Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/268 E. 2023/267 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/268
KARAR NO : 2023/267
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/12/2020
NUMARASI : 2020/14 E. – 2020/359 K.

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 10/12/2020 tarih ve 2020/14 E. – 2020/359 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 1989 yılından beri kozmetik sektöründe faaliyet gösterdiğini, “…” esas unsurlu tanınmış markaların sahibi olduğunu, bu markaların seri marka niteliğinde bulunduğunu, davalı şirketin … nolu “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markalarının ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, müvekkilinin tanınmış markalarının farklı sınıflarda da koruma sağlayacağını, iltibas yaratacak başvurunun reddinin gerektiğini ileri sürerek, YİDK’nın … sayılı kararının iptaline ve davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, taraf markalarının aynı mal ve hizmetler için tescilli olmadığını, markaların benzer olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu başvurunun … sayılı “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 08, 09 ve 21. sınıflardaki malların, itiraza dayanak markanın ise …” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 03, 05, 21, 35, 45. sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığını, buna göre, başvuru kapsamındaki 21. sınıftaki malların davacının itiraza mesnet markaları ile aynı/aynı tür/benzer oldukları, kalan mal ve hizmet sınıfları bakımından ise farklı oldukları; taraf markalarında ortak olan “…” ibaresinin özellikle kozmetik ürünler, boyalar gibi renk unsurunun önemli olduğu emtialar açısından bu ibarenin yaygın kullanılan bir ibare olduğundan cihetle ayırt edici niteliğinin düşük olduğu kanaatine varıldığı, böyle ayırt edici niteliği zayıf olan ibareleri marka olarak seçen kişilerin bunun sonuçlarına katlanmak yani o tanıtma işaretinin bazı tedbirler alınmak ve ilaveler yapılmak suretiyle hafifçe değiştirilmiş şeklinin başkaları tarafından kullanılmasına tahammül etmek zorunda olduğu, dava konusu somut olayda “…” markasının davacı tarafından kozmetik ürünlerde uzun yıllara sarih yoğun ve ciddi kullanımı ve tanıtımı neticesinde, yani kullanım sonucunda belirli bir ayırt edicilik kazanmış olduğu, koruma kapsamının arttığı, davacının “…”li markalarıyla bir “seri marka” yarattığı ve bunun sonucunda da dava konusu benzerliğin ve dahi ayniyetin dikkat çekici hale geldiği, sonuç olarak; dava konusu “…” markasının davacının “…”li kelime markalarının serisinin bir devamı olarak algılanabilecek nitelikte bir türemeye sahip olduğu ve alt marka algısı yaratmaya uygun nitelikte olduğu, her ne kadar davacının markalarında geçen “…” kelimesi ayırt ediciliği zayıf bir ibare ise de, (kozmetik ürünleri yönünden) “kazanılmış” ayırt ediciliği nedeniyle koruma kapsamının genişlediği ve dava konusu marka ile benzer olduğu kanaatine varıldığı, davacının markalarının hemen hemen hepsinin 03 ve 05. sınıflara giren kozmetik ve kişisel bakım/temizlik ürünleri ile beşeri tıbbi ürünler ve bu ürünlerin perakende/toptan satışı/mağazacılık hizmetleri için tescilli oldukları, davalının markasının ise, bu ürünlerle ilişkili olan emtialar hariç 08, 09 ve 21. sınıflara giren emtialar için tescil edilmek istendiği, davacının sadece 105716 nolu markasının davalının markasının tescil edilmek istendiği 21. sınıfa giren bir takım emtialar (saç fırçası ve tarağı) için de tescilli olduğu, bu emtiaların davalının markasını tescil ettirmek istediği, 21. sınıfa giren “boya fırçaları hariç fırçalar” ile aynı emtia oldukları, davalının markasının kapsamına giren bunun dışındaki emtialar ile davacının markalarının tescilli olduğu emtiaların ise benzer emtia olarak nitelendirilmesinin mümkün görülmediği, davacının markalarının tescilli olduğu 03 ve 05. sınıflara giren emtiaların, gerekse de davalının markasının tescil edilmek istendiği 08, 09 ve 21. sınıflara giren emtiaların hitap ettiği ortalama tüketici kitlesinin yeterli ölçüde bilinçli/dikkatli/özenli alıcılar oldukları ve bu ürünleri satın almadan önce makul bir araştırma ve inceleme aşamasından geçerek seçici davrandıkları, birbirleri ile benzemeyen emtialarda aynı/benzer markaların kullanılması halinde, tüketicilerin farklı iki firmanın markaları ve ürünleriyle karşı karşıya olduklarını anlamaları ihtimalini yükselttiği, davalının davacının kullanmama def’ini ileri sürüğü, davacının “…” markasını kozmetik ve kişisel temizlik/bakım ürünlerinde ciddi bir biçimde kullandığı anlaşılmakta, ancak uyuşmazlığa konu, 08, 09 ve 21. sınıflara giren emtiaların hiçbirinde bu markayı (hiç) kullanmadığı, davacının 08, 09 ve 21. sınıflara giren emtialarda markasını kullandığını ispat edemediği, davalının hem davasında, hem de TÜRKPATENT nezdindeki işlemler esnasında kullanmama def’i ileri sürdüğü gözetildiğinde, davacının 105716 sayılı markasının 21. sınıfa giren “saç fırçası ve tarağı” emtiaları açısından korunmayacağı, davacının bu markasına dayalı olarak 21. sınıfa giren emtialar açısından bir hak ileri süremeyeceği; somut olayda, gerek YİDK kararı iptali talebi, gerekse hükümsüzlük talebi açısından; davacının davasına/itirazlarına mesnet aldığı markalardan sadece 105716 sayılı markasının kapsamına giren 21. sınıftaki “saç fırçası ve tarağı” emtiası açısından emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, diğer (tüm) markaları ve emtialar açısından emtia ayniyeti/benzerliği şartının gerçekleşmediği, ayrıca davalı taraf kullanmama def’i ileri sürdüğü halde davacının “…” markasının 08, 09 ve 21. sınıflara giren emtialarda kullanıldığına dair, gerek TÜRKPATENT işlem dosyasına, gerekse dava dosyasına hiçbir delil sunulmadığı, bu nedenle de davacının 105716 sayılı markasının 21. sınıfta da korunmasını talep edemeyeceği, zaten de uyuşmazlığa konu/karşılatırılan emtiaların hitap ettiği alıcı/tüketici kitlesinin bilgi/algı/dikkat/özen seviyesinin yeterli yükseklikte olduğu, bütün bu sebeplerle, somut olayda hem YİDK kararı iptali istemi hem de hükümsüzlük istemi açısından, emtia ayniyeti/benzerliği şartının gerçekleşmediği, tanınmışlık yönünden dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5. maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı kanaatine varıldığı, SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşulları oluşmadığından hükümsüzlük şartlarının da oluşmadığı, başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığına dair delil bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece alınan bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişsiz olduğunu, müvekkilinin sadece kozmetik sektöründe tanınmış olduğu ve farklı sektörlerde tanımadan faydalanamayacağı görüşünün kabul edilemeyeceğini, taraf markalarının benzer olduğunu ve karıştırılacağını, başvurunun müvekkili firmaya zarar vereceğini, tanınmışlığın farklı sınıflarda da koruma sağladığını, yeterli inceleme yapılmadığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden davalı şirketin “…” ibaresinin 08, 09 ve 21. sınıf mallarda tescili için davalı Kuruma başvurduğu, … numarasını alan başvurunun ilana çıkarıldığı, ilana davacının “…” ibareli markalarına dayalı olarak SMK’nın 6/1, 6/4, 6/5 ve 6/9. maddelerini gerekçe gösterilerek itiraz ettiği, bu itirazın Markalar Dairesince kısmen kabul edilerek 08 ve 21. sınıftaki bir kısım malların başvuru kapsamından çıkartıldığı, davacı tarafça bu karara karşı kalan mallar yönünden yapılan itirazın ise YİDK tarafından nihai olarak reddedilmiş olduğu, 06.11.2019 tarih, 2019-M-9156 sayılı YİDK kararının 08.11.2019 tarihinde davacıya tebliğ edildiği ve eldeki davanın iki aylık hak düşürücü süre içinde 08.01.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, taraf markaları arasında emtia benzerliği şartının gerçekleşmemesi nedeniyle iltibas bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup davacı tarafın istinaf itirazları gözetildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas ve aynı Kanun’un 6/4-5. maddesindeki tanınmışlık koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (karıştırılma) kavramının da açıklanması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408-409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir. Öte yandan, markaların ayırt edicilik güçlerinin de iltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Zira, ayırt edici niteliği zayıf olan markalar yönünden iltibas ihtimali daha düşük olacaktır. Diğer bir deyişle, tescili istenilen mal ve hizmetleri, diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etme gücü düşük kalan, zayıf marka olarak nitelendirilebilecek markaların koruma alanı daha dar bulunmaktadır. Böyle durumlarda, küçük farklılıklar dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabilecektir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; davacının itiraza mesnet markalarından sadece 105716 nolu markasının davalının markasını tescil ettirmek istediği 21. sınıf emtia (saç fırçası ve tarağı) yönünden de tescilli olduğu, bu emtiaların davalının markasını tescil ettirmek istediği “boya fırçaları hariç fırçalar” ile aynı emtia oldukları, ancak davalının kullanım ispatı talebinde bulunduğu ve davacının markasını 21. sınıf mallar yönünden kullandığı ispatlayamadığı gerekçesiyle, emtia benzerliği şartının gerçekleşmediğinin kabulü ile davanın reddine karar verilmiş ise de, davacının markasını kullandığı kozmetik ürünleri ile saç fırçalarının benzer alıcı kitlesine hitap ettiği, benzer ihtiyaçları giderdiği, bu malların kozmetik ürünleri satan mağazalarda birlikte satışa sunuldukları, dolayısıyla dağıtım kanallarının aynı olduğu, hedeflenen tüketici kesiminin de aynı olduğu göz önüne alındığında “saç fırçası ve tarağı” ile aynı emtia olduğu kabul edilen “boya fırçaları hariç fırçalar” emtiasının yönünden emtia benzerliği şartının oluştuğu sonucuna ulaşılmıştır.
İşaretlerin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru “…” ibaresinden oluşmaktadır. Davacının itiraza mesnet markalarının esas unsuru da “…” ibaresidir. Buna göre, taraf markaları arasında “…” ibaresinin ortak olarak yer almasından kaynaklı benzerlik bulunmakta olup, aynı/benzer mallar üzerinde kullanılmaları halinde tüketiciler nezdinde ilişkilendirilmeleri ihtimali de dahil karıştırılmaları ihtimali bulunmaktadır. Bu durumda, SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşulu da gerçekleşmiştir.
Her ne kadar davacı vekili müvekkili markasının tanınmış olması nedeniyle tescil engeli bulunduğunu ileri sürmüş ise de, SMK’nın 6/5. maddesinin uygulanma şartlarının bulunduğu ispatlanamadığından ve SMK’nın 6/4. maddesi de aynı/benzer mallar yönünden tescil engeli oluşturmakta olup, sadece “boya fırçaları hariç fırçalar” yönünden kısmen emtia benzerliği şartının oluştuğu anlaşıldığından davacının bu iddiası sonuca etkili bulunmamıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde mahkemece, dava konusu marka başvurusu kapsamında kalan 21. sınıftaki “boya fırçaları hariç fırçalar” emtiası yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 10/12/2020 gün ve 2020/14 E. – 2020/359 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile, YİDK’nın 06.11.2019 tarih ve 2019-M-9156 sayılı kararının 21. sınıftaki “boya fırçaları hariç fırçalar” yönünden KISMEN İPTALİNE,
3-Dava konusu … sayılı “…” ibareli markanın 21. sınıfta “boya fırçaları hariç fırçalar” emtiası yönünden KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
4-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,5‬0-TL’nin davalılardan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 205,76-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 83,88-TL tebligat ve posta gideri, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 2.251,74‬-TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranı 1/10 kabul edilerek bu orana tekabül eden 225,17‬-TL’ye, 54,40-TL peşin harç, 54,40-TL başvuru harcı tutarı eklenerek oluşan toplam 333,97‬-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalılar …. ŞTİ. ile … tarafından ilk derece yargılamasında ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
11-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 02/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip