu bu nedenle müktesep hak iddiasında dahi bulunamayacağını, hizmetler sınıfı incelendiğinde de görüleceği üzere dava konusu marka, müvekkilinin markası ile aynı türde mal ve hizmet için kullanılmakta olup davalının daha birçok ibareyi marka olarak seçebilme imkanı var iken özellikle … şeklinde çok benzer bir ibareyi seçmesi iyi niyet ile dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyada bulunan bilgi ve belgeler incelendiğinde, davalının dava konusu başvurusunun “…” ibaresinden oluştuğu, itiraza dayanak markaların ise “…”, “…”, “…”, “… şekil”, “…” ibarelerinden meydana geldiği, bu kapsamda taraflar arasındaki uyuşmazlığın markalar arasında benzerlik bulunup bulunmadığı ile davalı Şirketin dava konusu edilen 2012/79209 sayılı “… …” ibareli marka başvurusu için davalının 2008/08546 sayılı markasının kazanılmış hak sağlayıp sağlamayacağı noktasında olduğu anlaşılmaktadır.
İlk derece mahkemesince yerinde olarak taraf markalarının sesçil ve görsel olarak benzer bulunduğu, kapsamlarının benzer olduğu, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki koşullarının somut olayda gerçekleştiği yerinde olarak belirlenmiştir. Ancak mahkemece davalının kazanılmış hakkının bulunduğu kanaati ile yukarıda gösterilen şekilde karar verilmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.09.2008 tarih ve 2007/7547 E.-2008/10251 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, kazanılmış hakkın varlığının kabulü için, kazanılmış hakka dayanak teşkil eden tescilli marka ile yeni markadaki ibarelerde, asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markanın en azından hükümsüzlük davası açılabilecek kadar belli bir sürede çekişmesiz şekilde kullanılması, karşı taraf markalarına yanaşma niyeti olmadan ve iltibas tehlikesi yaratmayacak şekilde, eski ve yeni markalar arasında işletme ile bağlantının ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunmuş bulunması, yeni markada kazanılmış hak iddia edilen markaya nazaran emtia kapsamının genişletilmemiş olması şartlarının bir arada bulunması gerekmektedir.
Bu kapsamda mahkemece, davalının dava konusu markası ile müktesep hak iddia edilen tescilli markası arasında asli unsurların muhafaza edildiği, eski markaya karşı hükümsüzlük davası açılacak 5 yıllık sürenin de dolduğu ve bu konuda bir çekişmede olmadığı, zira önceki tarihli markanın tescil tarihi 12.03.2009 olup 12.03.2014 tarihi itibariyle hükümsüzlük davası açılması için gerekli sürenin de sona erdiği, belirlenerek bu doğrultuda hüküm kurulmuş ise de, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/1155 Eses, 2019/5473 Karar ve 17/09/2019 Tarihli ilamında da belirtildiği üzere, bir başvuru için daha önceki bir markanın kazanılmış hak teşkil edebilmesi için söz konusu başvuru tarihi itibariyle önceki markanın tescilinin üzerinden 5 yıl sürenin geçmesi gerekmektedir. Yani somut uyuşmazlıkta bu sürenin dava konusu başvuru tarihi itibariyle dolmadığı görülmektedir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin müktesep hak müessesesine ilişkin belirlediği kriterler çerçevesinde, dava konusu marka başvurusu için davalının önceki markasının kazanılmış hak oluşturmayacağı anlaşılmıştır.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 27/10/2016 tarih ve 2015/35 E. – 2016/285 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile, … Kurumunun 2014-M-14913 sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
3-Dava konusu 2012/79209 sayılı marka tescil edilmediği için hükümsüzlük talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 27,70.TL harcın mahsubu ile bakiye 53,00.TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00.TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.500,00.TL bilirkişi ücreti, 290,60.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 34,63.TL tebligat ve posta giderleri toplamı 1.825,23‬.TL yargılama gideri, 27,70.TL peşin harç, 27,70.TL başvurma harcı, 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.042,73‬.TL’nin davalı Şirket ve davalı … Kurumundan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı … Kurumu tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 13/05/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/05/2022

….