Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/265 E. 2023/295 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/265
KARAR NO : 2023/295
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/12/2020
NUMARASI : 2019/434 E. – 2020/372 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : … – (T.C. No: …)
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/12/2020 tarih ve 2019/434 E. – 2020/372 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin “…” ve “…” esas unsurlu tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “şekil + …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı … başvurduğunu, …kod numarasını alan başvuruya yaptıkları itirazın davalı Kurum Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markalarının ortalama tüketici nezdinde görsel ve işitsel anlamda ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, dava konusu marka başvurusunun kapsadığı mal/hizmetlerin müvekkiline ait itiraza mesnet markaların kapsamında bulunduğunu, itiraza konu marka başvurusunun tescili halinde tüketiciler nezdinde bu markanın müvekkili firmanın kullanmakta olduğu esas unsuru “…” ve “…” ibaresi olan seri markaların devamı olduğu yönünde intiba oluşacağını ve müvekkili tarafından yeni bir marka oluşturulduğunun düşünülebileceğini, marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı ileri sürerek, YİDK’nın 2019-M-9089 sayılı kararının iptaline ve …başvuru numaralı “şekil + …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, taraf markalarının benzer olmadığını, müvekkilinin markasının ayırt edici unsuru olan “…” kelimesinin Avustralya’da yaşayan bir kanguru cinsi olduğunu, markadaki kanguru şeklinin de ayırt edici nitelik arz ettiğini, markasının yiyecek ve içecek hizmetleri alanında bir bütün olarak kullanıldığını, taraf markaları arasında görsel olarak karıştırıma ihtimali bulunmadığını, taraf markalarının kapsadıkları emtialar itibariyle de birbirlerinden farklı olduklarını, emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesi kararlarının da bu yönde olduğunu, “…” kelimesinin TDK’da büyük, geniş ve mikro karşıtı olarak tanımlandığını, “…” kelimesinin ise bu kelimesinin İngilizce hali olduğunu, “…” kelimesinin ise başlıbaşına anlamının farklı olduğunu ve “kanguru” anlamına geldiğini, markada şekil unsurunun da yer aldığını, taraflar arasında işletmesel anlamda idari ve ekonomik bir bağ algısı oluşmayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, başvuru kapsamındaki dava konusunu oluşturan çekişmeli 30 ve 35. sınıf mal ve hizmetlerin davacının itiraza mesnet bir kısım markalarının kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/aynı tür/benzer oldukları, taraf markalarında “…” ibaresinin ortak olduğu, ancak davalı markasında “…” ibaresinin yazım şekli ve stili aynı şekilde oluşturulduğundan markanın bir bütün olarak algılandığı ve markanın esaslı unsurunu bir bütün olarak kelimenin kendisinin ve üstündeki davalı taraf markalarının hiç birinde yer almayan kanguru şeklinin oluşturduğu, İngilizce bir kelime olan ve Türkçe “…” olarak da kullanılan ibare “büyük” manasına gelmekte olup ibarenin tek başına ayırt edici niteliğinin de oldukça düşük olduğu, günlük hayatta sıklıkla ve pek çok konuda kullanıldığı, taraf markalarının kompozisyonlarının oldukça farklı olduğu, markaların bütünsel olarak birbirleriyle ilişki kurulabilecek nitelikte bir görsel algı uyandırmadığı, işitsel ve anlamsal olarak da farklı oldukları tüketiciler nezdinde markaların ayırt edilmesinin mümkün olacağı bu nedenle markaların bütünsel olarak benzer olmadığı, dosya içeriği itibariyle SMK’nın 6/5. maddesindeki koşulların oluşmadığı, markaların benzer bulunmaması nedeniyle hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, kötü niyete ilişkin somut veri bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, başvuru ile müvekkilinin seri markaları arasında benzerlik bulunduğunu, dava konusu başvurunun da “…” ibaresi ile başladığını, başvuru kapsamındaki 30 ve 35. sınıf mal ve hizmetlerin müvekkilinin tescilli markalarını kapsamında da koruma altında olduğunu, “…” ibareli başka marka başvurularının yargı kararlarıyla müvekkilinin markalarıyla benzer bulunduğunu, başvurunun müvekkilinin markalarıyla bağlantılı olduğu kanaatini bıraktığını, marka başvurusunun tanınmışlık gerekçesiyle de reddinin gerektiğini ve kötü niyetli olarak yapıldığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali, hükümsüzlük
istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markalarının görsel, işitsel ve anlamsal özelliklerine göre oluşan bütüncül intibaları dikkate alındığında aralarında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunmadığı, zira davacının itiraza mesnet markalarında “…” ibaresi esas unsur olarak yer almakta ve davacının bu ibareye başka kelimeler eklenmek suretiyle oluşturulmuş markaları bulunmakta ise de, kanguru anlamına gelen dava konusu markanın anlamsal olarak davacının itiraza mesnet markalarından uzaklaştığı, ibare üzerinde yer alan kanguru şekli ile de anlamının vurgulandığı, başvurunun düzenleniş tarzının davacı markalarından tamamen farklı olduğu, markanın bir bütün olarak algılanması nedeniyle başvurudaki “…” ibaresinin ön planda olmadığı ve davacının markalarını çağrıştırmadığı, dava konusu markaya gören tüketicilerin derhal ve hiç düşünmeden davacının markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, markalar benzer bulunmadığından tanınmışlığın somut uyuşmazlığa bir etkisinin bulunmadığı, davalının kötü niyetle hareket ettiğine dair somut olguların ileri sürülmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,6‬0-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 08/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip